Sosyal Paylaşım Patlaması
Miletçe çok içten, çok samimi insanlarız vesselam. Genç nüfusumuz ve öğrenmeye aç toplumumuz gözler önüne serildiğinde, haliyle son model cep telefonlarına gösterilen ilgi, bilgisayar ve teknolojisine olan merakımız her platformda her istatistikte kendini göstermeye yetiyor. Futbol takımlarının fan sayfaları arasında bir klubümüz en çok taraftar sayısıyla kafaya oynayabiliyor. Sosyal paylaşım siteleri içinde tabi ki. Sportif başarı olmadan bir yığın adamın biz büyüğüz mesajı vermek istemeleri. Klüpleri Avrupa kupalarında dahi yer bulamazken...
Sosyal paylaşım patlaması yaşıyoruz. Aile albümlerinde yer bulan fotoğraflarımız, artık tüm dünyanın beğenisine sunulu. Bir de bu fotoğraflara yapılan, hiç fotoğraf görmemiş misali yapılan yorumlar eklendiğinde ne kadar da sosyal insanlar olduğumuz bir kez daha gözler önüne seriliyor. Tamamiyle saf ve temiz duygularla paylaşılan fotoğraflar dahi, birtakım ülke nüfusuna katkı yapacak enerjik şahıslar tarafından müstehcene ramak kalmış yorumlarıyla paylaşımın içine... giriyorlar yani.
Aslında suç bizlerde, onlarda değil. Kişi başına milli gelirimiz, sosyal olmanın zor olduğu bir ülkede yaşamamız buna en büyük etken haliyle. Bütün gün kahvede oturarak çay içeceğime, belirli bir internet ücreti ödeyerek evde tavlamı, okeyimi oynarım, sosyal paylaşıma katılarak asosyallikten kurtulurum şeklinde düşünen kitleler biliyorum. Bu şekilde düşünmenin ve davranmanın elbette avantajları yok değil. Örneğin dışarıda vakit harcayarak, aileden uzak olmak yanlış uğraşlara doğru yol almak gibi mevzuları rafa kaldırabildiği aşikar. Benim eleştirdiğim yönleri ise tamamiyle samimiyetten uzak olan, dün tanıştığımız insanlarla dahi herşeyimizi paylaşma arzumuz. Amerika Birleşik Devletleri istihbarat servisinin bu bilgileri topladığını öne sürenler, ki bana göre de bu işte bir bit yeniği var. Hala sosyal paylaşımlarda bulunmaktan geri kalmıyorlar. İlginç şifreli konuşmaklar, ilgi çekmek adına tasarlanan oyunlar, fal ve kişilik testleri beynimizi uyuşturmaya yeterli geliyor.
Televizyonu mumla arıyor olduk sanırım. En azından reklam aralarında normal hayata bir dönüyor, sonra kaldığımız yerden uyuşturulmaya devam ediyorduk. En azından bu kadar da yalan, göz boyayıcı ortamlarda bulunmak zorunda kalmıyorduk. Bu tarz paylaşım sitelerinde, ailevi ilişkilerini, aşklarını etiket yapan bireyler yetişiyor. Yaş sınırı da bir hayli düşük. Sokakta top oynayan çocukların azlığından yakınırken, şimdi de başımıza sosyalleşme çılgınlığı çıktı. Ve çocukların sağlıklı yetişmesine engel oluyorlar. Youtube için aynı şeyi söylemeyeceğim fakat, özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı olsam dahi gündemde olan en büyük paylaşım sitelerinden birinin kapatılmasını desteklediğimi, gönülden belirtmek isterim. Bizlerin akıl sağlığı, geleceğimizin teminatı için...
" Youtube için aynı şeyi söylemeyeceğim fakat, özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı olsam dahi gündemde olan en büyük paylaşım sitelerinden birinin kapatılmasını desteklediğimi, gönülden belirtmek isterim. "
Kendinizle çelişiyorsunuz. Aynı cümlede hem özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı olduğunuzu belirtiyorsunuz hem de bir özgürlük kısıtlamasını gönülden desteklediğinizi söylüyorsunuz ki çelişki büyük...
Ekim 18th, 2010 at 13:53Çelişkide olmadığım birtek konu var o da gençliğimizin sağlıklı, düzgün bir şekilde yetişebilmelerini istememdir. Bunu söylerken bu paylaşım sitelerinde biz veya siz de yokmuyuz elbette varız. Ancak kimi zaman özeleştiri yapmak ta gerekir. Eminim ki paylaşım sitelerinin tehlikelerini benim kadar iyi biliyorsunuz. Bir de bu konuda yorum yapsanız daha mutlu olurdum. Burada mühim olan benim çelişki içinde olmam değil, toplumca bilinçli bireyler yetiştirebilme arzudur.
Ekim 18th, 2010 at 22:42Tehlikesi var veya yok, önemli değil... Tehlike olsa da olmasa da tercih hakkı kullanıcınındır. Engelleyerek, yasaklayarak bir yere varılamaz önemli olan insanları bilinçlendirerek kendi kontrol mekanizmalarını oluşturmalarını ve kullanmalarını sağlamaktır.
Ekim 19th, 2010 at 13:04Sayın Çakır bir yazının tamamını değerlendirmek yerine, bir cümleye kilitlenmenizi anlayabilmiş değilim. Bu tabi ki kendi görüşümdür. Siz aynı şeyi düşüneceksiniz diye bir kaide yok. Fakat bu sitelerin tekrar ediyorum, gerçekten ülke gençliğine büyük yönde dezavantajları var. Buna da katılmıyorsanız yorumlarınızda ne yazık ki riyakarlık ararım. Ayrıca yasakçı zihniyetlere sizin kadar ben de karşıyım. Fakat yasak olan her ne olursa olsun, eğer ki ülkenin dizginlerini elinde tutuyorsa, ona zarar veriyorsa emin olun ki devlet te böyle bir önlem almakla mükelleftir. Çünkü gerçekten artık işler çığrından çıkmak üzere. Sizin bahsetmiş olduğunuz o mekanizma işleseydi emin olun şimdi biz hala bunları konuşmak zorunda kalmayacaktık. Ülkece bazı şeyleri haddinden fazla yaşıyor, ilgi gösteriyoruz. Buna ne şekilde olursa olsun bir son verilmeli.
Ekim 20th, 2010 at 14:28