Sonucu Kabullenmek…
Ivırmadan, kıvırmadan…
Mazeret bulmadan…
“ Şu olsaydı böyle olurdu, bu olsaydı şöyle olurdu” anlamsız savunmalara sığınmadan…
Çıkan sonuçlara saygı gösterilmeli.
Sandıktan çıkana şapka çıkarmalıdır.
Seçilenleri kutlamaktır.
Velhasıl…
Bükemediğin bileği kabullenmektir.
***
Sert, çetin bir seçim öncesi yaşadık.
Taraf olduk, fanatikleştik.
Cepheleri keskinleştirdik.
Derin hayallerimizle, sandığa girmemiş oyları neticelendirdik.
Herkes kendine göre kazanmayı hesapladı.
Ama oyunun kuralı öyle değildi.
Kimin oyu fazlaysa, kazanan o olacak, zaferini ilan edecekti.
**
Bugünkü tablo ortada.
Tartışmalar bir-iki gün daha sürer.
YSK imzasıyla kesin sonucu açıkladığında her şey biter.
Sonrası…
Muhasebe, muhakeme dönemidir.
Yarışa girenler kendini sorgulayacaktır.
Kazandıysa; neden?
Yenildiyse; niçin?
**
Seçimde kazanma coşkusu, beyni bulutların üzerinde gezdirir, yüreği mutluluk denizinde yüzdürür.
Kötü olan kaybetmenin acısıdır.
Kabullenilmesi zordur, iç buruk, kafa karışıktır.
Bir yerlere kaçmak, sessizliğe sığınmak duygusu hakimdir.
İsyanın yeterli olmayacağı bilinir, kabullenme zül gelir.
***
Seçimde kaybettiysen, gerçek bellidir.
Yetersiz kalmış…
İnsana dokunamamış…
Dilinden konuşamamış…
İstediğini anlayamamış…
Algısını çözememiş…
Bir şeyleri becereceğine ikna edememişsindir.
Seçim kaderini belirleyecek seçmene…
Boş gözlerle kendine baktırmışsındır.
***
Her seçim derstir.
Bu oyuna soyunduysan sonuca boyun eğeceksin.
Kazandıysa, güle oynaya yola devam edecek…
Kaybettiysen kararını vereceksin.
Devam mı?
Tamam mı?
***
Israrın devam ise…
Aklını başına toplayacaksın!
**************