Son Kullanım Tarihi Dolunca!….
Akıllı adam; işleme koyacağı planın, alternatifini yedekte tutar.
Planın ince mühendislik hesaplarıyla yapılmış olması bile, “olumsuzluk” ihtimalini gözden ırak tutmaya yetmez.
Üretimde de, tüketimde de, yönetimde de böyledir bu!.. Uygulama bir süreçtir ve süreç de süresiz değildir. Üretim, zaman içinde, yeni durumlara, taleplere, modaya, gelişmelere göre değişime uğrar. Tüketim, ya da kullanım aşamasında, o metaya bir raf ömrü belirlenir.. Kullanımda kalacağı süredir bu..
Yönetenler için de geçerlidir raf ömrü. ..
Son kullanma tarihini belirleme yetkisi, üretene ve yöneteni belirleyene aittir..
Yönetenlerin son kullanma tarihini, toplum kendisi belirleye bilmekteyse, o toplumdaki hakim yönetim demokrasidir.. Böylesi demokratik toplumlarda, halk, yönetimde yapacağı değişim için son kullanım tarihini bekler...
Kaç yıllığına seçildiğini bilmeyen yönetici, demokratik ve hukuksal bir devleti yönettiği iddiasında olamaz!..
Eğer bir yöneticinin görev süresini belirleme yetkisi bir kurumun yetkisinde olması gerektiği halde, tek başına, bir başka kişinin iradesine bırakılmışsa, o kişinin demokratlığı kadardır o ülkedeki demokrasi!..
Oysa, demokrasi tek başına bir kişinin iradesine bırakılacak kadar basit bir yönetim şekli değildir; ki o durum da ne yöneten demokrattır, ne de yönetim şekli demokrasidir. Ya o kişi, “demokrasiyi soksan durmayacak” niteliklere sahip birisiyse… !?...
Sultan sanıyla çağrılmaktan alacağı cesaretle; sultanlık; olmadı padişahlık-olmadı başkanlık-olmadı tek adamlık geçer durursa kafasının bir köşesinden!.. Ve geleceğin hesapları bu minval üzere kurgulanırsa!... demokrasi büyük tehdit ve tehlike altında demektir. Bu nedenledir ki; yönetimde raf ömrünün peşinen belirlenmesi; demokrasinin emridir!
Demokrasilerde; toplumsal, bozunma, kokuşma, çürüme ve benzeri durumlarda raf ömrünü kısaltma yetkisi, halkın iradesine verilmiştir.. Bu iradenin hakim olduğu toplumlarda hukuk egemen demektir… İşleyen hukuk sistemi, kokuşmuş ve çürümekte olan yönetimlere, bu durumun sürdürülmesi iznini vermez.
Hukuk, yönetimden değil, toplumdan ve toplumun organizasyonu demek olan devletten yana tavır alır…Bu tavrı da, yetkilendirdiği hukukçular eliyle kullanır. .. Çünkü devamlılıkta esas olan yönetim değil, devlettir…
Son kullanım tarihi dolmuş yönetimlerin gitmekte direnmeleri, veya hukuku zorlayarak sürelerini uzatmak istemeleri halinde toplumsal direnme en temel haktır!...
Özgür, demokrat, bağımsız, hukuk devletinde, halk, kendi yönetiminin son kullanım tarihini kendi iradesiyle belirlemek ister çünkü!..
*******
Halkın öz iradesiyle belirlenmemiş yönetimlerin, son kullanım tarihleri de toplum iradesiyle belirlenemez..
Böylesi toplumlar kendilerini yönetme iradesini kaybetmiş toplumlardır ki; bağımsız değildirler.. Böylesi toplumlarda emperyalist bir gücün iradesi, veya diktatoryal bir gücün iradesi halkın iradesini esir almıştır.. Bu yolla belirlenmiş yönetim halk nazarında meşru değildir.
Değişim günü geldiğinde de; onu göreve getiren emperyalist irade, isterse; o güne kadarki hizmetlerini bile yok sayıp, atıverir çöpe. Hurdadır artık o. Ederi de; hurdacının biçeceği değer kadardır... Getirirken sormadığı gibi tedavülden kaldırırken de sormaz.. Karar verir uygular.. Ama bu öylesine ince bir hesapla yapılır ki; halk bu değişimi kendisinin iradesiyle gerçekleştiğini sanır!.. Şu anda “bahar havası” aldatmacasıyla estirilen rüzgarla, domino taşları misali koltukları altlarından çekilen liderler, emperyal güçlerce verilmiş bir kararın kurbanlarıdır!..
Hurda siyasetçilerle doludur toplum!..
Acımasızdır küresel ekonominin aktörleri. Sömürgendir…Çıkarcıdır, egoisttir, vefasızdır.
Önce iradesini teslim alır kullanacağı adamın.. Verilen ek görevler, teşvik primidir.
Kişi, makine aygıt.. hepsi araçtır onun gözünde; son kullanım tarihini de tek bilen odur.
İşleyen el de onundur, söyleyen dilde onundur!.. Susturan da odur; kan kusturan da..
İncedir hesap, yönetilen halk yöneteni kendisinin malı sanır.. Yöneten de inanmış gösterilir bu yalana. Yandaş ve yalaka ordusu kurulur bu amaçla, özellikle medyadan. Mütareke basını örnektir önlerinde..
Değişim günü de, milli iradenin tecelli günüymüş gibi ilan edilir!..
Hür iradeyle(!?) yapılmış “seçim” denir bunun da adına…
Bazen de “hür iradenin” oluşumu bile beklenmez bu değişim için… “Bizim çocuklar yaptı!” açıklaması yeterince kısa, güçlü ve anlamlı bir açıklamadır.
Son kullanım tarihinin açık ilanıdır bu!..
****
Kısaca, emperyalizmin isteklerinin tamamını yerine getiriyor olmak bile, son kullanma tahini ötelemeye yetmez son kullanma tarihi dolduğuna kesin karar verildiğinde!...
Tanrısal bir güç gibidir, emperyalizm… Hikmetinden sual olunmaz!..
İşte o an, “uzaktan kumandalıların” işi bitiktir!...
Önce yağdanlık ve yalakalarını çeker emperyalizm, yönetenlerin çevresinden.
Yine onların ağzıyla iletir mesajlarını…
Tarikat, cemaat koalisyonu bitiverir bir anda…
Nasıl “iyi günde” övgücüler sürmüşse sahneye; son kullanma tarihi geldiğinde de yergiciler alır medya sahnesindeki yerini. Eski övgücülerin ta kendisidir, yeni yergiciler de.
“Ben dememiş miydim”ci oluverirler üç-beş gün içinde!...
Son bir aylık döneme dönüp bir bakıverin.. Göreceksiniz, dün, öven, bugün sövenleri..
Ne dersiniz!!??.. , Birilerinin kullanım süreleri mi doldu ne!?!?...
Hey kumanda; sen nelere kadirsin!..