Söylem Çok. Eylem Yok..
Medyadan, Savunma Sanayii Müsteşarı Murat Bayar'ın görevden alındığını öğrendik. Böylece; başarılı, çalışkan, iyi niyetli, bilgili bürokratlarımızdan biri daha kıyıma uğradı. Acaba, kimin çıkarına engel oldu? Zira; tanıdığım kadarı ile; kendisi, özellikle, Savunma Sanayiinde, yerli payının artması için ciddi gayretler gösteren birisiydi. Ancak, mevcut iktidarın böyle bir hedefi olmadığı için, elbette başarılı olması zordu.
AKP iktidarı, bol bol "milli" lâfını kullanır. Ama, tümünün içi boştur;
1 - İzmir, Alsancak garına, "Milli Hızlı Tren - Milli Gurur" pankartı asılmış. Ömrü olan görecektir ki, bu bir "Milli hayal kırıklığı projesi" olacaktır.
2 - 30 Kasım 2013 tarihli yazımda; "Milli Tank, Milli helikopter, Milli gemi, Milli piyade tüfeği, vb. projeler hakkında bilgiler vermiştim. Nasıl dışa bağımlı olduklarını anlatmıştım.
3 - Milli Tren Projesi, yeni değildir. 2003 yılında yapılan açıklamalara göre, Marmaray ve Hızlı Tren Projeleri ile "Türkiye raylı sistem araçları üretim üssü" olacaktı? Hızlı trenler, yeni nesil metro, hafif metro araçları, Türkiye'de üretilecek; İstihdam sağlanacak; Modern raylı sistem yatırımları ve teknolojileri Ülke'mize çekilecek; Yerlilik oranı %50’lerin üzerine çıkarılacaktı
Bu amaçla, 30 Ocak 2004’te, Rotem, Siemens, Bombardier gibi firmalara davet îlanı çıkartıldı. Neticede; raylı sistem araçlarını üretmek amacı ile Güney Koreli bir firma ile Türkiye'de ortak şirket kuruldu.
Söz konusu Şirket; doğru dürüst bir üretim tesisi kurmadı, hiçbir teknoloji transferi yapmadı; kayda değer bir istihdam doğurmadı, yerlilik oranı çok düşük düzeyde bırakıldı; TCDD’nin alt yapısı ve üretim imkânları kullanılarak, Kore'den ithal edilen raylı sistem araçlarının kısmî montajı yapıldı. Altı milyon TL gibi komik bir sermaye ile, Ülkemize bir milyar doların üzerinde, 700 e yakın raylı sistem aracı satıldı. Büyük iddiaların tümü fos çıktı.
4 - Halbuki, Türkiye'de raylı sistem araçlarının üretimine, Güney Kore'den çok önce başlamıştır.
a) Ülkemizde ilk buharlı lokomotif olan "Karakurt", 1960 yılında; İlk vagon imalatı da 1962 yılında gerçekleştirilmiştir. Kore'deki üretim ise 1965 den sonra başlamıştır.
b) İlk dizel lokomotifi 1967 de, ilk elektrikli lokomotifi de 1975 de ürettik. Kore'de üretim ise 1979 de başlamıştır.
c) İlk raylı sistem aracını ihracatını, Kore'den çok önce, (1971 yılında, Bangladeş'e 77 vagon ihracı ile) yaptık.
Görülüyor ki; 40 yıl önce; çok önde idik. Ama, özellikle son 15 yıl içinde, Kore AR-GE ve Dizayn çalışmalarına önem verdiği için; ABD den Kanada'ya, Türkiye'den Brezilya'ya, Dünyanın her tarafına ihracat yapar duruma gelmiştir. Biz ise, yerimizde saydık, uyuduk. Tülomsaş, Tüvesaş, Tüdemtaş gibi kurumlarımıza yatırım yapmadık. Teknik kadrolar oluşturmadık. Yönetim sorumluluklarını bilgili, ehliyetli, geniş ufuklu ellere teslim etmedik. Neticede, ihtiyacının büyük bölümünü ithal eden, dışa bağımlı duruma düştük. Tek bir Kore firması, bize 700 ün üzerinde lokomotif satarken, bizim firmalarımızın üretimi (son on yılda) bunun yarısına bile ulaşamadı.
5 - Ülkemizde, raylı sistem aracı üretmek için, yeterli sanayi alt yapısı, tecrübe ve insan kaynağı mevcuttur. Yeter ki işi bilenlere havale edelim. Yandaşları kayırmaktan vazgeçelim. Gerçekten, milli çıkarlara sahip çıkalım.
Bakınız; TCDD den çok daha kısıtlı imkânlara sahip, DURMAZLAR MAKİNE Bursa'da, tramvay üretmektedir. Yabancı firmalardan çok daha ucuza, Bursa Belediyesi'nin ihtiyaçlarını karşılamıştır. Şimdi de, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ihalesini kazanmıştır. (Bu, 70 milyon Euro döviz tasarrufu demektir. Ve yüzlerce evlâdımıza iş imkânı sağlayacaktır.)
Tablo, çok üzücü, yüz kızartıcıdır. Korkarım, bunun sorumlusu olarak da Cemaat gösterilmesin...