Suphiye Tuba Mutluluğu İle Söyleşi
Sevgili Tuba, seninle tanışmamız yıllar önce Çukurova Kitap Fuarında oldu. Zaman içinde seninle ve annen Zehra Mutluğu ile dostluğumuz ilerledi. Çukurova Kitap Fuarının müdavimleri de seni iyi tanırlar. Ancak yaptığımız söyleşi basın-yayın yoluyla daha geniş bir kesime hitap edeceği için kendini okurlarımıza tanıtmanı rica edeceğim.
Saygıdeğer Harika Hocam, biliyorsunuz ki sesim çok fazla çıkmıyor. Bu yüzden sizinle röportajı bu şekilde gerçekleştirmek istedim. Tabii ki ben de sizinle oturup yüz yüze bir söyleşi yapmak isterdim. Kısmet olmadı ama sorduğunuz sorulara içimden geldiği gibi cevap vereceğim. Sizden hiçbir şey saklamayacağım. Tekrar teşekkür ediyorum. Saygılar…
Ben teşekkür ederim Suphiye’ciğim. Bize kendini anlatır mısın lütfen?
Ben 1983 yılında Adana’da üç kardeşin sonuncusu ve en küçükleri olarak dünyaya geldim. Annem, doğduğum zaman benim sağlıklı bir bebek olduğumu söylüyor. Üç aydan sonra ağlamaya başlayınca doktora götürmüşler ve ailem yüzde doksan bedensel engelli olduğumu öğrenmiş. Engelim bedensel, zihinsel değil… O günden bu güne kadar da savaşarak sizlerin huzuruna geldim.
Ailen hakkında bilgi alabilir miyim? Sana destekleri hangi boyuttadır?
Ben çok şanslı bir insanım. Sebebine gelince üç erkek kardeşin tek kız kardeşiyim. Yani evimin tek kızıyım. Bundan bir sene önce kaybettiğim ve rahmetle andığım babam bir gazeteden emekliydi. Annem ise ev hanımı… Ben hayatım boyunca ailemden hep destek gördüm ve hala da görüyorum. Onlar da beni çok seviyorlar ve takdir ediyorlar.
Sevgili Tuba, iki kitabın var. Bu kitaplarının, adlarını, türlerini ve içeriklerini öğrenmek isterim.
Evet, iki kitabım var. İkisi de otobiyografi türünden. İsimlerini kendi psikolojime uygun olarak seçmeye çalıştım. Bana göre bir insanın en büyük iki yeteneği vardır: Düşünmek ve sevmek. Kitaplarımın adları “Aklım, Kalbim ve Ben” ile “ Kalpte Sevgi Varsa Bedende Engel Yoktur”. İçeriklerine gelince ikisinde de kendi hayatımı anlattım çünkü ben elleri, ayakları olup da kafası çalışmayanlara daha doğrusu kafasını kullanamayanlara örnek olmak istedim. İşte bunun için yazıyorum.
Ne zamandan beri yazıyorsun? Yazmaya nasıl karar verdin? Bu konuda kimlerden destek gördün?
Sanırım ortaokul veya lise yıllarımda çok yakın bir psikolog arkadaşımla konuşurken “Eğer iyi olsaydın ne yapmak isterdin?” sorusunu “Herhalde kitap yazardım.” diye cevapladım. O da bana “Peki, o zaman şimdi neden kitap yazmıyorsun?” demesi üzerine böyle bir serüvene katılmış oldum. Tabi ki bu konuda ilk önce ailemden, daha sonra kitabımı yazmamda yardımcı olan bütün
öğretmenlerimden, kitabımın maddi yükünü üstlenen değerli hocam İlhan Bilge’den, o dönemdeki Adana Milli Eğitim Müdürü ve yardımcılarından, Adana İl Kültür Müdürü ve yardımcılarından, bütün yetkililerden destek gördüm. Bu arada bana yardımcı olan herkese teşekkür ederim. Saygılarımı sunarım.
Sevgili Suphiye Tuba Mutuğu, üçüncü kitabın için hazırlıkların var mı? Yine otobiyografi mi olacak yoksa farklı bir türde mi yazacaksın?
Bir roman yazmayı tasarlıyordum fakat Sosyoloji eğitimimden dolayı ara vermek zorunda kaldım. Eğitimim bitince tekrar başlamayı düşünüyorum.
İnşallah Tuba’cığım. Sen azimli bir genç kızsın. Başarılı olacağına eminim. Bundan sonraki hedeflerin nelerdir?
Bir insan geleceği göremez fakat sizin de söylediğiniz gibi önümüze hedefler koyabiliriz. Benim baştaki hedefim eğitimimi tamamlamak ve topluma iyi bir yön göstermeye çaba sarf etmek. Çünkü bir toplum ne kadar bilinçli olursa o ülkenin geleceği de o kadar parlak olur. Sizce de öyle değil mi?
Elbette öyle… Sana katılıyorum. Bu arada toplumumuzda engelli olmanın sıkıntıları nelerdir?
Şimdi ben bu konuya fiziksel değil de daha çok psikolojik ve toplumsal açıdan bakıyorum. Bunun tarifi o kadar zor ki anlatmaya zaman yetmez. Bu yüzden sadece bu kadarını söylemek istiyorum. Engelli bir insana ne kadar sevgi, bilgi verirseniz o kadar başarılı olabilirsiniz. Evet, belki yüreklerdeki yarayı tamamen kapatamazsınız ama birazcık hafifletmek ilk önce ailelerin daha sonra toplumun görevi diye düşünüyorum.
Doğru, haklısın. Engelliler için neler yapılmasını isterdin?
Çok şey var fakat yapacak kimseyi fazla da göremediğim için bu konuya fazla değinmek istemiyorum. Geçen seneki Tüyap Kitap Fuarındaki yer problemimizi siz de gördünüz. Neyse ki Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Hüseyin Sözlü yer problemimizi çözdü. Buna benzer o kadar çok çözülemeyen problemimiz var ki! Hani derler ya “Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü…” Aynen öyleyiz. Şimdi siz de benim ağzımı açtırmayın.
Peki, Tuba’cığım son olarak bana söylemek istediğin bir şey var mı?
Sizin kitaplarınızı okuyorum, başarılarınızı takip ediyorum. Size bir şey sormak istiyorum. Bu kadar başarı nereden geliyor? Çektiğiniz acılardan mı, yoksa çalışma hırsınızdan mı? Bunu merak ediyorum. Bunu bana açıklar mısınız?
Sevgili Suphiye Tuba Mutuğu, soruları ben soruyordum ama bu kez soru senden geldi. Bu kadar başarı her şeyden önce eğitimimden, birikimlerimden, çalışmayı çok sevmemden, azimli oluşumdan ve kendimle yarış içinde oluşumdan kaynaklı sanıyorum. Çekilen acılar ruhu besler. Çektiklerim bazen şiirlerime bazen düzyazılarıma dökülür. Hırslı olduğumu sanmıyorum çünkü hırs insanı yıpratır. Azimli ve çalışkanım. Önüme koyduğum hedefler var. O hedeflere ulaşınca yeni hedefler belirliyorum. Örneğin ansiklopedilere girdim. Şimdiki hedefim ise ders kitaplarına girmektir.
Sevgili Tuba, senin sorunu ben de senin gibi bütün içtenliğimle cevaplamaya çalıştım. Sana hangi soruyu yöneltmemi isterdin?
Sorduğunuz soruların hepsi çok güzel, çok anlamlı… “Bundan iyisi, Şam’da kayısı…” Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.
Ben teşekkür ederim. Başarılarının devamını dilerim. Romanını da merak ediyorum. İlk okuru
ben olacağım. Yolun açık, şansın bol olsun.
HARİKA UFUK
ADANA ÇUKUROVA 10. KİTAP FUARI
10 OCAK 2017