Sömürgeciliğin İki Sektörü
Küresel Çeteler, tam olarak Türkiye’nin sanayisi üzerine çökmezden önce, otomotiv ve enerli sektörü ile ilgili yazılar yazardım. Eğer bu iki sektörü milli sanayi haline getiremezsek, tüm sanayimizi ve ulusal pazarlarımızı yabancılara vermek zorunda kalırız diye…
Tabi içerdeki ithalatçı takımı bizlerden daha etkin olduğu için, ülkemizi aklın ve planın çizgisine değil de, ithalatçıların isteğine göre düzenleyince yerli otomobil sanayi hayal oldu.
Bu gün yerli otomobilimiz olsun diyenler, o günlerde yerli otomobil yapımı ile dalga geçiyorlardı. Olumlu girişimleri, ithalat adına engelliyorlardı.
Sanayide ithal ikamesi sistemini yıkmak için her şeyi yaptılar. Ülkemiz tüm dünya oto üreticilerinin pazarı haline geldikten ve yılda 25-30 milyar dolarlık oto ithal edince, akılları başına geldi. (Gelmedi ya biz öyle diyelim)
Açık Pazar haline gelip, yabancı markalar ulusal oto pazarımızı istila edince, yabancıların ihracat diye sattıkları otonun %82’si dış girdi olunca bir şeyler kıpırdamaya başladı.( İşsizlik baskısı)
Kârlarını istedikleri gibi yurt dışına transfer ediyorlar. Ulusal pazarlarımızı istedikleri gibi kullanıyorlar. Bir tek fabrika diye görünen montaj tesislerini bize imalathane olarak anlatıyorlar.
Türkiye’deki yabancı otomotiv firmaları yerli oto yan sanayisinden ürün almazlar. Kendi ülkelerindeki yan sanayilerin, Türkiye’de şubelerini oluşturup, yerli yan sanayinin çok ucuz emeğinden de yararlanırlar. (Marka Patent yasaları ile geliştirilen kapan, 551-554 Kanun Hükmünde Kararname)
Bizim yerli sanayi de kısıtlı olanaklar ile dışarıya ürün satmaya çalışır.
Gelelim Türkiye’de yerli oto yapma işine.
Peşinen şunu söylemeliyim. Otomotiv tekelleri Türkiye’de kendimize ait bir oto sanayimizin olmasına katiyen izin vermezler. Buna Erdoğan’ın gücü yetmez.
İşte yabancı sermayenin ne demek olduğu böyle durumlarda ortaya çıkar. Sadece senin ulusal pazarını kullanmak ile kalmaz. Bir de seni yönetir.
Onun için tüm bağımsız ülkeler yabancı sermaye alırken, gereken denetimleri korlar. Aksi takdirde, sermaye büyüdükten sonra, hükümetler sermayeyi değil büyük sermaye hükümetleri yönetir.
Erdoğan kendisine Eşbaşkanlık görevi verilince, yerli oto sanayi kurarım sandı. Hâlbuki ona verilen eşbaşkanlık görevi, orta doğuda, Amerika rejimleri ve sınırları değiştirirken yardımcı olması için verildi.
Dışa açık olmak, ulusal pazarları başkalarının tepe tepe kullanması değildir. Yerli oto yapmak istiyorsun ama pazarın yok. Çünkü kendi pazarını yabancılara vermişsin.
Ulusal Pazar vatandır. Pazarı vermek vatanı vermektir.
Ulusal pazarlarımızı geri almak, yeniden kurtuluş savaşı gerektirir.
Ulusal pazarları vermek kolay da, geri almak savaşsız mümkün değildir.
