Şüphe İkilemlerin Bileşkesidir
Şüphelerdir insana hayatı zindan eden, geri dönüşü olmayan yollarda sürükleyen/sür telaşe bir hayatın kollarına atan. Belkilerin sardığı bedenin tümcelerini keşkelere bağlayan, anlamsız soruların kafaları kurcalamasıdır; şüphelere yol açan, şüpheleri bir kelimelik ağız boşluklarına bırakan.
Ki varlığın izanını kuruyorum
Ve yokluğun iznini almaksızın
Veya hiç olmadığını düşündüğüm
Fakatlarımı arıyorum…
Tasasızlık içinde ya(şa)nan/yaşlanan ve hayatını ekstradan gelecek nasiplere bağlayan insanların geleceğini de geleceğin daralan aralıklarında kaygıların can atışlarında. Aranmayan hasta ve bezgin hikayelerin tümsek kurduğu imparatorlukta, sadrazamın aklına güvenerek yol alınan padişahın gölgesinde perde arkasına atılan yüz(süz)lük aynasında, parçalananlara bakmadan gitmemelere dayanmak. Dayanak edilen(ler)den kaçmak/ kaçınmak ve kaçırabilmek benliğimizi/bencilliğimizi.
Gerek görmediklerimizden uzak durarak, hayatımızı yeniden gözden geçirdiğimizi zannederek yaşadığımız yanılgılarla sırtımızdaki yükü artırmak için sadece yaşarız anlarımızı. Yok etmek olarak gördüğümüz şüphe faktörünün hayat akışımıza verdiği zararı bilin(me)mezlik düşünceleriyle kaplar ve kendimizi kandırmaya devam ederiz hiç yoktan yerlerde.
İkilemler sarhoş
Doğru/yanlışın başı dönüyor
Midesine kahır saplanmış gerçeğin
Lakin hayat kendini durmadan kuruyor…
Şüphe Kurcalar Bilgiyi!
Mantığımızın ve aklımızın birbirinden şüphe etmesi zıtlıkların analizini derinleştirerek insanı düşünmeye sevk eder. Düşünerek doğruyu bulabilmek için verilen savaş, daha fazla ve farklı bilgiye yönlendirir. Hiç kaygısı olmayan ve var olana inanma olgusunun içindeki, gidip gelişlerin aklı karış karış işlemesiyle birlikte yaklaşılan bilgi benlikler için ya hezimettir, ya da mutlak doğruya yaklaşabilmektir. İnsan yaratılış hikayesindeki mutlak doğruyu ve ulaşabileceği bilgiyi tezat(lar)ın bitmeyen kavgasıyla bulmuştur.
Protagoras: "Her şeyin ölçüsü insandır. Her şey bana nasıl görünürse benim için öyledir. Üşüyen için rüzgar soğuk, üşümeyen için soğuk değildir. Her şey için birbirine tümüyle karşıt iki söz söylenebilir." der.
Şüphe kelimesinin yaşanılanlara göre insana verdiği anlama kargaşı, aslında yine şüpheden kaynaklanır. Şüphe etmeden hayatı görünen yüzüyle algılamaya çalışmak beyin tembelliğidir. Bakılabilen kadar gör(ül)mek isteyen ve bakılmayı bekleyen bir arka plan da vardır dünyada. Ellerini ve kollarını sıkıca tuttuğumuz hayatın içinde bulunduğumuz müddetçe şüphelerimiz bitmeyecektir. Mutlak olan kavramlara ulaşabilmek inceleme ve araştırma çizgisinde hep var olacaktır. Var-yok arasındaki bitmeyen kavga ve çelişki devamı yarınlara kalacak ve sürecektir aklımızda ve kalbimizin de. İşte hangi noktadan hangi anlamda bakarsak bakalım şüphe; ikilemlerin bileşkesidir.
Şüphe de İsten(il)meyen Boyut
Aşırı şüphenin de zararlarından bahsetmek gerek. Hayata aşırılıklarla bakmanın insanın aklına ve kalbine verdiği zararı da görmemezlikten gelemeyiz. Aşırı şüphelerin saplantı haline gelmesiyle şizofren ikilemler yaşayanların, başka benliklere verdiği zarar hayatı her iki tarafa da zindan eder. Yalan/yanlış kuramlarla çevreye verilen akıl almaz zaman kaybını telafi etmenin geri dönüşü ol(a)maz. Sürekli kurgularla yaşamanın verimsizlik olduğunu ve hayata bakışı da olumsuz yönde değiştirerek etkilediğini bilmeliyiz. Aşırı şüphe gerçek bilgiyi soyutlaştırır/yok eder/kişileri pasifleştirir.
Doğru yerde ve zamanda aşırılıklardan uzak düşüncelerin şüpheli bakışlarında aynanın her yüzünüzü görmeniz dileğiyle…