Sonbaharı Kuçaklarken
Son bahar!
Ömrümüzde kaçıncı sonbahar, kaçıncı mevsim, kaçıncı hüzün, kaçıncı kederdir?
Son bahar; her zaman hüznün ağırlığı altında kalmış ve her zaman bir bitişin hüznünü taşımıştır.
En güzel şiirlerin yazıldığı, en içli şarkıların bestelendiği, en güzel romanların kaleme alındığı, en güzel filmlere konu alındığı, damla damla damarlarımıza kadar işleyen hüznün mevsimi sonbahar.
Gökyüzünden sarı yaprak misali döne döne toprakla buluşan yapraklar misali, bir ömrün sondan bir öncesi, bitişe bir kalayı anımsatan sarı sonbahar.
Sonbahar hüzün yüklü bulutlarla ağır ağır önce tenimize, sonra yüreğimize ve ruhumuza süzülerek benliğimizi ele geçiriyor. Havada hüzün kokusu, ayrılıkların elvedası ve yüreğimize damla damla, yaprak misali ayrılıklar, bitişler dökülüyor.
Bazen bir akşam vakti, en içli şarkılarda bizi hüzne boğarken, bazen de ömrümüzden yitip giden güzellikleri bize anımsatıyor. İşte o zaman yüreğimizi derin bir hüzün kaplıyor.
Yazdıklarımı okuyanlar bu sözcüklere pek de yabancı değiller aslında. Çünkü şu an yazdıklarım genel olarak her birinizin düşündüğü ortak bir düşünce.
Bazen derin düşüncelere gözlerimiz dalıp gidiyor, bazen de eski bir anı gözlerimizde capcanlı beliriveriyor. Anlam veremediğimiz bir ruh hali bizi sarıp sarmalıyor.
İşte tam da böyle bir dönemde birden düşünceler firar ediyor.
Şimdi her biriniz savrulurken benden çok uzaklara, gözlerim hep sizi arıyor mutsuz akşamlarda kayan her yıldızın ışığında.
Günlerim peş peşe kovalarken haftaları, aylara, saatler akıp giderken zamanın içinde anlamsızca, ayrılık kanatıyor kalbimi acımasızca.
Hasret acıtıyor canımı en fazla.
Böyle mi olmalıydı? Saçıldık her birimiz oradan, oraya.
Gözlerimde yaş, kalbimde acı, gönlümde yas, sonbaharda esen rüzgârlara tutunduk, savrulduk her birimiz, çok uzaklara, bense tek başıma buraya.
Tek başıma bir sözcük gibi, sihirli bir cümlede kavuşmak üzere, mutlu yarınlara…
Oysa sonbahar ne kadar ayrılıklar ve hüzün yüklü olsa da, hiçbir şeyin sonu olmadığını insan zamanla anlıyor.
Aslında sonbahar, nice yaşanılan baharların sonu değil, yenibaharlara yelken açmanın başlangıcı oluyor. Nasıl mı?
Son bahar da bir şeylerin temeli atılıyor, biz farkında olsak da, olmasak da. İçimizi kaplayan hüzün bizleri bazı kararlar almaya zorlarken bizler çoktan ilkbahar için hazırlığa başlamış, gelecek ilkbahara hazırlık yapmış oluyoruz.
Kışa girdiğimizde o atılan temelin sağlamlığı perçinleşiyor ve yeni bir bahar da, yani ilkbaharla birlikte yeniden doğmak üzere, yeniliklere yelken açılıyor.
Ağaçlar dahi, yapraklarını dökerken, bir sonraki baharda yeni sürgünler vererek, büyüyerek daha da güçlenerek taze yapraklarını çıkarır, çiçekler bir sonraki baharda tekrar açmak için tohumlarını bırakırken, tekrar yeşermek ve daha güzel açmak için çabalar.
Üzerimizde bulunan hüznü, acıyı ve kederi atma vakti çoktan gelmiş şöyle bir silkelenip yenibaharı kucaklamanın telaşına şimdiden başlayalım mı, ne dersiniz?
Her gelen yenibahar ne ilk nede son oluyor, bize sadece değer ve anlam yüklemek düşüyor. Hüznü bir kenara bırakıp yeni değerlere anlam katmaya var mısınız?
Sevgi ile kalın.
Kaynak:http://www.oncevatan.com.tr/sonbahari-kucaklarken-makale,30109.html