Süleyman Demirel, AK Parti ve Erdoğan…
Çocukluğumun, gençliğimin ve orta yaşlarımın lideri…
Türkiye’nin gündemini Cumhurbaşkanlığından sonra da belirlemeye, siyasete müdahale etmeye çalışmış, değerli bir siyasetçi…
***Bir siyasetçiyi, bir dönemi anlamak için, ülkenin siyaset tarihini ve devletini iyi anlamak gerekiyor…
***
12 Mart darbesi kime karşı yapılmıştı?
***Gerçek TV döneminde program için gelen Mahir Kaynak’a odamda bir soru sormuştum. 9 Mart darbesinin İngiliz tezgahı olduğunu söylüyorsunuz, 12 Mart darbesi kimin tezgahı idi? Ve siz yaptıklarınızla İngiliz darbesini önlediniz, Amerikan darbesinin önünü mü açtınız?
***
Ve dönemin tüm sol hareketleri aşağı yukarı, 9 Mart darbecileri ile işbirliği içindeydi. Ve en önemlisi 12 Mart darbesini yapanları ise destekliyordu. Ve darbenin tüm günahı ise Süleyman Demirel’e yükleniyordu. O ise, milli iradeyi ortadan kaldırmak isteyenlere karşı, milli iradenin üstünlüğünün sözcülüğünü yapıyordu.
***Dün gazetemizdeki köşesinde Sevgili Münir Aktolga Süleyman Demirel ile ilgili kendi döneminden tanıklık yaparak şunları yazıyordu.
“1973 Mart’ında parlamentonun üstünde Batur’un jetleri gövde gösterisi yaparken – ve de istisnasız bütün “solcular” “Filipin tipi parlamento” diye onu küçümseyerek Gürler’in tarafını tutarlarken, “12 Mart faşizminin temsilcisi General Gürler’in ”Cumhurbaşkanlığına karşı parlamentoyu savunarak direnen de gene o idi…”
***“12 Mart öncesinde “Morison Süleyman” diye sokakları inleten kimlerdi; kimlerle birlikte kime karşı yürütülüyordu “mücadele” o zaman? Bizler, hepimiz de, bir şekilde bu “mücadelenin” içinde yer almadık mı? Bir 8-9 Mart Darbesi kime karşı yapılacaktı?… Onu bırakın, 12 Mart Muhtırası kime karşı verilmişti? Bu kadar basit bir tarihsel gerçeği bile görmezlikten gelerek halâ nasıl bugünü açıklamaya çalışıyorsunuz!“
***
“73 Mart’ında bizler “12 Mart faşizmine ve amerikan emperyalizmine karşı parlamentoyu ve Demirel’i destekliyoruz” derken bugün bile halâ “sol” denilerek anılan bütün o jöntürk solcuları o zaman, “bir yanda 27 Mayıs geleneğinin temsilcisi general Gürler, bunun karşısında ise, 12 Mart faşizminin temsilcisi Demirel, biz elbette ki Gürler’i destekliyoruz” diyerek bizleri “dönek” ilan ediyorlardı… Bunlar hep kayıt altında olan şeyler…
***“Tamam, daha sonra o -Demirel- hepsini unuttu bunların ve Devlet’le uzlaştı; idamlar konusunda falan olumsuz bir çizgi izledi… Ve de, zamanla ruhunu Devlete satarak burjuva devrimci sürece ihanet etti. Bunlar doğrudur… Ama madalyonun öteki yanını da görmeden olayı bütünlüğü içinde kavramak mümkün değildir…”
***
“Düşünün, Demirel başbakan olmuş, seçimi kazanarak başbakanlığa geldiği an odasında, tam oturduğu yerin karşısındaki duvarda Menderes’in idam sehpasındaki fotoğrafı asılı!…
***“Görüyorsunuz, devrim süreci öyle düz bir yolda ilerlemiyor!… Bir dönem devrimci dalganın önünde koşturanlar bir dönem sonra pekala onun karşısında yer alabiliyorlar (ya da tersi tabi)… Bu nedenle, her anı onun gerçekliği içinde ele alabilmek, daima, “yiğidi öldürürken onun hakkını da yememek” lazım!…
Demirel’i anlamadan bugün anlaşılamaz!
***44 yıl önce cezaevinde “12 Mart faşizmine ve amerikan emperyalizmine karşı parlamentoyu ve Demirel’i destekliyoruz” diyen Münir Aktolga gibi, bugün de yapılacak bir darbe karşısında Erdoğan ve milli iradeyi desteklemeye devam edeceğiz. Ancak yapılan tüm yanlışlıkları da söylemeye ve devletle ile uzlaşan, ruhunu, devlete eskiye son iki yılda özellikle satan, devrimci sürece yüzünü dönen AK Parti’yi de eleştirmeye devam edeceğiz.
Son söz: Ve bilinsin ki, bugün AK Parti iktidarının yerine gelecek olan burjuva devrimini devam ettirecek olanlar değildir. Hatta bu süreci bir darbe ile tasfiye edilmesine de en büyük alkış aynen 27 Mayıs ve 12 Mart ta olduğu gibi yine sözde bu ülkenin solcularından gelecektir.