Süt Kırmızı, Kan Beyaz mı? ( II)
Evet, saygıdeğer okurlar, biz ve bizim gibi düşünerek hayatını idame ettiren yazar, çizerler ve bütün insanlarımız tarafından buraya kadar anlattıklarımızda sorumluluk sahibi insanlar olarak hem fikir miyiz? Evet. Çünkü aklı başında, sağlığı yerinde, okuyup öğrenmiş hiçbir kişi düşünemeyiz ki, yaşamını yattığı yerden emek vermeden vurdu kırdı ve şiddetle geçirmek ve sürdürmek istesin. Akıl izan sahibi kişiler tarafından bu görüşe ve düşünceye yanlış demek mümkün mü? Hayır değil. Neden kabul diyoruz. Aklın yolu bir olduğundan kabul ediyoruz. İnsan dil’i, din’i ırk’ı ve rengi ne olursa olsun dünyanın her yerinde insan olduğuna ve insan olarak yaşamını idame ettirdiğine ve bundan böyle ettireceğine göre, süt beyaz, kan kırmızıdır. Dünyada bir tek kişi söyleyebilir ya da gösterebilir mi süt kırmızı kan beyaz diyen!
İlim ve Bilim adına doğru, dünyanın her yerinde süt’ün beyaz, kan’ın kımızı olduğu gerçeği kabul gördüğü için doğrudur. Çünkü süt dünyanın her yerinde beyaz, kan kırmızıdır. Akıl sahibi herkes için bu değişmez Altın değerinde bir hayat gerçeği ve kuralıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk cehalettin, cahilliğin bütün kötülüklerin anası olduğu, akıl izan sahibi bütün insanların kabul ettiği kaçınılmaz bir gerçektir.
Bu acı gerçek dün olduğu gibi bugünde herkes ve her kesim tarafından bilinmesine rağmen yinede halk olarak okumaktan imtina ediyoruz. Bizim okumaktan kaçmamız bir yana, buna birde televizyonlar yani tembel kutuları eklenince halkımız tamamen hazırcılığa yönlendi. Sanki okumak çok zor bir işmiş gibi kimse eline ne gazete ne dergi nede kitap almıyor. Nasıl olsa tembel kutusu olarak adlandırılan televizyonlar her sabah ve akşam ekrandan gazeteleri ve dergileri sayfa sayfa okuyup bize duyuruyor. Günümüzde ne gerek var şimdi kocaman gazeteyi eline alıp ta evde okuyup vakit geçirmeye diyerek televizyonların yüzünden okumaktan kaçınıyorlar. Ama geçmişte okumaya ve öğrenmeye karşı aşırı ilgi ve alaka vardı.
Ülkemizde geçmişte okul yoktu, ama okuyan çoktu. Bugünse okulun her çeşidi var. Ancak okuyan yok. Bütün bu olumsuzlukların tek müsebbibi televizyonlar. Televizyonlar derken içi alet edevat yüklü teknoloji harikası malum TV’lerin kutuları değil. TV’leri insanlara faydalı kılmak için kuranlar, kendilerini ve bir avuç yandaşlarını düşündükleri için insanları doğrudan yana bilgilendirici haber ve programları yapmak yerine, tembelliğin ve hazırcılığın kucağına itmek adına ne gerekiyorsa yapmaktan geri kalmayan televizyon sahipleri ve bunlara kendilerinin çıkarı adına ödün veren ülkemizin sevk ve idarecileri. Ülkemizde okul yokken okuyan sayısı akıl almaz oranda yüksekti. Bugün ülkemizin her yanında okulların alası var. Ama her ne hikmetse günümüzde sayıları belli rakamlara ulaşmış onlarca okumuşlara ve öğrenmişlere rağmen okuyan yok.
Dünya lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından kurulan T.C. Devletimizin bu aziz milletimizle nereden nereye ne şartlar altında nasıl geldiği ve bugün ne durumda herkes ve her kesim tarafından çok iyi bilinmektedir. O dönemlerde hiçbir şey yoktu. Kıtlı yoksulluk hat safhada idi. O dönemlerde öğretmen yok okul yok, yazan çizen yok. Ama okumaya ve öğrenmeye ilgi alaka çok. Bugün okul çok, hatta okullardan çok dershaneler olmasına rağmen her nedense okuyan yok. Neden yok! İnsanlar başta kendilerinden ve bir avuç yandaşlarından başka hiç kimseyi düşünmeyen basiretsiz sevk ve idarecilerin makam sevdaları adına hak edene etmeyene gelişigüzel bir biçimde dağıttıkları yardımların yanında birde tembel kutusu televizyonlara bağımlı hale getirilerek, yattıkları yerden geçinmeye alıştırılmış olan halk, okumaktan ziyade el açan dilenci durumuna getirilmiştir diyor, saygılar sunuyorum.
Ahmet Yenin
Süt Kırmızı, Kan Beyaz mı? (II)