Süper Kadın Olmak
Descartes’in “Düşünüyorum, o halde varım!” sözünün bugünkü kadınlara özgü versiyonlarından birisi olsa gerek: “Süper kadınım, her şeye yetiyorsam, varım.” Başka versiyonları da var elbette. Tüketiyorum, o halde varım… Beğeniliyorum o halde varım... Gencim, o halde varım...Param var, o halde varım…Seviliyorum, o halde varım…
Süper kadın olmak, bu zamanın kadınının en fazla canının yandığı noktalardan birisi. Her şeyi mümkün olan-olmayan en mükemmel haliyle yapmaya çalışmak… Bakımlı olmak, evin her an düzgün olmasını sağlamak, eşe iyi görünmek, çocukların en iyi arkadaşı olmak. En iyi öğretmeni olmak, iş yerinde en başarılı kadın olmak. Her şeyin en iyisi...
Sorun en iyiyi istemek değil, sorun en iyiyi ne olursa olsun oldurmaya çalışmak. Hedefi en mükemmel olarak belirlemek, sonrasındaysa tüm güçle her şeyi o hedefe kilitleyerek yol almak… Olmadığında ya da istenilenin biraz daha azı olduğundaysa yığılıp kalmak... Mutsuz olmak ve sonrasında her şeyi bırakmak…
Fıtratımız gereği iyi olanı, mükemmel olanı istiyoruz. Ama kabul etmemiz gereken bir şey daha var, o da elimizden gelenin en iyisini yapsak da sonucun bizim yaptıklarımızdan bağımsız olarak var edilişi… Yaptıklarımız sonucu elbette etkiliyor ama kesinlikle tek başına belirlemiyor!
Mesela süper bir anne, çocuğu için daha doğmadan hangi ayda hangi vitamin, hangi mineral alınacağını; doğumun suda mı, sezaryenle mi, normal mi olacağını; didik didik araştırarak en mükemmel versiyonu kurmaya çalışadursun, yaşanan stresle çocuk umulmadık bir zamanda tüm hesapları alt üst ederek normal yollardan dünyaya gelebiliyor.
Ya da bir başkası en başarılı çocuğu yetiştirebilmek adına özel okullar, en iyi özel öğretmenler ve yaşam koçları tutabiliyor. Çocuk bir oraya, bir buraya paket yapılıp, getirilip götürülürken; arada anne olmayı unutan, çocuğunun kariyer planlamacısı veya kargo teslim elemanı olabiliyor bizim süper kadınımız.
Bugünün kadınının işi zor. Roller değişti çünkü. Erkek, erkek olarak eşlik ve babalık rollerinden soyundukça, kadın dolduruyor yerini. Çocuklarının hem babası, hem öğretmeni olmaya çalışan kadınlar anne olmaları gerektiğini, sadece anneye ihtiyacı olan bir çocukları olduğunu unutuyorlar çoğu kere.
Spontane olmak, olabildiği kadarına memnun olmak, kerhen değil razı olarak yaşamak, şimdilerde unuttuğumuz bir değere dönüştü. Her şeyin en mükemmelini yapmaya çalışırken erken yaşta çöken süper kadınlar… Çocuk yapan, kariyer yapan, olmadı en güzel, en bakımlı kadın olmak için spor salonlarında ter atan, akşama eve dönerken en mükemmel sofrayı kurmak için trafiği alt üst eden, sinirleri tavan yapan, dişlerini sıka sıka öğrendiği pedagoji bilgilerinden dolayı öfkesini göstermemek için içine atan kadınlardan bahsediyorum.
Bir yerlerde bir şeyleri yanlış anlamış olmalıyız ki süper kadın olmak; süper işler yapmaya, süper çocuklar yetiştirmeye, süper evlilikler yaşamaya yetmiyor. Ne çocuklarımızı istediğimiz gibi sevebiliyor arzu ettiğimiz başarıya ulaştırabiliyoruz.Ne de eşlerimizi memnun edip yanımızda tutabiliyoruz...
Helikopter misali yanımızdakini yöremizdekini pervanelerimizin hızından korkutuyoruz .Herkes uzaklaşıyor bir bir yanımızdan.Uzaklaşamayanlarda yükümüze yük katarak yoruyorlar bizi.
Süper kadın olmak yorucu ve sıkıcı. Gereklilikler listesinde o kadar yapılacak şey var ki yaşamaya zaman bırakmıyor.Gerçekten ihtiyacımız olmayan o kadar çok vehmi zorunluluk belirlemişiz ki ihtiyacımız olan pek çok şeyi ıskalayarak yaşıyoruz.
Çözüm paradigmalarımızı sorgulamaya başlamakla belirginleşiyor.Soralım kendimize ‘’süper kadın olmak mı, sadece, insan olmak mı istiyorum’’ diye… Yoksa elimizde olmayanla uğraşırken elimizden gelebilecek olanı kaçırmış olacağız.
Nazlı Özburun Hanımefendi,
meseleyi kavrayış biçiminiz çok yerinde.
Kelime ve kavramları seçmeniz ve kullanma şekliniz son derece iyi.Açık konuşayım; ben çok beğenmediğim bir yazının altına yorum yazmam. Gerçekten meseleyi ruhundan kavramışsınız.
Fânî Hürmetler!
Aralık 25th, 2010 at 15:45Ayrıca kadın-erkek eşitliği problemini hâvi bir yazı taslağımız mevcut. Kısa bir zamanda bu taslağı tamama erdirme düşüncemiz var. Meselenin psikolojik ayağında bazı bilgilere ihtiyacımız olacak. Bu noktada sizden yardım alma durumum var mıdır?
Aralık 25th, 2010 at 16:48