Şu Ukala Kızlar!
Geçtiğimiz günlerde internette tıklama rekorları kırıp elden ele dolaşan Bursa Orhangazi İlçesi Atatürk İlköğretim Okulu 3.sınıf öğrencilerinden biri sınıf başkanı diğeri başkan yardımcısı olan iki kız çocuğu, kendilerini dinlemeyen sınıfa serzenişte bulunma maksatlı, çarıklı ağzıyla yaptıkları demogojiyle ve bunların sınıf öğretmenleri tarafından kaydedilip internette yayınlanmaya başlamasıyla Türkiye’nin gündemine oturdu.
Küçücük yaşlarında fakir edebiyatını tartışmasız çok iyi becerebilmeleri hariç hiçbir sempatikliği olmayan bu kızların sınıfın dikkatini çekip kendilerini dinlettirmek için böyle bir yöntem seçmiş olmaları çok enteresan. Bu çocukların bilinçaltına yer eden kimlerdir tartışılır ama her ne kadar kimileri bu çocukları özgüvenli, onurlu kimlikler olarak nitelendirse de 9 yaşındaki çocukların kendilerini acındırma yöntemiyle dikkat çekmeye çalışmaları hayli üzüntü verdi bana.
Video görüntüsünde ilk olarak söz alan sınıf başkanı Havva Mutlu, gözyaşları içinde kendisinin aldığı iyi notların arkadaşlarının da alması için çalıştığını, ancak hiç bir arkadaşının yardımcı olmadığını anlatıyor. Video sınıf başkanının arkadaşlarına, "Size 70 tane soru yazdım, cevaplarını yazdım, benim gibi 100 alın diye ama herkes kendi aleminde... Ben böyle başkanlığı nasıl yapayım şimdi herkes kendi aleminde. Size yazıklar olsun" diyip yerine oturmasıyla başlıyor. Başkandan sonra sözü devralan sınıf başkan yardımcısı Gizem Bera Yüksel'in sözleri ise izleyenlerin o an yüreğini burkuyor.
Öğretmenin fakir olduğu için kendisini başkan yapmadığını sadece diğer arkadaşlarının başkanlığı sırasında bu görevi merak ettiği için başkan yaptığını söyleyen Gizem, daha sonra ayağındaki yırtık botu göstererek okula gelirken ayağının ıslandığını söylüyor. Diğer arkadaşının botunu göstererek 'benim babam, annem böyle bot alamıyor' diyor. Babasının inşaat işçisi olduğunu ve kaza geçirdiğini söyleyen kız, babasının okumaları için ekmek parasını kazanmaya çalıştığını ve inşaatın 5. katından düştüğünü ağlayarak anlatıyor. Ve kendisini dinlemeyen zengin çocuklarına;
"Bu sizin yaptığınız insanlığa sığar mı? Sığar mı İsmail, sığar mı Burak, sığar mı Atalay. Söyleyin cevap verin. Başkanı üzdüğünüz kadar beni de üzüyorsunuz. Benim şu an içimde ateş var. Üzüyorsunuz beni" diye çıkışıyor ve Türkiye bu sözlere ‘helal olsun bu kızlara’ diyor.
Uzun süredir iş olmadığı için çalışamayan Gizem’in babası Salih Yüksel, öğretmenlerinin sınıfta hatıra olsun diye çektiğini söylediği bu videonun hayatlarını değiştirdiğini belirterek, videonun televizyonda ve internette yayınlanmasından sonra yüzlerce insanın kendisine ulaşarak yardım teklifinde bulunduğunu dile getirdi.
Geçen akşam Kanal D'de yayınlanan 'Beyaz Show'a Sınıf Başkanı Havva Mutlu ile yardımcısı Gizem Bera Yüksel, okul kıyafetleriyle katıldı.
Video görüntülerinde olduğu gibi ailesinin geçim sıkıntılarını anlatan sınıf başkan yardımcısı Gizem Bera Yüksel'in sözleri stüdyoda büyük alkış aldı. Gizem Bera Yüksel, "Bizim Cemal Akkuş öğretmenimiz var. Ona buradan kucak dolusu selamlarımı gönderiyorum. Onu bu canlı yayına koyamadılar. Valilik izin vermemiş. Onların kalıplarına tüküreyim. Orada oturuyorlar sıcak yerde. Benim öğretmenimden ne istediniz" deyince Beyazıt Öztürk eliyle minik Gizem'in ağzını kapatarak konuşmasını engelledi. Kimileri için dobralık olan bu olay benim için terbiyesizliktir.
Gizem Bera Yüksel'in sözleri üzerine Beyazıt Öztürk, "Sinir var, büyük sinir, Gizem'i bırakırsam dümdüz gidiyor" dedi. Gizem'in sözlerinden korkan Beyazıt Öztürk, daha sonra konuşmak isteyen Gizem'in söyleyeceklerini önce kulağına anlatmasını eğer sakıncasız bulursa söylemesini istediğini söyledi.
Hakkında Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğünce soruşturma açılan Cemal öğretmene Gizem’in sözlerinin sebebiyet verdiği söylense de bence sebep; öğretmenin küçücük çocukları birbirlerine karşı kışkırtarak, üzerlerinden prim elde etmek amacıyla istismar etmiş olması ve sınıfta öğrenciler arasında gerçekleşen bu trajedik olaya müdahale etmek yerine bu çocukların haliyeti ruhiyesini gözetmeden ortamı kızıştırıp, bunu da kameraya kaydetmesidir.
İnternet sitelerinde ve haberlerde ‘küçük kızların inanılmaz dramı’, ‘Türkiye bu kızlarla gurur duyuyor’ başlıklı birçok haber yapıldı. Sanki fakirlikten müzdarip olan bir tek bu kız var memlekette. Türkiye’nin dramı başlıklı yazılar hat safhada. Gamze, fakir diye öğretmeninin kendisini başkan yapmadığından şikayet ediyor ve bunu o öğretmen kameraya kaydediyor.
Kızların seri ve akıcı şekilde yaşlarının üstünde bir dil becerisiyle konuşuyor olmalarına, başkanın o yaşta sınıftakilere ders anlatıp tahtaya 70 tane soru yazmasına ve arkadaşlarına bir şeyler öğretmek istemesine lafım yok (her ne kadar küstahça gelse de) ama daha evvel de söylediğim gibi başkan yardımcısı kızın fakirlikten dem vurarak dikkat çekmeye çalışması bana tam bir fakir edebiyatı geldi. Kim veriyor küçücük çocuklara, sana parasızlıktan acıyorlar, fikrini?
Zaten kafası karışık bir nesil yetişiyor bu devirde. Bir de üstüne 9 yaşında olan bir çocuğun bunu dillendirdiğinde takdir görmesi, hatta bu videodan sonra kendilerine yardım yağması çocuğun kafasını nasıl karıştırır acaba? Bundan 20 sene önce yok muydu aynı sınıfta okuyan hem fakir hem zengin öğrenciler ama kimse dillendirmezdi böyle şeyleri. Geçmişten günümüze hiç bir şey değişmedi aslında teknolojiden başka…
Orada bu görüntüleri çeken sınıfın öğretmeni var ama bu iki kız duygu sömürüsüyle bütün sınıfın kendilerine öğretmen sanki onlarmış gibi saygı göstermesini bekliyor. Kızlardan biri sınıfı azarlıyor diğeri ajıtasyon yapıyor ama orada öğretmen ‘aferin aferin’ diye alkış tutturuyor. Burada öğretmen mesleği konusundaki başarısızlığını kendi elleriyle ifşa etmektedir ve başkan yardımcısı Gizem’in ajıtasyonla gözyaşı dökerek istediğini elde etme metodunu takdir edercesine tevsik edip, ortamı sakinleştirmek yerine olanları büyük bir keyifle kaydetmektedir.
Gece yarısı yayınlanan Beyaz Show’a konuk olan bu çocuklar üzerinden prim yapanlar da, o çocukların karşısına geçip sırıtarak alkışlayanlar da öğretmen kadar kabahatlidir aslında. Kim hangi yorumu yaparsa yapsın, olayın gerçek açıklaması 9 yaşındaki çocukların haklarını aramayı öğreniyor olması değildir. Bir öğrencinin bunu diğer öğrencilere karşı egemenlik kurarak yapması ve sınıf başkanlığı yetkisinden aldığı böbürlenmeye dayanarak diğerlerini ezmesi, bir diğerinin ise gözyaşını silah olarak kullanarak demogoji yapıyor olmasıdır. Fakirlik zordur ama öznesi kim olursa olsun küçücük çocukların dikkatini çekmek için kullanılacak mevzu değildir. Hele hele fakirliğin küçücük bir kız tarafından anlatıldığında alkışlanacak hiçbir yanı yoktur.
O yaştaki çocukların gürültü yapıp çok çalışkan olan sınıf başkanını ve acıların çocuğu yardımcısının ukala ukala bilgiçlik taslamalarını dinlemiyor olmaları çok mu tuhaf? ‘Bu insanlığa sığar mı?’ sorusu en çok dikkatimi çeken şey oldu. Nedir sınıf arkadaşlarının bu sözü hak etmelerine sebep olan? 9 yaşındaki çocukların kendi dünyalarına dalıp tahtadaki 70 soruyu sessizce cevaplamıyor olmaları mı? Bu kadar tepki verilmesi bu videoda olanların tamamen öğretilmiş davranışlar olmasının ispatıdır. Ve en kötüsü bu kızların öğretmenlerini rol modeli olarak benimsemeleridir. Bu da eğitim sisteminde öğretmen adıyla görev yapan bazılarının gerçek yüzüdür.
Bu videoda belki birilerine malzeme çıkar ötekiler de bundan nasiplenir niyetiyle çocuklar kullanılmıştır. Yoksa kendini hırpalarcasına hırslanmak ve hayata karşı bu kadar öfke duymak için çok erken bir yaşta değil mi?
Bunlar ajitasyon empoze eden sabah programlarının ve populizmin de kaçınılmaz sonudur aynı zamanda.
Çocuklara özgüven aşılanması ve her birinin kendinden emin ne istediğini bilen bireyler olarak yetiştirilmesi ne kadar önemliyse, bu çocukların kendilerini ifade ederken ve istedikleri hedefe varma yolunda mücade ederken benimsemeleri geren vasıflar da bir o kadar önemlidir. Çocuklar küçük yaşlarında firavunlaştırılmamalıdır.
Hakkını müdafaa ederken bile saygı unsurunu elden bırakmamayı empoze etmek aile ve öğretmenin görevidir. Sürekli şikayet ve şükürsüzlüğün dillendirildiği ortamlarda yetişen çocukların hazin sonu farklı sebeplerle gün yüzüne çıkmıştır aslında bu videoda.
Eğer 9 yaşında bir kız çocuğu milyonların izlediği bir programda Türkiye Cumhuriyeti’ni ve milleti temsil eden makama, valiye hakaret edebilecek küstahlıkta yetiştiriliyorsa bu kızın değil onu yetiştirenlerin ayıbıdır. Öte yandan, ‘küçük kız bürokrasiye haddini bildirdi’ gibi bilinçsiz, kulaktan dolma sırf muhalefet olsun diye yorum yapanların cahilliğine veriyor, valinin hükümet taraftarı olmadığını, makam olarak Cumhuriyet ile yönetilen ülkelerde Devleti temsil ettiğini hatırlatmak istiyorum… Lütfen herkes haddini bilsin!
Yanlış hatırlamıyorsam Sayın Özal'aydı vatandaşın teki çıkıp özgürlük istiyorum diye bağırdığında aldığı cevap çok güzel "sen cumhurbaşkanına bağıracak kadar özgürsün zaten."
Şubat 1st, 2010 at 02:43Yazınızda belirttiğiniz gibi bu çocuklara özgüven verilmemiş, bu çocuklara hak arama adı altında küstahlık öğretilmiş. Hele ki yardımcıya bakın 9 yaşında bir dilenci yetiştirilmiş...
yazıyı henüz okumadım ama yorumları kontrol ederken acımasız yorumunuzu gördüm.
Şubat 1st, 2010 at 03:54el kadar çocuklara dilenci demek yerine 70 milyonu kömür makarna sadakasına alıştıran memlekete dilenci bir ruh aşılayanlara bir kaç kelam etmenizi daha anlamlı bulurdum doğrusu.
Not: O söylediğiniz olay Menderes-Baykal arasında geçmiş gibi anlatılır ama mesnedi yoktur.
GÖRGÜLÜ KUŞLAR GÖRDÜĞÜNÜ İŞLER!
Şubat 1st, 2010 at 13:42Ne yazık ki dokuz yaşındaki çocuğun sarf ettiği sözcükler manası kavranarak söylenmiyor. Klip izlendiğinde çocuğun vücut dili; söylediklerinin bilinçli olarak karşısındakinin yumuşak karnından vurmak için seçildiği çok açık, sözler ezberlenmiş gibi.
Çocuk yırtık botu gösterip babanın inşaattan düştüğünü söyleyince ne oluyor?
Aileye yardım yağmaya başlıyor,
Özel programlara çıkılıyor. Bravo(!)
Bu durumda adam neden çalışsın ki bak iki hafta içinde neler oldu..
Hem diğer inşaat işçilerinin çok mu farklı durumları sanki, hepsi canları pahasına çalışıyor.
Neden halk sadece çıkıp duygu sömürüsü yapanlara yardım ediyor peki?
Neden birileri ağlamadan insanımızın yardım duygusu kabarmıyor.
Daha sonra kömür dağıtan, gıda yardımı yapan DEVLET
bizi buna alıştırmış oluyor.
İyi de bu zaten SOSYAL DEVLETİMİZİN GÖREVİDİR.
Yapılması gerekenler MAALESEF insanlara öyle bir lanse ediliyor ki sanki hükümet oy satın alıyor gibi anlaşılıyor.
madem devletin yaptığı yardımlar yanlış anlaşılıyor
o zaman devletin SOSYAL sıfatını silelim, ne dersiniz?
Hadi kapatalım devlet hastanelerini, hepsini özele çevirelim örneğin.
Bakalım hastalık hastası milletimiz ne kadar buna dayanacak(?)
Zehra hanım makalenize tamamıyla katılıyor ve hakikatları yazdığınız için sizi kutluyorum.
Bu olayda en kusurlu kişi o sınıfın öğretmenidir. Mutlaka cezalandırılmalıdır.
Valiye küfretmek bu yüzsüzlüğü o çocuğa kazandırmış olmak o öğretmenin zavallılığını ıspatlar.
Bu yazınızı beyazıt yani beyaz show a yollamanızı şiddetle tavsiye ederim
Bir daha böyle hatalar yapmasın beyazıt
Şubat 1st, 2010 at 16:43Kerem bey,
Şubat 1st, 2010 at 18:07zaten sağlık hizmeti özelleştirildi
sizin haberiniz yok galiba.
bana ajitasyon yapmadan daha somut şeyler yazarsanız sevinirim.
yoksa sizi köroğlu ile ayvaz gibi başbaşa bırakabilirim de.