Takma Akıllı Tecavüzcü
Zonguldak’ın Çaycuma İlçesi’nde 57 yaşındaki Muhammet M., aynı köyde yaşayan arkadaşının epilepsi hastası ve akli dengesi bozuk olan kızı 30 yaşındaki M.K.’ye tecavüz ettiği iddiasıyla yargılandığı davada, 11 yıl 8 ay hapis cezasına çaptırıldı. Gözaltına alındığında suçunu itiraf eden Muhammet M., duruşmada ise takma dişleri ağzında olmadığı için ilk ifadesinin yanlış anlaşılmış olabileceğini söyleyerek suçlamayı kabul etmedi.(Hürriyet)
Bahçesi mısır, bamya gibi çeşitli sebze ile dolmuş, bunları akli dengesi olmayan bir kızcağızı yemlemek için kullanan takma beyinli Muhammet M., 3 çocuğunun annesi olan eşi artı imam nikahlı ikinci eşi ile yetinemeyecek kadar şaşırmış olup kendini savunamayacak durumda olan çocukluk arkadaşının kızına tecavüz eder.
Kimseye bir şey söyleyemeyen zavallı M.K.’nin krizleri git gide artmaya başlar ve annesinin ısrarıyla olayı anlatır. İlkinde mısır vermek bahanesiyle evine çağırdığı ve ‘su iç soluklan şeklinde’ pusuya düşürdüğü kızcağızı bamya ile tavlayamayan adam savcıya ve nöbetçi mahkemeye verdiği ifadede kendisinin sarhoş olup yapmış olabileceğini ancak bunu hatırlamadığını söyler.
Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesine sevk edilen davada mağdure eve gittiğinde içeriye girmek istemediğini Muhammet M.’nin kendisini ‘İçeri gel, soğuk su iç, dinlen otur biraz’ diyerek kandırdığını söyler. Malum, aklı takma olan Muhammet M. zorla veya isteyerek genç kızla birlikte olmadığını öne sürerek ilk verdiği ifadeyi takamadığı aklında unutmuş olacak ki “Evimin önünde görevliler beni aniden yakaladı. Gözlüğüm yoktu, ayrıca takma dişlerim de yoktu. Söylediklerim bu nedenle yanlış anlaşılmış olabilir. Kesinlikle mağdureye karşı bir eylemde bulunmadım ve suçlamaları kabul etmiyorum” der. Kafa çatlak, göz patlak, dişler sökük amcanın işe bakın ki adli tıp raporu sonucunda M.K.’ye tecavüz etmiş olduğu kanaatine varılır.
Şöyle bir olay anlatılır: Adamın biri bir gün çekirgelerle deney yapmış. Elini masaya vurduğunda çekirge zıplamış. Adam çekirgenin tek bacağını koparıp yine masaya vurmuş, çekirge yine zıplamış. Bu sefer adam çekirgenin diğer bacağını da koparıp tekrar masaya vurmuş, sonuç malum… Ve adam deneyin altına şöyle bir not düşmüş: ’Çekirgeler iki ayağı yokken duyamaz!’
Hesap çekirgenin hesap, bu Muhammet M. adlı ırz düşmanı gözlüğü ve takma dişi yokken ne söylediğini bilmiyor ama maşallah aklı dengesi yerinde olmayan savunmasız bir kıza tecavüz edebiliyor… Temennim cezaevindeki koğuş arkadaşlarının ona dişi ve gözlüğü yokken en nazik şekilde damat muamelesi yapmalarıdır…
Bu en yüz kızartıcı olan tecavüz suçu işlemenin affı olmamalıdır. Şeriat desem yanlış anlaşılacağı için, Hammurabi Kanunları esas alınarak kısasa kısas yapılması ve bu kısasın aleme ibret olması niyetiyle şehir meydanında gerçekleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bak bakalım tecavüze niyetlenenler bir daha cesaret edebiliyorlar mı…
Bir de bunların çoluğa çocuğa bulaşan daha bir zararlı türü var ki bunları duydukça neden diyorum idam kaldırıldı. Ama suçluyu topluma kazandırma mantığında olan sosyal devletimiz 'yoğun tahrik' bahaneleriyle bu türü salıvermeye pek meraklı nedense. Caydırıcı hiçbir yanı olmayan cezalar yüzünden, aklı sapkınlıktan başka bir şeye çalışmayan hayvandan aşağı karakterliler; çocuk, yaşlı, özürlü demeden taciz etmeyi kendilerine görev edinmişler. Sorunlu ruh haline sebebiyet verecek hiçbir unsur bu suçu meşrulaştıramaz,meşrulaştırmamalı...
Yalnız işin bir de öteki yüzü var ki, her ne kadar bu suçun kati suretle meşrulaştırıcı herhangi bir yanı olmadığı gibi, son yıllarda artan televizyon programları, diziler, paparaziler vs. zinayı, gayrı meşru ilişkiyi, ensest ilişkileri gayet normal,olağan şekilde ekranlarda sunar oldular. Bizim ayıp, günah dediğimiz etik değerlerimizin ihlal edilmesi maalesef bir anda sıradan hadiseler olarak bilinçaltımıza yerleştirilir oldu. Bunları izleyerek yetişen nesile Allah korkusu, edep, ahlak gibi vicdani değerler de yeteri kadar aşılanmazsa bu çocukların yetişkinliklerinden ne hakla hayır beklenecek ki?
Çağdaşlık, muasır medeniyetler seviyesine erişmek soyunarak dökünerek, tahrik unsuru ön planda olan diziler yapıp, şarkılar söyleyerek olmaz. Özgürlük, eşitlik, serbestlikle bu gemi yürümez. Maneviyat olmadan geliştiği sanılan toplumlar çeşitli şekillerde deforme olmaya mahkumdur. Topluma kimlik veren değerler yitirildiğinde, toplumdaki ahlaki erezyon toplum kimliğine ters sapkın hareketlere sebebiyet verir. Çağdaş aydınların batı temayülü ile halkın inanç ve ahlak normları bir türlü uyuşmadığından, dini ve vicdani değerlerine sahip çıkanlar gericilikle suçlandığından ülkemizde uzun yıllardır fikir bütünlüğü sağlanamamıştır. Fikir, ahlak ve inanç bütünlüğünü benimseyememiş bir toplumda da Allah korkusu olmayan birinden her şey beklenir böylelikle. Zira; Ne irfandır veren ahlaka yükseklik, ne vicdandır. Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır…
saygıdeğer arkadaşım yorumun için teşekkürlerimi sunarım size.aşksız bir ruh ruhsuz bir beden bedensiz bir beyin düşünülemez değilmi bunlar birbirlerinin bütünleşmesiyle ortaya koydoğu muazzam var olma yetisi değilmidir. ışık karanlığa taşındımı güzeldir. güzel görmek ışıktır güzel düşünmekte ışıktır. o zaman hayattan zevk almak için ışığınla karanlık yerleri aydınlatman gerekmezmi? saygılar
Ocak 30th, 2010 at 17:01