Kıyı Yönetimi Açısından Ar-Ge’nin Önemi (III)
Türkiye`nin, toplam Ar-Ge harcamasının 2008 yılında cari fiyatlarla 6 milyar 400 milyon YTL ile Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içinde sadece binde 8.6 pay alabildiği bilinen bir gerçektir.
Ar-ge ve kurumsal dağılım: Arge harcamalarının kurumsal dağılımına baktığımızda ; 2008 yılında Ar-Ge harcamalarının % 51.3`ü yükseköğretim, % 37`si ticari kesim, % 11.7`si kamu kesimi tarafından gerçekleştirilmiştir.
Ar-ge ve finans destekleyiciler: Ar-Ge harcamaları finanse eden kesimler itibarıyla incelendiğinde; harcamaların % 48.6`sını kamu kesiminin, % 46`sı ticari kesimin, % 4.9`u diğer yurt içi kaynaklardan ve % 0.5`i ise yurt dışı kaynaklar tarafından karşılandığı görülmektedir.
Ar-ge mevzuatı destek ve teşvikleri :Ar-ge mevzuatı destek ve teşvikleri genel olarak; ar-ge indirimi, gelir vergisi stopajı teşviki, sigorta primi desteği, tekno-girişim sermayesi desteği ve damga vergisi istisnası şeklindedir.
Denizcilik ve ar-ge’nin önemi: AR-GE'nin verimsiz bir yatırım olduğu, harcanan kaynağın boşa gideceği zihniyeti mutlaka terkedilmelidir. AR-GE yatırımlarına harcanan paranın kısa vadede olmasa bile orta ve uzun vadede çok daha fazlasıyla geri döndüğü artık herkesçe bilinen bir gerçektir.
Ar-ge ve denizcilik eğitimi
Yüzyılımızın gelecek kuşak deniz bilimcilerini yetiştirmek ve bu çerçevede de kamuoyunun dikkatlerini bu konulara çekmek için aslında yaşam boyu deniz bilimi şeklinde bir yaklaşımla tabandan tavana bir eğitim öğretim ve bilgilendirme sistemine ihtiyaç vardır. Günümüzdeki mevcut yarışçı ortam, deniz bilimlerinin ve diğer bilim dallarının mühendislik konuları ve sosyo-ekonomik durumuyla bütünleştirilmiş eğitim ile bu kabiliyetlere sahip elemanlara ihtiyaç giderek artmaktadır. Söz konusu deniz bilimleri eğitim, öğretim ve araştırmalarının saha ağırlıklı sorun çözücü, eğitici ve araştırıcılar arasında uyumlu olması temel özellik olarak geliştirilmeli ve gerçekleştirilmelidir (Bingel ve diğerleri, 2007).
Ülkemizde geniş düşünüp ileri görüşlü deniz bilimleri ve teknolojilerini geliştirme yönünde ne bir strateji ne bir plan ne de 21. yy’ın gerektirdiği ve gerektireceği bir atılım ve yatırım söz konusudur. Bu olmadığı ya da bunun sürekliliği sağlanamadığı için 1980 ve 1990’lı yıllarda bölgede öncü olan Türkiye bu rolünü yitirmiş görünmektedir. Bugün önemsenmeyen ya da ihtiyaç olmadığı ya da ihtiyacın az olduğu sanılan deniz bilimleri alanındaki bilgi ve bulgu birikimin artırılarak sürdürülmesinin, malum dar boğazlar nedeniyle, sağlanmaması ulusal gelişme ve çıkarlarda kayıplara yol açacağı bilinmelidir.
Ulusal ölçekte ve gerçek anlamda ülkemizde deniz bilimleriyle ilgilenen kendileri küçük önemleri büyük üç yüksek lisans okulu (enstitü) bulunmaktadır. Bunlardan en eskisi İstanbul Üniversitesi-Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, diğer yandaş olan ikisinden biri Dokuz Eylül Üniversitesi-Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü ve ODTÜ-Deniz Bilimleri Enstitüsüdür. Bunların eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerini destekleyici çevrenin oluşturulması az önce anılan ulusal kaybın önlenmesinin anahtarıdır.
ODTÜ, İÜ ve DEU burada en başta gelen üniversitedir ve öyle de olmak zorundadırlar. Deniz bilimlerinde bilime dayalı karar mekanizmasının anahtarı eğitim ve araştırmalar olduğuna göre üniversitelerimizin öncelikli olarak eğitim ve araştırmalarda etkin olmaya ulaşması gerekli görünmektedir. Etkin olunması istenen bu noktalar içerisinde ulusal gelecek için önemli olan 21 yy. deniz bilimleri ve canlı cansız kaynaklarının kullanımına ilişkin olarak öncelikle ulusal stratejinin, belirlenmesi ve bunun da kısa sürede uygulamaya konulmasıdır. Stratejiyi eyleme dönüştürme adım ve aşamalarının da irdelenmesinde yarar görülmektedir. Bunun ilk adımı ise Ulusal Okyanus Bilimleri Enstitüsü olabilir.
Sonuç
Türkiye’nin gelişmiş ülkelerle rekabet edebilmesi ve ekonomik olarak tam bağımsız bir ülke olabilmesinin yolu ar-ge’den geçmektedir. Yenilikçilik ve ar-ge ihtiyacı günümüzde rekabetin sürdürebilirliği için vazgeçilmez iki unsur haline gelmiştir. Ancak bu güce erişebilmek için planlanma, projelere gerekli desteğin sağlanabilmesine kadar geçen süreçte etkin bir kurum tarafından desteklenmeleri başarı oranını ciddi şekilde arttırmaktadır. Sadece tüketen değil aynı zamanda üreten bir toplum olabilmek ve bu anlamda farklılaşabilmek için ar-ge’ye dayalı ekonomi politikaları uygulanmalıdır. Bu nedenle de ar-ge yönetim stratejimizin bir parçası değil bizzat stratejimiz olmalıdır.
Kaynaklar
Bingel, F., Salihoğlu, B., (2007), “21. Yy Stratejileri Deniz Bilimleri Eğitim-Öğretim Ve Araştırması”, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü Aralık 2007, Erdemli- Mersin.
BTYK., (1999), Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) Gelişmelere İlişkin Değerlendirmeler ve Kararlar, 20 Aralık 1999, TÜBİTAK, 54 s.
Doğan E., Burak, S. Akkaya, M A (2008), Türkiye Kıyıları II (Devletin Deniz Ülkesi-Temel Haklar ve Yükümlülükler) Beta Yayıncılık, İstanbul (ISBN 978 975 295 850-0).
Doğan E., Burak, S., Akkaya, M A (2005), Türkiye Kıyıları Kavramsal Tanımlama, Planlama- Kullanım, Beta Yayıncılık, İstanbul.
Doğan, E., Altunay, S., Akkaya, M. A., (2009), “Türk Denizcilik Sektörü ve AR-GE” T.C.Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı 10. Ulaştırma Şurası Deniz Turizmi Üst Yapı Çalıştayı “Hedef 2023”-İstanbul.
Özarslan, Z. (1974), Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü’nün 1950-1960 dönemi Raporu. İ.Ü. Fen Fak. Hidrobiyol. Araşt. Enst. Monogr. Sayı 8, sayfa:44.
SHOD, (1987), Deniz Canlı Kaynaklarını Projelendirme Program Önerisi. SHOD, Çubuklu İstanbul, sayfa:15.
TÜBİTAK, (1997), Ulusal Deniz Araştırmaları Programı - DAP 1997-2001,
TÜBİTAK, (2001), Ulusal Deniz Araştırmaları Programı - DAP 2002-2006.