content İstanbul’da doğdu. Aslen Düzceli'dir.İlk, orta ve lise tahsilini, İstanbul’da tamamladıktan sonra, 1991 yılında girdiği Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden 1995’te mezun oldu. Aynı yıl Mardin Derik Lisesi edebiyat öğretmeni olarak atandı. 1997 yılında Ankara – Gölbaşı Anadolu Lisesi edebiyat öğretmeni olarak geldiği okulda mesleğine devam etmektedir. Lise yıllarında başlayan şiirle ilgisi, üniversite öğrenimi içersinde heves olmaktan çıkmış ve branşı gereği sanatın bu dalıyla ciddi olarak ilgilenmeye başlamıştır. Şiir üzerine yazdığı makaleleri ve şiirleri “İlk Yaz, Erciyes, Sarmaşık, Gülpınar, Simav Anadolu, Maki, Hisler Bulvarı, Kümbet, Karınca, Bizim Ece, Size, Çağrı,Bizim Külliye, Berceste, Türk Dili vb... birçok dergide yayınlanmıştır. Son beş yıl içinde, Milli Eğitim Bakanlığı adına, Başkent Öğretmenevi ve Milli Eğitim Şura salonunda, öğretmen şairlerin katıldığı toplam altı şiir dinletisi organizasyonu gerçekleştirmiş, birçok Devlet töreninde de sunuculuk görevinde bulunmuştur. 2006 yılında yapılan seçimde İLESAM Yönetim Kurulu üyesi olarak seçildi ve 2008 Ocak ayına kadar İLESAM'ın Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu. Birçok dinleti ve toplantı da, “Şiir Estetiğimiz ve Şiirde Olması Gerekenler” konulu bildiri sunmuş ve konferans vermiştir. Türk edebiyatı ve şiirine yaptığı katkılardan dolayı, Antalya ve Simav'da (Kütahya) düzenlenen şiir organizasyonlarında "Türk Şiirine ve Kültürüne Hizmet Ödülü"ne layık görülmüştür. 2006’nın Ekim ayından itibaren Polis Radyosu’nda “Gönül Köprüsü” adlı bir şiir-edebiyat ve sanat programı yapmıştır. 2007’nin Ekim ayından itibaren ise, yine Polis radyosunda, her Perşembe günü saat 21’de yayınlanan “İmbikten Damlalar” adlı şiir-edebiyat ve sanat programını yapmaktadır. “Mektuplarıyla Cahit Sıtkı” adlı inceleme, "Mogan Şiir Akşamları", "Mogan Şiir Akşamları (2008)" ve "Anne Konulu Şiirlerden Seçmeler" adlı üç antoloji eseri bulunmaktadır. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Halk Edebiyatı alanında “Âşık Edebiyatında Ağıt Konulu Destanlar”adlı tez çalışmasıyla master yapmıştır.
29 Ağu

Süveydâ’ya Mektup (XI)

“Havada bulut görsem; sanırım senden nişan.”
 
 Gönlüm, kırkikindilerin özlemini çekiyor; ağlamak geliyor içimden ama ağlayamıyorum. İnsanın psikolojisi düzgün olmayınca ihtirasların çekiciliği azalıyor ve insan her şeyi marazi görmeye başlıyor. Artık zaruret olmadıkça insanlarla konuşmuyorum. Hasbihal ettiğim dostlarımdan bile senin için ayrıldım. Her gün belli bir saat, belki gelirsin diye, seni o mekânda bekliyorum. Söyle artık güzelim, gelişine dair beslediğim ümitlerim beyhude mi?

Senden bana yadigâr kalanların en acısı, mütemadiyen yüzünden eksik etmediğin istihzayı andıran tebessümün. Ruhiyatım derbeder, hafızamda med-cezirler yaşamaktan sıkıldım. Kendimi bir cenderenin içinde hissedişimin müsebbibi sensin. Ben seni bu kadar severken, uğruna her şeyi feda ederken kader tarafından taltif edilmeyi bekliyorum; ama biliyorum ki, bu bekleyişim nafile.

Aklımda, o nûrani yüzlü ihtiyara sorduğum ilk soru var: “ Yağmur ne zaman yağacak?” Bu suali bana sorduran neydi? Bilinmeyen bir güç mü yoksa bilinçaltım mı? Baran kelimesini sevmemin ve yağmura karşı bitip tükenmek bilmeyen bu arzumun sebebi ne? Yağmurun bereket oluşu ve her şeyi temizleyen özelliği mi onu çekici yapıyor? Tabiatı uyandıracak kadar kudreti olan damlaların gözyaşlarımla bir bağlantısı var mı? Yağmurun ardından çıkan gökkuşağının anlamı ne?

Sevgili, aşkından türab olmak üzereyim. Senin bu şehirde yaşamadığını düşünüyor ve seni bulmak için çıkacağım yolculuklara hazırlanıyorum. Seni o ilk defa gördüğüm çay bahçesine belki tesadüfen uğramıştın, belki de bu şehirde bir konuktun, yaşadığın yere avdet ettin; beni yalnızlığımla buralarda bırakıp gittin.

Muharrirlerin hayatları ifşa edilse, romanların pek cazibesi kalmaz diyenlerle aynı fikirde değilim. Sadece nesirde değil, nazımda da bu böyle. Geçen gün yazdığım şiirdeki “nasıl unuturum aylardan nisanı?” mısraında, neden “nisan” ayının unutulamayacağına dair mananın çözülebilmesi her okuyucu için mümkün olmasa gerek. Bunda etkili olan, seni bir nisan günü görmem olsa bile bu ayda yağan kırkikindilerle, gözyaşlarım arasında bağlantı kurulmazsa, şiirin santimantal ve lirik bir hâl alması zorlaşır. Şiir tecrübelerim neticesinde anladım ki, yaşanılanlar bize yön veriyor ve hafızamızdaki kelimelerin estetik imbiğinden geçmeden önce hatıralarımızla ülfet ettiği muhakkak.

Sevgili, ne zaman havada bir bulut görsem, bir kuş sesi duysam, tabiatın güzel ve insanı müteessir edecek bir görüntüsüyle karşılaşsam, aklımda, yüzüne, gülümsemene ve sesine dair çağrışımlar yaşıyorum. Bu hengâme ne zaman bitecek ve gönlüm sükûtun huzurlu kollarında, bir gün, doya doya vuslâtını koklayabilecek mi?
Mehmet Nuri PARMAKSIZ 

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank