Sükun’u Buldum Galiba!
Maide ÖREN
BİLİNÇALTI
Onca gün! Az değil… Tam dokuz gündür tatil yaptım.
Sanki hasada hazır bir buğday tarlası gibiyim şimdi. Olgunlaşmış buğday tarlası…
Evet, her şeyin bir zamanı var yapılması gereken biliyorum…
Şimdi yaptığımda hayatın bir ritmi olsa gerek… Kusursuz huzuru, hiçbir şey yapmadan bulmak mı?
Yok, bana göre değil desem de uymak zorunluluğu var.
Huzur ve sükûnet, bayramlarla uyum kuruyor zahir.
İçiniz karışık da olsa sükûn bulup dinlenecek zaman, şu bayramlar. Daha ne istiyorsun nankör? O koşturmalarının arasında sükûn bulup dinlenecek zamanı ayırabilecek miydin? Dedim kendime…
Sonra sükûn ve huzura takıldım. Acaba hiçbir şey yapmadığınız zaman mı öğreniyorsunuz sakin olmayı ve sükûn bulmayı?
Nerede olursanız olun ve yaptığınız iş olsun veya olmasın… Huzur ve sükûn örtsünü üzerine çekip kimsenin sizi rahatsız edemeyeceği bir yer bulmak… O merkezi bulabilir miyiz?
Huzuru bulmak! Tüm yaşamın kaynağı ile birliği idrak etmek… Yaratanla bir olmak… İşte bu birlik ve huzurla, her şeyi tam kontrol edebiliriz.
Bu dilediğinde herkesin ulaşabileceği bir şey, sadece bayramlar veya özel tatillerde ve bazı insanların yapacağı bir şey değil…
Öyleyse neden istediğimizde sükûneti bulup kusursuz her daim huzurlu olamıyoruz ki?
Neden her daim kendiliğinden davranamıyoruz? Evet, kendiliğinden davranmak, sezgiyle davranmayı öğrenmek ve gönülden geleni yapmak, yalnızca aklınızın uygun ve yerinde bulduğunu değil…
Bu saf Sevgi eylemleri başkalarına mantık dışı veya aptalca gelebilir…
Olsun hiç önemli değil. Neden yaptığınızı düşünmeyin bile… Evet, küçük Sevgi eyleminden bahsediyorum. Bir küçücük Sevgi davranışı için bayrama gerek yok… Bizi çok uzağa ulaştıracak kadar güçlü olabilir.
Akılıma bir insanın kalbini kazanmak geldi örnek olarak. Sonucu arayarak zaman kaybetmeden sadece sevmek… Ve O'na bırakmak… O Muhteşem'e bırakmak…
Bazen bir tohumun sert ve işlenmemiş toprakta yeşermesinin zor olması gibi de olabilir.
Sevginin sert ve soğuk bir gönülde yeşermesi uzun zaman alabilir. Ne var ki bir kez ekildiğinde hiç şüphesiz er veya geç filizlenecektir.
Tüm yapılması gereken inançla kendi rolümüzü içimizden geldiği gibi oynamak ve her şeyin, ama her şeyin hayrımıza olduğunu bilmek… "Gerçek Sevginin" tohumu mutlak filizlenecektir.
Yapılması gereken tek şey var, huzur ve sükûnu bulmak için: Hayatı ve yaşamı sakin "almak"… Yani sakin alıcı olmak… Ne kadar sükûnet içinde olursanız Yaratanın fısıltısını o kadar yakından duyarsınız.
Yaşamdaki en önemli şeylere Sevgiyle duyarlı olursanız kapılar ardına kadar açılıyor ve her şey istenildiği gibi oluyor. Mucize bu işte…
Bayram ve tatil, huzuru ve sükûneti yaşadığımız (an'ı) ve içinde bulunduğumuz zamanı iyi tanıdığımızı daha faza anlamak için iyi bir zaman olabilir… Yalnız kalabiliyorsanız eğer…
Oysa bir bilsek huzuru ve sükûnu bulmak için bayramlara hiç gerek olmadığını, yaşamda her şeyi saf bir görüşle görebilsek, her şeyi ciddiye alıp kendimizi sıkıntıya sokmasak, karşılıksız sevsek, yalana başvurmadan doğrulardan ayrılmadan davransak, her şeye kusur bulmasak…
Affedici olsak, en küçük şeylerde mutluluğu bulsak, çok fazla biriktirmesek… Her şeyi… Her şeyi üstümüzden içimizden atıp…
Düşüncelerimizde kalabalık ve gürültü olmadan, yüreğimizde acıların kalıntıları, anılarının olumsuz ve bağımlılık yapan yükü olmadan…
Hafiflesek… Yükümüz az, Sevgimiz fazla… Ne güzel olurdu değil mi?
Huzuru ve sükûnu hiçbir şey olmadığında bulabilirdik. Evet, hiçbir şeyde sessizlik ve dinginlik vardır… Hiçbir şeyde hiçbir şey yoktur ki…
Huzur ve sükûn! İşte bu… Sadece sevgi. Sevginin hiç yükü yok ki…