content
28 Tem

Şşşşşşşşşşşş

Susun ve konuşmayın, yan odada ufaklık uyuyor, yavaş atın adımlarınızı, fısıldayarak söyleyin sözcüklerinizi, hatta mümkünse el işaretleriyle anlaşın. Hiçbir sözcüğün değeri daha fazla değil sizin evladınızın uykusundan, bırakın vazgeçin isteklerinizden, dillerin istirahat günü olsun bugün. Televizyonu da açmayın, telefonunuzu da öyle. Kapatın tüm pencereleri, hiçbir ses girmesin içeriye, sessizlik hüküm sürsün bu gün bu evde.

Belki biri çalar kapınızın zilini, bırak boşverin misafiri şimdi, sökün tüm zilleri. Kafanızda yanıt bekleyen soruları atan bir tarafa, didişmeyin bugün onlarla da, cevap verecek birileri de olmasın yanınızda. Hatta sizde uzanın, minik bebeğinizin yanına. Kapatın gözlerinizi bugün hayata, bir süreliğine olsa da.

Bu gün saatte olmasın hayatınızda, tüm işlerinizi bırak bir kenara, nasılsa eşinizin gelmesine çok var daha. Sakın yaşlandığınızı düşünmeyin, bakarak çocuğunuza. “Zaman su misali geçmiş, bu çocuk benim mi şimdi?” bırakın şimdi tüm bu sözleri, sizce bu şaşırılacak şey mi. Ne sanmıştınız ki, sizde öyle başlamamış mıydınız, gözlerinizi açtığınızda anneniz değimliydi hep başucunuzda. Oysa şimdi, sen varsın çocuğunun yanı başında.

Geçmişi düşünür müsünüz sık sık, hiç pişman olur musunuz yaptıklarınıza kimi zaman. Ya da yılların size öğrettiği şeyler oldu mu, geriye dönüp baktığınızda, o zamanlar anlamadığınız ya da büyüyünce anlarsın dedikleri.

Hatırlıyor musun, bir gece ateşler içinde uyanmıştın yatağından, ne elini kaldıracak gücün, nede konuşacak mecalin vardı derdini anlatacak. Korkular sarmıştı içini hani, sanki ölüm dedikleri şey buydu değil mi. Bir serinlik hissetmiştin alnında ve bir sıcaklık daha vardı sanki başucunda. Gözlerini açtığında, hep o olurdu yanında.

Bırakın tüm koşuşturmaları, bir kez olsun mani olun zamana, bugün benim günüm deyin, boşverin kızarsa kızsınlar size, çünkü onlar anlayamazlar sizi, belki büyüyünce…

Bu sabah uyandığında, sizi görsün evladınız yanında, kulak asmayın patronunuza da. Bakıcısı da gelmesin çocuğunuzun bugün, arayın onu da, deyin, gelmesin bir daha. Bir tatlı öpücük kondurun kırmızı yanaklarına çocuğunuzun, bırakın gülümseyen yüzünüz günaydın desin bu sabah ona. Hani bir zamanlar sizi de öyle uyandıranlar vardı ya, şimdi uzaklarda olmuş olsalar da.

Durdurun dünyayı, yaşamak ve gelecek için verdiğimiz savaşın arasında sıkışmasın evlatlarımız. Sabahları uyandıklarında bakıcısı değil, siz olun karşısında. Sizin yaşadıklarınızı da yaşasın o da. Hastalandığında, başında bekleyenlerden olun, koşarken düştüğünde ağlayabileceği bir omuz bazen… Ne olursa olsun, o siz olun, tıpkı onun sizin olması gibi.   

Bencilliğimizin bir kurbanı olmasınlar, ilgisizliğimizin bir sonucu da. Sokaklarda yapayalnız bırakmayalım onları, bir sıcak gülüşü esirgemeyelim onlardan, sıcak bir kucak olsun duygularımız, sarsın onları. Elimizden kaçıp gitmesine izin vermeyelim, masum olarak geldikleri hayatta sevgisizliğin sonucu olmasın sokaklar onlara. Sahip çıkalım evlatlarımıza.

İşte bu yüzden, kapatın bugün lambaları, hiçbir ışık girmesin odasına, bir kez olsun yüreğinizdeki sevgi aydınlatsın bugün onu. Her zaman yanında olamayacağın hayatında, şimdi varken bari onu yalnız bırakma. Sarıl ve kucakla, öp hatta. Bu zamana kadar yaşayamadığı ne varsa, bu gün olsun yaşat ona. Unutma, sende bir çocuktun, zamanında…

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

2 Kere Cevaplanmış to “Şşşşşşşşşşşş”

  1. 1
    Fecr-i Kãzip Says:

    Gülümseyerek başladım okumaya, sonraları gözyaşlarım eşlik etti dudaklarımın kıpırdayışına...

  2. 2
    Muhammet Yürük Says:

    Keşke sonunuda gülümseyerek bitirebilseydiniz. Sizi üzmek istemezdim, ama artık evatlarımıza sahip çıkmamızın zamanı geldi. Sadece daha fazla para kazanma derdine düşmüş bizler, artık evlatlarımızı da en az para kadar düşünmeliyiz belki de...



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank