Takozu Ne Koyan Olun, Ne de Takoz Gibi Olun!
Takozu Ne koyan Olun, Ne de Takoz Gibi Biri Olun!
Didim Belediye Başkanı Mümin KAMACI'nın İçişleri Bakanı tarafından incelemelerin selameti açısından uzaklaştırılmasının ardından göreve seçilen Ö. Ercan ATASOY'un göreve getirildiği ilk günden beri DOBRA konuşmalarıyla dikkat çektiğini defalarca yazdım. Hatta sadece ben yazdım. Çünkü bu konuları rahatlıkla ve tarafsızca tahlil edebildiğime inanıyorum. Bazı konularda ezber bozuyor ve alışılmışın dışına çıkıyordu. Bir değişim gerçekleştiriyordu. Onu bu konuda yalnız bırakmayan, destekleyen meclis üyeleri gibi basının da destek vermesi gerekiyor düşüncesindeydim. Onun için de ATASOY'un ağzından çıkanları kamuoyunun bilmesi gerektiğine inanıyordum. Ben de bunu yaptım. Yazılması gerekmeyenlerin dışında ne söylediyse mümkün olduğunca kendi cümleleriyle vermeye çalıştım.
Evet Mümin KAMACI görevinden uzaklaştırılınca birilerinin bu görevi yürütmesi gerekiyordu. Ve Meclis üyeleri içerisinde bu potansiyele sahip 2 - 3 kişiden biriydi bence... Her ne kadar meclis üyeliği sırasında bu kadar öne çıkmıyor, fazla görüş sergilemiyor ve kimsenin aklına bile gelmiyor idiyse de bugün, anlaşılıyor ki meclis üyeleri İSABETLİ BİR KARAR vermişler.
Vatandaşımızın çoğu ATASOY'u UZAKTAN KUMANDALI olacak sanıyordu! Hatta; "koltuğu dolduracak o kadar" deniyordu! Amma sanılanın doğru çıkmadığı, hal ve hareketlerinden, uygulamalarından ve farklılığından belli oluyor. Birimlerdeki değişikliklerden, Başkan Yardımcısının istifasını "doğru olanı yaptı" diyecek kadar cesur söyleminden (!) (ki sonra neler oldu bilemiyoruz!), "benim de kendime göre bir çalışma tarzım var" deyişine kadar... Devletin birimleriyle SAVAŞ içerisinde olmayacağına, "BARIŞI öncelikle kendi içimizde sağlamamız gerekir" diyerek, Didim'de her kesimden insanın olduğunu, farklı görüşlerin olduğunu, dolayısıyla bu kesimleri de yok sayamayacaklarını, herkesin iştirakini sağlamak gerektiğini söyleyerek barış şenliklerini 3 gün değil 30 güne yaymak gerektiğine varıncaya kadar DOBRA eleştirilerinden tutun, ilçe içerisinde hiç bir kurum, kuruluş, dernek, özellikle de SİYASİ PARTİLERLE barış içerisinde olacağını, söylemesine kadar, en son; "Didim'in hamle yapması için, yerel gelirler yetmez! Devlet yatırımlarından da yararlanması için, Didimliye devlet hizmetlerinin de getirilmesi için İktidarın meclis üyeleriyle birlikte İlçe Başkanını da sisteme dahil etmek gerekir" diyerek bir DEĞİŞİME işaret eden, STATÜKOYU, EZBERİ BOZAN, istisnasız herkese BARIŞ eli uzatan ATASOY, bu hareketiyle herkesi şaşırttı desem yeridir.
Çok önemli bir söylemi daha var ATASOY'un! Belediyede çalışan arkadaşların KAMACI'nın çalışma şekline göre alışkanlık kazandıklarını, kesinlikle kendisine uymadığını, bunu değiştirmeye çalıştığını, ancak bu alışkanlığın kırılması için en azından bu yılın sonuna kadar beklemek gerektiğini, görevlileri sahada görmek gerektiğini, teknik adam olarak kendisinin çok iyi bildiğini söyleyerek, özellikle benim ileriden beri hep eleştirdiğim konuda (!) duyarlı olacağı izlenimi edindim.
"Sizin bu kadar rahat konuşmanız, uygulamalarınız parti yönetiminiz içerisinde rahatsızlık yaratmıyor mu?" şeklinde gelen soruyu da "hayır neden rahatsızlık versin. Ben çalışamayacaksam, neden getirildim. Eğer çalışamayacaksam istifa ederim." diyecek kadar da açık yürekli olan ATASOY'un bu samimiyeti AKP İlçe Başkanı tarafından samimi bulunmuş olacak ki cevapsız kalmamış! Şayet ÖZTÜRK de söylediklerinde samimi ise bakın bakalım Didim kısa zamanda hamle yapar mı yapmaz mı? Maksadımız, amacımız da bu değil mi? Kazananın Didim, Didimli olması değil mi?
Sözün Özü!
İşte yerel yönetim... İşte İktidar Partisinin İlçe Başkanı... Biriniz devlet imkanlarını zorlayın, diğeriniz yerel imkanları. Hizmet getirmekte yarışın... Geçmişte hep duyduğumuz "O varsa ben yokum" demeyin, tam tersine "o yapıyorsa ben de yardımcı olayım. Önünü açayım. İşleri kolaylaştırayım. Engelleri kaldırayım." deyin bakalım neler olacak... Yapılmasın diye TAKOZ koyanları geçmişte çok gördük... Siz işte bu TAKOZU ne koyan olun, ne de TAKOZ GİBİ biri olun!