Şuur
İlmi kudretin ilahi kaderdeki takdiri hükmünce, yarattıklarına akıl ve irade dışı doğal hayat içindeki bütün oluşumları, içgüdüsel (itirazsız) yerine getirmeleri için, ezelde iç “ben”liklerine verilip yüklenmiş İlâhi bankası şeklindeki her mahlukat için azami yaşama bilincini oluşturan bilgi birikimine şuur yada doğal yaşama bilinci denir.
Bu tariften sonra şimdi de insan bedenini tanımaya çalışalım.
Herşey sonunda aslına rücu edeceğinden bu dünyaya ait özellikler taşıyan bedene ait bütün uzuv ve unsurlar sonunda burada kalıp toprağa karışır. Ruha ait bu dünyadaki imtihan sonucu kazanılıp elde edilmiş bütün hak ve özellikler de ameller olarak ruh bünyesinde geri gaip alemi denilen mekana olumlu - olumsuz ameller olarak geri gider. Hesap günü tekrar geri diriltilerek hesaba çekilecek olmasından dolayı da ruh ölümsüz olup. Gittiği alemlerde de terbiyesine devam edilecektir.
İnsan, beden (madde) ile ruhtan (manevî) meydana gelmiştir. Bedeni isteklerine nefse dayalı şuur ile ruhî isteklerine de (akıl baliğ olduktan sonra) gönle dayalı akıl ve irade ile karar verir.
O halde önce insanın bedenine ait özellikleri kısaca hatırlamaya çalışalım. Beden denilen madde içerisindeki herşey toprak cinsi şeylerden oluşmuştur. Bunlarda baş, el, kol, bacak, ciğer, kalp ve nefis gibi. Bunlar topraktan beslendikleri için toprak cinsi şeyleri severler, onlara aşıktırlar. Kastedilen aşık oldukları şeyler de; erkekler için kadın, kadınlar için erkek ya da para, mal, mülk, evlat, gibi yada dünya nimetlerinden sayılan vs. şeylerdir.
İnsan bedeni beslenip gelişip büyüyebilmesi için bedene ait istek ve arzularını yerine getirmesi gerekir. Bunun içinde bedende bulunanların istekleri yönünde onların sevgisi ve aşkı ile yanıp tutuşursa, onların ateşiyle de yanar. Yanarken de alev alıp, duman, is, kurum, zift, kül olur. Sonunda toprağa dönerek aslına rücu eder. Toprakta yalnız kalır. Toprakta yaşayan böceklere, yılanlara arkadaş, yem olur.
Halbuki nefsin asıl işi şeytanlık, kaynağı kötülüktür. Kalbin görevi ikidir. Birisi bedene hizmettir. İkici asıl işlevi de, özdeki kaynağı iyiliktir. Ancak kalp dış özellik olarak bedene aittir. Bedene ait görevlerini yerine getirir. İç özelik olarak da gaibe ait hizmet etmektir. Gaibe ait hizmetler arasında da en önemli asli görevi ise, Allah’a ev sahipliği yapmaktır. O’nu memnun etmek için çalışıp çabalamaktır. O’na layık olabilmek için. Her an orayı arı duru temiz tutmak zorundadır.
İşte asıl insanı insan yapan bütün özellikler ve güzellikler kalp denilen gönül evinde saklıdır. Bize düşen en büyük görev. Buranın her zaman Allah’a layık arı, duru, temiz olmasındadır. Dikkat edilecek en önemli husus da budur. Kalbin asıl görevi her ne kadar iyilik yapmak olsa da, dış özelliği bakımından da bedene ait oluşum özellikleri taşır. Bu özelliğinden dolayı da bedenin istek ve arzularına muhataptır. Dolayısıyla kalpte hem iyilik hem de kötülük mevcuttur. Çünkü kalp insanın (her iki dünyasına ait) gönül aynasıdır. Nefis ise, kötülüğün kaynağı, şeytanın evi olarak bilinir.
Bu nedenle de şayet, gönül atına önce nefis binerse, insan alçalıp, şeytanlaşır. Gider ya ota ya da necaset denilen pisliğe karışır.
Şayet insanı mana olarak ele alırsak o zamanda ruh ve akıl taşır. Bunlar ile içindekiler de gaip alemine ait duygu, his gibi vs. şeylerdir ki, kendileri gibi bilinmeyen, gökteki gaipten sayılan şeyleri severler onlara aşıktırlar. Onların aşkıyla yanıp tutuşan ruh ve aklın sahibi kimseler de onların aşkıyla yanıp tutuşurlarsa onlar da yandıkları zaman ışık, nur olup, Allah’a kavuşurlar.
Şayet gönül atına nefisten önce ilimle marifet kazanmış akıl sahibi binerse, Allah’a aşık olarak yükselip melekleşir. Sonunda da Allah dostu olarak O’nunla birlikte hem hal olup, halden anlayarak yaşar.
Orta yollu, makul insan olmanın şartı ise, gönül atınızın önüne önce aklınızı, sonra da terkine nefsinizi koyup yolunuza devam ediniz. Çünkü bu şekilde yaşayan bütün insanlara Allah daima yardımcı olacaktır. Bundan emin olunuz.
İnsan, yeryüzünü Allah adına mamur etmekle görevli olma bilinci içinde yaşamalı. Sonunda da kendisine verilen akla uygun yer yüzünü mamur edip etmediği hususunda da ahrette hesaba çekilip imtihan edileceği sorumluluğunu bilerek doğru dürüst yaşamalıdır.
Sevgi ve saygılarımla.