Sovyetleri “Verimsizlik mi” Çökertti?
Gündelik hayatta bazen bir haberden etkilenirim.
Bazen bir bakıştan, bazen de bir duruştan, bir konuşma veya diyalogdan..
Hemen oturup, oracıkta bir şeyler yazasım gelir.
Yine öyle oldu, önceki gün, gazetede bir küçük haber dikkatimi çekti:
“Medvedev’den Sovyet ekonomisine eleştiri”
Rusya Devlet Başkanı Medvedev; “… Rus ekonomisinin sürdürülebilir olması için….yeni teknoloji ekonomisi inşa etmesi gerektiğini söyledi.”(13.11.2009, Cumhuriyet)
Başkan konuşmasında, “…Artık daha fazla bekleyemeyiz. Tüm endüstriyel altyapıyı modernize etme çalışmalarını başlatmamız gerekiyor. Ulusumuzun modern dünyada varlığını devam ettirmesi buna bağlı olacak” demiş..
Hükümetin sadece verimliliğini artırmayı hedefleyen şirketlere yardımcı olmasını isteyen Başkan sürekli korumacılığa da karşı çıkmıştır.
Bu haber aldı beni, ta 1917’lere, Ekim Devrimine götürdü.
Sovyetler kurulunca Devletin önderleri Lenin, Stalin, Troçki ve diğer liderler hep birlikte bu yeni sistemin ve Sovyetlerin yaşamasını tek faktöre bağlamışlardı.
O faktör üretkenlik ve yeni teknolojiydi..
Sovyetler yüksek teknolojiyi aslında uzay, silahlanma gibi alanlarda üretti ve kullandı. Ancak tüketim mallarında, dayanıklı-dayanıksız ürünlerde fazla oralı olmadı.
Merkezi-bürokratik yapı halkın ihtiyaçlarının giderek çoğalabileceğini ve çeşitlenebileceğini de öngörmedi.
Batı, fiziksel sermayeden çok, bilgiye, teknolojik yeniliğe, verimliliğe yönelirken Sovyetler sabit sermaye yatırımlarında takılı kaldılar.
Kaliteye, verimliliğe, teknolojik yeniliklere daha şimdi bu yıllarda, yeni yeni önem vermeye başladılar.
İşte Rusya Başkanının son demeci de bunu doğruluyor.
Devasa kaynaklara, topraklara, çok büyük hammaddelere sahip bir ülkenin yaşam düzeyi, üretimi ve ekonomik ağırlığı potansiyelinin epeyce altında sayılır.
Elbette kalkınma-gelişme konuları çok karmaşık ve derindir.
Sayısız faktör etkileyici olur, ama her ülkede ve sistemde başta insan varlığı olmak üzere kaynaklarını tam ve etkin değerlendiren toplumlar gelişme merdiveninde hep üst basamaklarda olmuşlardır.
Dünyada küresel krizin var olduğu ve finansal kaynakların daraldığı bu dönemde biz de iç kaynaklarımızı çok iyi değerlendirmeliyiz.
Yerel dinamikler ve içsel potansiyel öyle sanıldığı gibi de sınırlı değildir.
Her şeyden önce insan sonsuzdur, tükenmez..
Hele bizim insanımız ve topraklarımız sayısız uygarlıkların sentezidir, tarihsel miras ve toplumsal dinamiklerimizi iyi araştırırsak geleceğe umudumuz artar.
Rus Başkanın demeci bana yeni araştırma konuları olacağını sezdirdi.
Yoksa Sovyetleri verimsizlik mi dağıttı, ne dersiniz sevgili yazar-okur arkadaşlar..
Sovyetler daha yeni devlet olmaya başladı.
Daha önce de büyük bir devletti Sovyetler.
Ama şimdi;
toplumu topyekün farkeden, ihtiyaçlarını gözeten, ondan ne gibi faydalar elde edebileceğini arayan gören bir devlet olmanın arayışındalar.
Bu devlet;
silah ve dehşete dayalı bir büyüklükten ziyade, mutlu insanların bağlılık, sadakat ve güveninin büyüttüğü baba devlettir.
Putin de Ruslara tam da bu hissi yaşatan liderdir.
Bu bakımdan Sovyetlerin geleceğe ilişkin arayışları kanımca hem daha barışcıl (tartışmalı gibi görünse de göreceli olarak öyle olmanın gerekliliğini bilen bir zeka yönetimdedir) olacaktır hem de daha kapsayıcı ve bütüncül olacaktır.
Saygı ve Selamlarla.
Kasım 18th, 2009 at 00:32