Son Şans
Kentsel dönüşüm konularından sıkıldınız mı?
Sıkılmayın hayatımıza girmeye yeni başlıyor.
Çok açık; sanayileşmede, ihracatta daralma yaşandıkça epey bir süre kentsel dönüşüm iç piyasada ‘ekonomik hamle aracı’ olarak kullanılacak.
Bu arada had safhaya gelmiş çarpık, depreme karşı dayanıksız yapı stoğuna da çözüm üretilecek fena mı?
Bir taşla iki, siyasi rantı da sayarsanız üç kuş...
Elbette kötü değil ama bu haliyle giderse çözüm de değil...
Kentsel dönüşüm yasası apar topar çıkarıldı, yönetmeliklerin çoğu eksik, yerel yönetimler by-pass ediliyormuş fark etmez, çalışmalar bölük pörçük başladı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olağanüstü yetkilerle donatıldı.
İsterse orman arazisini dahi rezerv alan ilan edebiliyor, istediği bölgeyi riskli alan belirliyor.
Her binayı yıktırabiliyor, tek daire sahibinin başvurması yeterli.
Velhasıl kentsel dönüşüm karma karışık şekilde ilerliyor.
ÜÇTE BİR DÖNÜŞECEK
İzmir’de yerleşim alanlarının büyüklüğü 12 bin hektar.
4 bin 400 hektar, en az 200 bin konut dönüşecek.
Şimdilerde bu karmaşaya yeni bir halka daha eklendi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu kez Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği yayınlandı.
Yönetmelik kat yüksekliklerini konut yapılarında 3 metreden 3.5 metreye, ofis ve turizm yapılarında 3 metreden 3.80 metreye çıkarılıyor.
İlk kez yükseklik, yönetmelikle artırılıyor.
‘Hazır dönüşeceksiniz, yüksek yüksek dönüşün’ dedi Bakanlık.
Her yer mi?
Evet her yer. Kentin ön kısımlarındaki bloklar yükselecek, arka semtler yine boğulacak.
Oysa böyle olmaz.
Belediyelere süre tanınır, yeni imar düzenlemeleri yapılır.
Nasıl bir İzmir isteniyor, bu kentin geleceği nasıl olmalı ona göre planlanır ve dönüşüm başlar.
Yeşil alanlar, boşluklar, bulvarlar, ana arterler, ara arterler, sosyal alanlar dikkate alınır.
Dönüşüm budur.
Ama Bakanlığın acelesi var. Belediyeler izleyici konumunda. Şimdilik işin içinde görünen belediye varsa yakında kimsenin onlara da ihtiyacı kalmayacak.
ODA HAYKIRIYOR
Mimarlar Odası İzmir Şubesi, uyarmak da denmez adeta haykırıyor, “Caddeler ışıksız, havasız, insanı ezen boşluklara, sokaklar karanlık ve boğucu bir atmosfere dönüşecek” diyor.
Ama bir alışkanlık var ya, ‘Odalar herşeye karşıdır’ kanıksanmışlığı.
Kimsenin bu tarihi uyarıyı dikkate alacağı yok.
Kordon ve körfez kıyılarında ‘Çin Seddi’ne benzetilen, mevcut 24,80 metre olan yapı yüksekliği, bu yönetmelikle 10 metre artırılarak 35 metreye çıkarılacak ve bunun adı dönüşüm olacak. 5 katlı binaların yüksekliği 5 metre daha artacak.
Örneğin şöyle olur, Büyükşehir Belediyesi Kordon’u yeniden planlar.
Yıkılan dört beş apartmanın yerine tek gökdelen dikilir etraf yeşil alan kalır, İzmir de nefes alır.
Ama bu koşullarda yıkıp yeniden yapmak kentin bir soluk alma şansı varsa onu da yok etmek demektir.
Planlı bölgesel dönüşümler yapılmadan, tek, tek parsel dönüşümleriyle bu işin içinden çıkılamaz.
Bu kadar karmaşadan nasıl yeni bir kent yaratılacak doğrusu zor görünüyor.
Bizim kuşaklar kayıp bir İzmir’i yaşadı, kentin içi tıkandı.
Semtler nefes alamıyor, ulaşıma çözüm bulunamıyor.
Geleceği de mi bu kadar kolay harcayacağız?