Süleyman Erol’dan: Sarı Sabır
Kitaplar, dergiler, bültenler, gazeteler yayınlanıyor. Bize ulaşanlar.. Bunların ya doğrudan gelenleri, ya da bir aracı dostumuz vasıtasıyla gelenler.
Süleyman Erol’un ‘Sarı Sabır’ adlı, 136 sayfalık öyküler kitabı, merkezi Ankara’da bulunan Ürün Yayınları’ arasında çıktı ve okurlarıyla, buluştu, buluşturuldu.
Kitap, araştırmacı, yazar ve şair dostum A. Kadir Paksoy aracılığıyla bana ulaştı, ulaştırıldı.
Süleyman Erol imzalı, ‘İçerden dışarıya ya da önsöz yerine’ başlığıyla uzunca bir değerlendirme, sunuş, yorum dikkat çekiyor. Süleyman Erol imzasının hemen altında, ‘1 nolu F tipi hapishane, A-Tek 10, Şirinyer-İzmir’ adresi kaydediliyor. Bu sunuşun bir yerinde;
-“Yazmak, hapishanede yazmak, hastanın nekahet dönemindeki içine vuran yaşamak, umut ve sevincinin ışığı gibi, bizi hep böyle benzer bir sayrılık sonrası iyimserliğinin içinde tutuyor” deniliyor.
Kitap içerisinde 10 ayrı öykünün yer aldığı görülüyor.
Kitabın adı olan “Sarı Sabır” adlı, başlıklı öykü 29 ncu sayfada başlıyor.
Bu öykünün girişi şöyle başlıyor:
-“Gökkubbenin Apollon’un bağdaş kurup Ege Denizi’nde günbatımını seyre daldığı, Bedreddin müritlerinin mübalağa cenk eylediği dağlarından yağ ovasından bal akan, düğünlerinde hala dümbelekçi Nazirelerin parmak oynattığı; Koca Arap İsmail Kerimoğlu harmandalının dönüldüğü, parmak üzümlerinin hem şarap, hem pekmez yapıldığı, çitlembik, payam, günebakan, künar, zeytin, pamuk cümbüşü.”
Bir Zilli Baba öyküsü var 47 nci sayfada başlayan…
Buranın girişinde de şu cümleler yeralıyor:
-“Gömleği pantolonundan sarkan, yüzü ter içinde kalmış ince uzun bir adam. Yanındaki motosikleti yokuştan çıkarırken söyleniyordu: Gidinin yarım akıllıları hem benim dediklerimi yapmazsınız, hem de kızarsınız. Siz var ya, benim tırnağım bile olamazsınız”..
Süleyman Erol, öykülerinin kahramanlarını yaşanmış olayların içinden seçip çıkarmış, değerlendirip, sayfalara aktarmış. Tebriklerimi sunuyorum efendim.