Soylularla ve Patatesler!
Soylularla patatesler arasında ne fark vardır? Her ikisinin de değerli kısımları toprak altındadır. Soylu kişiler toplumun genel harcayıcılarıdır. Harcadıkları şey üç P dir.
PRİM
PRESTİJ
PARA
Soylular bu üç şeyi harcarlar. Soylulardan gerçekten soyluluğu devam ettirenler bu üç şeye ekleme yaparlar, patates kafalılar da bu üç seyi ölene kadar bitirmeye çalışırlar. Soyluların biriktirdiği prim, prestij para o kadar büyüktür ki, bazı soylu ailelerin soyluluğunu bitirebilmek birkaç jenerasyon almaktadır.
Bu nedenlerle hep soy isminin sonu …..oğlu ile biten kişilere karşı temkinli yaklaşmışımdır. Gerçi bu tür soy isimler bayanlar için pek absürt kaçsa da toplum kanıksamış durumdadır. Türk kanunları da yıllardır cinsiyet ayrımı yapılmıştır bu anlamda. Halen de yapmaktadır. Örneğin bir kişi istese Abuzittin PAŞAKIZI soyismini alabilir mi? Sanmıyorum.
Konumuza dönecek olursak, soyluluk aslında güven demektir, ikram demektir, kurumsallık demektir, gelenek demektir, servet varlık demektir. Soylu kelimesindeki SOY kelimesi bu dünyadan göçmüş, yanına götüremediği servetlerini dünyada bırakmış kişi ve kişiler zinciri iken kelimedeki “LU” eki de toprak altındakilerin uzantılarıdır. Soyluluğun gücüne göre mirasyedinin hızına göre değişmekle birlikte soyluluk genellikle en az bir jenerasyon devam eder. Yani soylu bir ailenin sülalenin ÜÇ P sini hızlı bir mirasyedi bir jenerasyonda bitirebilir. Ama belirttiğimiz gibi, bu mirasyedi yavaş ise bu daha uzun sürmekte.
Soylulukta bazı jenerasyonlar da var dır ki, soyluluğu buzdolabına koyar. Ne eksiltir ne azaltır. Bu kişiler toplumda silik kişilerdir. Toplum önüne çıkmak istemeyen çekingen, çekingen olduğu kadar da beceriksiz tipler soyluluğu dondurur. Öyle ki bu kişiler beceriksiz olduklarından harcamayı da beceremezler))
Hemen burada babamın beylik laflarından bir tanesini dile getirmek istiyorum. “Oğul, varlıktan zarar gelmez, yokluktan zarar gelir, ver sen, ikram et, veren elin üstün olsun daim, zira bereket bereketi getirir” demiştir. Bu söz ben hayat oldukça beni takip etmektedir. Bu söz üzerine, soyluluğun diğer özelliğine değinmek istiyorum.
Yukarıdaki paragrafta soylular için güven, istikrar ikram kelimeleri kullanmıştım. Soyluların bu bilinçte hareket etmeleri onların bireysel sorumlulukları gereği değil toplumsal sorumlulukları gereğidir. Bu toplumsal sorumluluğun denetimi sivil soylularda kişilerin kendilerine bırakılırken, kraliyet ve civar ekabir soylularında kişilerin toplumsal sorumluluğa göre davranış sergilemeleri veya toplumsal rol üstlenmeleri bir zorunluluktur, bu zorunluluk çoğu ülkede hukuksal düzenlemelerle desteklenmiştir.
İşte bu bilince göre hareket etmeyen SOY olarak adlandırılan kişilerin füruu (alt nesli) harcadıkça tükettikçe patatesleşmektedir. Buradaki patatesleşme istikameti, patatesin üst kısmına yönelmektedir. Buradan sadece çevremdeki değil Türkiye'deki değil dünyadaki bütün SOYLULARA değil SOY lara saygılarımı takdim ediyorum. Zira değer birikimi olarak “SOY” olmak hakikaten büyük özveri, sabır ve sorumluluk isteyen bir durumdur. “LU” lar da soy olma namzeti oldukları sürece saygı duyulurlar. Aksi takdirde o kişiler için güzel Türkçemizin uygun gördüğü kelime, “mirasyedi” olmuştur. Bu en makul olarak ifadesi. Mirasyedinin daha kötüsüne de yine türkçemizde “soysuz” denmektedir.
Bir dünya atasözüyle yazımı bitirmek istiyorum. “Her insan yolunda yürür, kendi sonuna veya sonsuzluğuna doğru”
Yarınlarımız aydın olsun efendim. Esenlikle…
Not: Bu gece Almanlar karşısında mücadele verecek millilerimize yüce yaradan cesaret, iman ve azim dopingi versin, güçlerine güç katsın. Yarın millilerimizin zaferini yazmak ümidiyle.