Sosyal Medya Üzerinden Turuncu Devrim Çağrıları…
Bugün sosyal medya üzerinden bir kalkışma çağrısı yapıldı. Bu çağrının ülkemizde isyan çıkarmak üzere yapıldığı, çağrının içeriğinden açıkça görülüyor.
Liberal siyasetleri önceleyen, Batı ve Amerikan sömürge düzeninin devamını arzulayan, içeride, birbirimizle
hesaplaşmaya yönelten bu çağrılara inanmak, ülkeyi kendilerinin ortaya koyduğu fotoğraftan daha da kötüye götürmek olur.
Bu çağrıyı, tanıdıklarımıza ve yakınlarımıza telefonlar aracılığı ile iletilmesi isteniyor.
Örgütü, önderliği, programı belli olmayan bu tür isyan çağrılarının dış kaynaklı olduğuna hiç şüphem yoktur.
Halktan yana namus birikimine sahip örgütlenmeler, hiç korkmadan örgüt ismini ilk başa yazarlar. Halk yararına devrim yapacak insanlar ölümden korkmazlar. Örgütünü, liderini ve halk yararına programını ve çözümlerini koyarlar.
Batının Türkiye’den isteklerini ve talimatlarını isyanın gerekçesi olarak koymak, demokratik talepler görüntüsü vermek, tam da Amerikan ve Batı tarzı Turuncu Devrim istemektir.
Çağrının içeriği, Turuncu İsyan karakterlidir. Devrim Karakterli değildir.
Biz emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşı yapmış bir ülke olarak, halktan yana devrimlerin nasıl bir şey olduğunu, bildirilerin ilk cümlesinden anlarız.
Türkiye’nin emperyalist bloktan ayrılmaya niyetlendiği şu günlerde, bu tür provokasyonların sıkça yapılacağı halkımız tarafından bilinmelidir.
Evet, Amerika ve Batı’nın tasallutundan kurtulmak için bir yola koyulduğumuz bir gerçektir. Bir mecburiyetler manzumesidir. Türkiye’nin mecburiyetleri Atlantik cephesinden ayrılmamızı bize mecbur ediyor.
Atlantik ben seni parçalayacağım, küçülteceğim diyor. Bunun karşısında iki yol var. Birincisi emperyalizme karşı savaşmak, ikincisi de teslim olup, Amerika’nın dediklerini yapmaktır.
Batı bundan sonra, Türkiye için iyi olacak şeyler dahi istese, artık onlara güvenimiz kalmadığı için, o iyi şeyleri bile yapamayız.
İçeride yaşadığımız sorunlar, Amerika ve Batı’nın, bize şimdiye kadar “yap dediği” işlerin sonuçlarıdır.
Artık Batı’ya hiç güveni kalmayan Türkiye, kendi mecburiyetlerine dönüp bakmalıdır.
Mecburiyetler dediğimiz şeyler, küreselleşmenin ülkemiz içinde yarattığı olumsuzluklardan kurtulmaktır. NATO, OECD, Gümrük Birliği, DB, Gizli İstihbarat Anlaşmaları, Batı’nın kendi çıkarları için içimizde yarattığı kurumlardan kurtulmaktır.
Halkın ayaklanmasını talep eden bildiride, yukarıdaki Batı kurumlarından hiç söz edilmiyor. Batının tasallutundan kurtulmadan nasıl özgürleşeceğiz?
Demokrasiyi Türkiye’yi bölmek üzere kullanan, Batının ülkemizde yarattığı olumsuzluklar ve bunlara ait müesseseleri yıkmak zorundayız.
Ülkenin birincil sorunu demokrasi değildir. Varlığını sürdürmesidir. Varlığı olmayanın demokrasisi olmaz. Önce varlık.
Anlaşılan odur ki, Amerika ve Batı’nın içimizdeki yerleşik kurumları hala etkinliğini sürdürmektedir.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com