Tad Bakalım Ölümü Birand….
Ben inançlıyım diyor, Müslüman’ım diyemiyor veya demiyor.”Ben hayatımda namaz kılmadım. Dinler arasında ayırım yapmam. Türban televizyon ekranlarına yakışmıyor.Bana göre APO affedilmeli, siyasi partinin başına geçmeli.” Gibi sözlerin sahibi, ömrü hayatında İslam’a ve Müslümanlara saldıran, dini değerlerle alay eden, zaman zamanda kendi kafasına göre yorum yapan, “Bu asırda böyle kafa” yaftasını haber kanalında ekranında şov haline getiren zaman, TRT’yi dolandıran, ABD. CİA ajanı olarak yüksek maaş aldığı söylenen, kendisini dev aynasında görerek, kurduğu ekip arkadaşları ile arasını açarak, bugüne kadar konuşmayan, Mehmet Ali Biran’da ölümü tadanlar arasına girdi.
Her nefsin tadacağı ölüm kapısından içeri giren Birant hakkında koparılan fırtına, duayen yakıştırması ile haber bültenlerinin tamamen kendisine ayrıldığı, mahut ideoloji ve fikir sahibi bir adam.
Mahut ve malim kafalar ayakta… Devletin başı Cumhurbaşkanı, Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, Hüseyin çelik, Egemen Bağış, Ak parti hükümetinde bir kambur gibi sırıtan Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’dan tutunda, bazı bakanlar, millet vekilleri, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı, CHP. Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözüm ona sanatkârlar, basın mensupları, Morrison Çoban Sülüye kadar, hatta başbakana kadar taziye mesajları, ağlamalar/sızlamalar, methiyeler ve dalkavukluğun ince yağındaki gayretler gırla gidiyor.
Hele bir muhafazakâr (!) gazete var ki; nerede isen bütün sütunlarını, haberlerini bu adama ayırmış.Televizyonunda nerede ise yas ilan edecek.. Solcu/Komünist ideal ve ideoloji meddahları sözüm ona sanatçılar, aynı ideolojinin taraftarları, her fırsat ve zaman diliminde şov yapmayı seven siyaset tacirleri Doğan Grubu binası önünde ve Teşvikiye Camisinde hazır ve nazırdılar. Hanımı ve gülerek konuşan oğlunun aktör rolleri görülmeye değerdi. Tabutu üzerine, Umre’de giydiği söylenen ehramın konması, ayrı bir hokkabazlık. Turşu ile perhiz yan yana olsa gerek…
Ölenle Allah arasındaki rabıtayı bilemeyiz. Dünya hayatında, dünya gözleriyle gördüklerimiz üzerine yorum yapar, şahitlikte bulunuruz. Hakları helal etmek kolay olmasa gerek…
Dini merasim yapmak suretiyle, Birand için mesaj vermek isteyenlere ve aynı kafa yapısı sevenlerine ithaf olunmak üzere, Ölüm şiirimle yazımı noktalamak istiyorum. Alaylı/kalaylı merasimler, ölen insanı kurtarmaz. Ancak imanı ve ameli ile başbaşa kalacak olan cesetlerin, ruhları Mîzân’ı bekler.
Malum Doğan medya Grubunun imkânları ile: “Maalesef oldu… Kaybettik” manevi isyanı göklere çıkarılan,ayarı belli adam neymiş meğer?..
Bir âlim, ilim adamın, cemaat önderi, lideri, tarikat şeyhi, değerlere sahip çıkan değerlerin ölümünde, bu tür medya organlarında bir cümle bile göremezsiniz, tek satır yazmazlar.
28 Şubat’ın baş aktörlerinden biri olan, menfaat olan yerde kaç derece kıvıran M.ALİ Birant gibi adamları, bu millet çok gördü, görecek.
İstismar edilen Cumhuriyet Mitingleri ve milletin parası ile millete bedava dağıtılan Atatürk posterleri dağıtımı ile gündeme gelen, tarafımdan yapılan suç duyurusu ile aleyhinde tahkikat/araştırma açılan Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey olayında, Birant talimatı ile beni arayan, kameraları ile kütüphaneme gelen adamlarının, medya grubunda kin kusan haberleri ve köşe yazıları, haber ve yorumlarını ben unutmadım, unutulmaz.
“EİDS, TERÖR, KANSERDEN DAHA TEHLİKELİ, BUGÜNKÜ TELEVİZYON YAYINLARIDIR” isimli makalemi internet sitemde okuyabilir siniz. Bu yazıda şöyle demiştim:
“2 Mayıs 2010 kanal D Haber Merkezinde “Hicâb Gecesi” isimli bir haber yayınlandı.
Ankara’da vitrinlerini çıplak kadın resimleri ile dolduran, bazı esnafın vitrinleri siyah boya ile bazı kişilerce kapatılmış.
Haberdeki yaygara, saldırı, tahrik; İstiklal Harbi vermiş bir milletin kara lekesi olarak tarihe düşmüştür sanırım.
Vatandaş kendi ahlak ilkelerine ters düşen bu edep dışı resimleri, vatanda ve mekânda yaşama hakkını kullanarak, protesto etmiş, boya ile müstehcenliği kapatmıştır, bu onun en tabii hakkıdır. Cumhuriyet Savcılarının, RTÜK’ün yapamadığını, medeni, ahlaki ve imani cesareti ile yapmıştır.
Torunu üzerindeki yorganı alarak, ‘milletin malıdır, nem kapmasın’ diye mermilerin üzerine koyan ananın cepheye mermi taşıyan kağnı arabasını görmeyen veya bilmeyen beyinsizler ne demeli?
Kadını ve anayı bir metâ haline getirerek en süfli reklamlarda bile kullanan, müstehcenliği televizyon dizileri, haber, röportaj, çeşitli etkinliklere, sokaklara, vitrinlere, fuarlara kadar sokan buçuk soysuzlara ne denir?
Hicâb kelimesi; “perde, örtü, utanma, kendini kusurlu bilip insanlar arasından çekilmek, men’etmek. Allah ile kul arasındaki perde, setretmek, gizlemek” gibi mânâlara gelir. Bu kelimeyi kullanan Kanal D gibi akl-ı evveller, beyinleri şer odakları tarafından yıkanmış, satın alınmış devirimcilere acaba ne demeli? Bunlar kim, hicâb kim…
Şehvete / Menfaate/ İhanete/Şöhrete dayalı şeytan dörtgeninde aziz insanımızı nerelerden nerelere getirdikleri belli olan medyanın bazı lağım çukurları, cami duvarlarına pislemeye devam etmektedir. Az da olsa bile, takdir edilen bazı şuurlu kişiler tarafından bu tür tepkilerin gösterilmesi, bu milletin mayasının henüz tamamen bozulmadığına işarettir. Hicâbı bilmeyenler utansın, görelim Mevlam neyler?..
Kabirler cehennem köşelerinden bir çukur olduğuna göre; hesap ve azap devam ederken, ölümle ilgili bir şiirimi ölümü tatmak istemeyenler ile tadanlara, yakınlarına ve anlamak isteyenlere ithaf etmek istiyorum:
ÖLÜM
SENELER VURACAK ÖMRE SİLGİYİ,
SAATLER KURACAK, ZAMAN BİLGİYİ,
YARATAN SORACAK, NEYE ilgiyi,
NİHAYET VERECEK, ÖLÜM BELGE Yİ.
KEMÂLİ
UNUTMA!
Ne han, ne kat, ne hamam,
Gıybet eti yiyen yamyam,
Cehennem zebâni tamtam,
Ömrün sonunda elaman.
BİLECEGİZ DOST UNUTMA,
NİNNİ SÖYLE DE, UYUTMA.
Yedik, içtik ve yaşadık,
Yokuş çıkmadan susadık,
Kolay oldu hep başardık,
Gece/gündüz hep koşardık.
DİYECEĞİZ DOST UNUTMA,
SAKIN HA, KENDİN UYUTMA.
Hani ağa, nerde paşa,
Neler geldi garip başa,
Dünya sak ki bir temâşa,
Ölüm bakmaz, gence, yaşa.
YİYECEĞİZ DOST UNUTMA,
KAZANMADAN SAKIN YATMA.
Kervan kalktı bu cihandan,
Kim kaldı ki; can, cânândan,
İksîr-i Şerbete kanandan,
Nefsi İçin dert yanandan.
GİDECEGİZ DOST UNUTMA,
HIRSIZ ELDEN SAKIN TUTMA.
Bindirirler cansız ata,
Götürürler dört el tuta,
İndirirler mezar kata,
Aldanmayın dünya puta.
ÖLECEGİZ DOST UNUTMA,
HARAM LOKMALARI YUTMA.
Haddimizi bileceğiz,
Aşka iman öreceğiz,
Günahları sileceğiz,
Peygamberi göreceğiz.
GÜLECEGİZ DOST UNUTMA,
KEMALİ BAŞKA SÖZ KATMA.