Savaş ihtimalinin her geçen gün arttığını göz önüne alarak, bir değerlendirme gerekirse…
Savaş olmaz deyip kestirip atmayalım. Bu gün savaş olma ihtimali, olmama ihtimalinden yüksektir.
Son duruma bir göz atalım.
El-Rifat Suriye devletinin denetimine geçti. Bu demektir ki, Türkiye’ye en yakın Azez’in birkaç gün sonra Suriye devletinin eline geçecektir. Zaten kendine ait olan bir toprak parçasını terörden arındırmış olacaktır.
Azez düşerse, Davutoğlu’nun söylemine göre, Türkiye Azez’i bombalayacak.
Bunun anlamı Rusya’ya gel beni vur demektir.
Dün Birleşmiş Milletler Güvelik Kurulundan, Türkiye’nin, Suriye’ye sürdürdüğü top atışlarını durdurması kararı çıktı.
Eğer ABD istese bu kararı engellerdi.
Bu karar çok önemlidir. ABD bize demiş oluyor ki, Rusya ile orada bir savaşa girersen, ben sana destek vermem.
Zaten Batının tarihten gelen içgüdüsü nedeniyle, Rusya ve Türkiye’yi savaştırmak değil midir, asıl amacı…
Türkiye’nin bölünmesini gerçek haline getirmek ve rakibi olan Rusya’yı, zaafa sokmak.
Azez’i bombalamamız halinde, Suriye bize savaş ilan etmek zorunda kalacak. Ya da savaş ilan etmeksizin, Azez’i bombalayan toplarımızı bombalayacaktır.
İlan edilmemiş bir savaş( zaten şimdi de öyle) yürüyecek. Biz tedbir olarak Boğazları Rus gemilerine kapatacağız. Rusya bu durum karşısında, PKK ve PYD’’yi sadece siyasi olarak desteklemekten çıkıp, askeri olarak da destekleyecek.
Özetle, her sabah savaşın bir başka aşaması ile güne başlayacağız.
Dış savaş iç savaşla birleşecektir.
Ekonomi diye bir şey kalmayacak, ithalat yolları zorlanacak, gıda ürünleri alıp başını gidecek, kuyruklar oluşacak vs…
Şu anda kontrollü bir şekilde devam eden düşük yoğunluklu savaş derinleştikçe, savaşın canımızı yaktığı bir yere geleceğiz.
Bu durumdan çıkmanın tek çaresi; Suriye resmi devleti ile anlaşmak, muhalifleri desteklemek gibi işlerden uzak durmak, gerçekten Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olmaktır.
Suriye devletini kimin idare edeceği, rejimine kimin karar vereceği gibi hususlar, Rusya’nın Suriye devletinin yanında yer almasından sonra, Türkiye’nin ısrar edeceği bir husus olmaktan çıkmıştır.
Suriye’de, ille de Sünni inanışlı bir rejimden vazgeçmek, Türkiye için hayati bir öneme varmıştır.
Bu sağduyuyu bu mezhepçi iktidar gösterebilir mi?
Bekleyip göreceğiz.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
ulusalkanal.com.tr