Suç İşleme Özgürlüğü!
Geçen hafta gazetelerde Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Enver Yılmaz’ın şöyle bir
beyanı geçti; “BAŞBAKAN YARDIMCISI TEDES'E UYUYORSA HERKES UYACAK. TEDES
VATANDAŞLARIMIZIN MAL VE CAN GÜVENLİĞİ İÇİNDİR"
TEDES’İN vatandaşın can ve mal güvenliği için olduğuna hem fikiriz. Bunda kimsenin itirazı olamaz...
Benim kafama takılan,
“Başbakan yardımcısının uyup-uymamak gibi bir keyfiyeti yoktur.” Sayın Yılmaz öyle demeye getiriyor gibi
geldi bana…
Yani,
“Başbakan Yardımcısı bile bu konuda titiz davranıp mecbur olmadığı halde TEDES’ E uyuyor ise... Öyleyse
bizimde uymamız gerekir…” Demeye getiriliyorsa eğer…
Biraz abartarak anlatalım anladığımızı,
“Devlet adamımız eğer TEDES’İ önemsiyorsa… Vatandaşlar da önemsemeli…”
Bütün bunlara rağmen;
Ne anladığımızı anlatamamışsak… Bir de “dini bütünlerin” anlayabileceği bir şekilde izah edelim;
“Peygamber bile içki kullanmaktan kendini imtina ediyor… Dolayısıyla siz müminlerin de içki kullanmaması
gerekir.” Gibi bir şey denilmeye çalışılıyorsa…
O zaman birileri de çıkıp şunu demek hakkına sahip olmaz mı? O zaman zaten peygamber olamazdı… Ya
da yapılmazdı. Çünkü Hz. Allah biz müminlere yasak kılınan şeyi peygamberlere de yasak kılmadı mı?
Ya da,
İmamın namaz kılmama gibi bir hakkı olabilir mi?
Allah’ı, peygamberi, namazı, imamı karıştırma şimdi… Din-iman ayrı, dünya işleri ayrı derseniz…
O zaman bir de (çağın modası) Kapitalizme göre konuya yaklaşalım isterseniz;
Kapitalizm der ki; “Vatandaş kamu düzeni sağlansın diye devlete vergi verir. Devlette kamu düzenini
sağlamak için de kamu görevlileri çalıştırır. Görevini yaptığı… Dala, budağa sarmadığı sürece görevliyi görevinde
ikamet ettirir. Aksi takdirde sözleşmesini fesheder. Yani vatandaşla devlet arasında bir akittir bütün yapılan.”
Komünizm ne der? Bir de ona bakalım…
İsterseniz oraya hiç girmeyelim… Marksist felsefe halka ağalık yapanı kötürüm olmaktan beter ederim… Der
de başka bir şey demez…
Ağalık, paşalık düzeni ne diyor acaba?
“Valla emeni kaptım bir kere… Bu makamı ihtilaller haricinde ölürüm de bırakmam… Beni semirtirseniz ben
de sizi görürüm… Kanunu ben çıkartırım siz uyarsınız. Yoksa tarumar olursunuz.”
Bu saydıklarımdan hangisi bize uyuyor… Bileniniz var mı?
Sonuç,
Kamu imkânları ile “keyfilik” kamuya ihanettir. İhanetin hem bu dünyada hem de öbür dünyada yeri yoktur.
Sayın Enver Yılmaz’ın bu sözü böylesine derinlemesine düşünerek söylediğine inanmıyorum… Olsa, olsa
“krema” niyetine söylenmiş öylesine bir sözdür.
Hazır söz suç işleme özgürlüğünden açılmışken devam edelim;
Peki…
Bireylerin suç işlemek özgürlüğü var mıdır?
Bireyler kamu yönetiminde görevli olmadıkları için sadece kendilerine karşı sorumludurlar. Dolayısıyla
bedelini ödemeyi göze aldıkları sürece bu özgürlüğe sahiptirler.
Hiçbir rejimde ve ideolojilerde suç işlemenin kendisi yasak değildir. Zaten ceza suçun tanımına değil…
Verdiği veya verebileceği zarar göz önüne alınarak verilir. Miktarı da verdiği veya verebileceği zarara göre tespit
edilir.
Dolayısıyla bazı toplumlarda suç sayılan şeyler bazılarında sayılmazlar…
Peki,
Toplumda suç sayılan şeyleri işleme özgürlüğü ahlaki midir?
Zor soru… Çok zor soru… Hele de bu devir de… Ben bilemem… Bilse, bilse devletim bilir.
Muhtemelen “yandaş” olup olmamakla alakalı bir şeymiş gibi geliyor bana…