Susalım mı!….(I)
* Millet iradesinin Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı ilkesinden;
-Kuvvetler ayrımının, bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu ilkesinden...
* Her türlü yetki ve sorumlulukların anayasa ve yasalarla belirlendiği, hiçbir kişiye ve zümreye, egemenlik haklarının devredilemeyeceği ilkesinden,
* Herkesin kanun önünde eşit hak ve yetkil...ere sahip bulunduğu, hiç kimseye özel ayrıcalık tanınamayacağı ilkelerini hükme bağlayan… demokratik, laik sosyal hukuk devleti ilkesinden....
vazgeçerek, tüm yönetim gücünün tek kişinin mutlak hakimiyetine devredilmek üzere olduğu otoriter ve totaliter bir yönetime geçiş dayatmasının KARAR aşamasında bu ülke..
Bu nedenle kararın özünün ne olduğu çok iyi bilinmeli ve verilecek mücadelenin özü de bu “gaflet ve dalalete” göre şekillenmelidir.
Bu kararla bir asır önce, bir kurtuluş savaşı sonrası Saray’dan alınıp milletin iradesine sunulan egemenlik, tekrar halktan alınarak, Saray’ın otokratik ve teokratik yönetimine devredilecek.
***
Karar, bir amaca yönelik olarak var olan seçeneklerden bir tanesinin belirlenmesinde atılacak adımın ilk ayağıdır. Tek seçenekli bir karar ise, karar vericilerin oranına bakılmaksızın mutlak bir dayatmadır.
Şayet bu adım milyonların geleceğini doğrudan şekillendirecek bir karar ise, bu durum hem kararın önemini artırır hem de karar vericilerin sorumluluğunu… Geçerli hukuk ve geçerli demokratik yöntem bunu gerektirir. Ne var ki; karar, garez, inat, kin, duygu gibi subjektif tüm kavramlardan arındırılmamış ise, bilimsel düşüncenin ışığında akıl, izan ve vicdan gibi insani hasletlerin ürünü olarak ortaya çıkmamış ise, şartların gerektirdiği bir koşullardan doğmamış ise kararın ilk koşuldur olan güvenirlik ve objektiflikten yoksun demektir. Bu durum ise ileriye yönelik kaos ve huzursuzluk nedenidir.
Toplumsal yararı ikinci planda tutarak, hatta tümüyle göz ardı ederek salt siyasi çıkarı öne alan kararlar akılcı da değildir, vicdani de değildir insani de değildir. Bir adım ötesi de ihanettir zaten. Madem ki ülkeye hizmet etmek adına, göreve talip olmanın adıdır siyaset, toplum ve ülke çıkarını hiçe sayarak gücü elde tutma ihtirasıyla atılacak adımlar, verilecek kararlar, ülkeyi kurtuluşa değil, geçmişin Sevr ortamına sürükler, böler, parçalar, yıkar, yok eder. Ülke bütünlüğüne zarar verebilecek her davranış gaflettir, sapkınlıktır ihanettir. Birilerinin makam hırsına, doymak bilmez ihtirasına, birileri kul olmayı kabullendikçe, ve bu uğurda demokrasi ve hukuk bireysel ihtirasa kurban edildikçe, iktidarı elde tutmak adına her türlü hile, yalan, aldatma, yolsuzluk, rüşvet, baskı, korku, sindirme amaca ulaşmada araç olarak kullanılmaya devam edildikçe, verilen kararlar hangi oy çokluğuyla kabul görmüş olursa olsun, o ülkede huzur ve barışı hakim kılamaz. (II: Bölüm yarın...)