content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

26 Ağu

Sol, Kemalizm, Kemalist Devlet ve Yeni Bir Sol

Neşe Düzel’in Halil Berktay ile TARAF Gazetesi’nde yaptığı söyleşinin tamamına yakın kısmı olmasa da büyük bir kısmına tereddütsüz imza koyarım… Ve hala hayal gören, gerçeği göremeyen, Godo’yu bekler gibi, hayallerindeki sosyalizmi ve solculuğu bekleyenlerin, Ergenekonculuğu solculuk gibi görenlerin, Kemalist devleti ve Kemalizmi ilerici değerlendiren kendini solcu zannedenlerin, şiddeti ret edemeyen solculuğun miadını doldurduğuna yönelik söyleşisinden bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hayat  tarzı tehlikesi algılaması!

“… Bana, Türkiye’de generaller, 2007’deki çöküntüden önce nasıl bir toplum istiyordu diye sorarsanız... Zira 2007’den bu yana Türkiye’de militarizm büyük bir bozguna uğradı. Askerî vesayet rejiminin asıl sahipleri, 2007’den önce, askerî vesayet rejiminin sürdüğü bir Türkiye istiyorlardı. Yani daha fazla bir şey istemiyorlardı. Ordunun hesap verirliğinin olmamasını, istediği konularda konuşabilmelerini, sivil siyasete müdahale edebilmesini istiyorlardı.                     
“… Mesela AB’yi istemiyorlardı. Nasıl bir zamanlar yeniçerilerin “istemezükleri” var idiyse, onların da istemezükleri vardı. Kendilerini ulusalcı diye tanımlamış veya Cumhuriyet mitinglerine katılmış veya CHP’ye oy veren insanlara, tahsilli orta sınıf Atatürkçülerine, “Siz nasıl bir Türkiye istiyorsunuz” diye sorarsanız...
”… Bunlar, kapitalist olmayan bir Türkiye istiyorlar mı? Asla... Batı’yla bütün ilişkilerini koparmış bir Türkiye istiyorlar mı? Asla. Buna tahammül edemezler. Milliyetçilik yapıyorlar, bayraklar sallıyorlar ama gerçekten öyle bir Türkiye istiyorlar mı? Asla. Bunlar, kendilerini, yıpranan, aşınan ve imtiyazlarını kaybeden bir elit olarak gördükleri için, kendi güvenilir limanlarına, kamusal alandaki hâkimiyetlerine ve yüksek profillerine dokunulmamasını istiyorlar. Bunlar, herhangi bir hayat tarzı tehlikesi algılamaya tahammül edemiyorlar. Cumhuriyet ve laiklik diyorlar.
“… Kemalist devrime karşı, bir “karşı devrim” oluyor diye düşünüyorlar. Bu karşı devrim de bir türlü olamadı ya... Solun tarihinde bu karşı devrim teması çok vardır. 1946-50 seçimlerinde Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle mi, Kemalizm’in devrimci mirasına karşı bir karşı devrim oldu? Ya da Adalet Partisi’yle mi bir karşı devrim oldu? Ya da Özal’la mı oldu? Ya da AKP’yle mi bir karşı devrim oldu? Atatürkçülüğün ve komünist Atatürkçülüğün bitmeyen öyküsü işte bu karşı devrim temasıdır. Sanki öyle yaşayan ve ileriye götürülebilecek bir Kemalist devrim var da, ona karşı bir karşı devrim yapılıyor ve meselemiz de o karşı devrimi önlemek oluyor. Doğu Perinçek de, yeni TKP de, ÖDP de böyle düşünüyor.

Solcular, devrimci olarak
bugün ne yapıyorlar?

“… İnsanlar, giysilerini, derilerini değiştiremiyorlar. Devrimcilikten, sosyalizm mirasından vazgeçmek kolay değil. 1960’lardan, 70’lerden, öğrenci mücadelelerinin içinden geliyorsunuz. Yıllarca Dev-Yol, Dev-Sol, Dev-Genç demişsiniz. Faşizme karşı mücadele ettiğinizi söylemişsiniz. Antiemperyalizm, demişsiniz. Deniz Gezmişlerin, Mahir Çayanların yolundan gidiyoruz, demişsiniz. Ama aslında bütün bu anma günlerini anmak dışında da yapacak hiçbir şeyiniz kalmamış. Ortada muazzam bir devrimcilik iddiası var ama en ufak bir devrimci faaliyet yok! Bu solculara, “devrimci olarak ne yapıyorsunuz” diye soralım. Hiç bir şey yapmıyorlar.
“Aslında çok genel anlamıyla, solculuk, göreli bir kavramdır. Mesela “bugünün Türkiye’sinde solcu kimdir” diye soracak olursak... Bana göre, bugünün Türkiye’sinin siyasi yelpazesinde AKP, CHP’ye göre daha solda olan bir partidir. Çünkü CHP aslında çok daha tutucu ve gerici. Bakın... Bence tarihsel olarak, sosyalizm düşüncesi kökeninden gelen sol bitti! Finitas! Marksizm, sosyalizm, Leninizm, komünizm düşünsel sol kütüğünden gelen solu ıslah etmek, orasını burasını değiştirip canlandırmak artık bugün mümkün değil.
“… Bir tarihsel dönem kapandı. Bundan sonra ancak ve ancak müthiş bir demokrasi ve özgürlük mücadelesi yapan bir sol varolabilir. Bu da sadece veya öncelikle sosyalizm soy kütüğünden gelenlerle olamaz.
“… Bu ancak üç ayrı gelenekten, üç ayrı soy kütüğünden gelen insanların    birleşmesiyle olur. Türkiye’de ancak böyle bir oluşum gelecek vaat eder. Müslüman demokratların, Kürt demokratların ve eski sosyalist demokratların birleşmesiyle Türkiye’de yeni, anlamlı örgütsel bir sol olabilir! Müslüman demokratlar derken AKP’yi kastetmiyorum, bu aşikâr. AKP’ye muhalefet eden, ciddi olarak gelişen bir Müslüman demokratlık var Türkiye’de.

Sol, dini düşman
bellemekten vazgeçmeli

“… Solun, dini otomatik olarak düşman bellemekten kendisini kurtarması gerekiyor. Türkiye’ye AKP’nin vaat ettiğinden ve temsil ettiğinden daha ileri bir vizyonu, daha geniş bir demokrasiyi, daha ferah bir toplumu ancak yeni bir “demokratik koalisyon veya yeni bir demokratik blok” getirebilir. Bu da Müslüman demokratların, sosyalist demokratların ve Kürt demokratların bir bileşimi olmak zorunda.
“… Solun devletle her zaman ikili bir ilişkisi oldu. Bir yandan kendisini devletle aynı mahalle içinde gördü. Bir yandan da devletin sillesini yedi. Sol, için kötü devlet Atatürkçü devlet değil de, kötü devlet, Demokrat Parti’nin, Adalet Partisi’nin devletiydi. Bugün de öyle. Sol, Kemalist devlete, modernitenin itici gücü, laikliğin ve Cumhuriyet’in koruyucusu olarak baktı. Kemalist devrimin kazanımlarını korumak ve mümkünse daha ileriye götürmek diye bir mesele var ya... 
“İşte o mesele, her zaman sol ile devlet arasında bir köprüyü ayakta tuttu. Sol, milli dava gibi görülen meselelerde popülist bir tavırla, dışarıya karşı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuyruğuna takılmakta tereddüt etmedi. Bunun tipik örneği, Kıbrıs meselesidir.
“(Sol şiddeti) Kesinlikle reddetmeli. Yeni bir sol nasıl kendisini Leninizm, sosyalizm, komünizm geleneğinden ve o kavramlarla düşünmekten kurtarmak zorundaysa, sol, şiddete dayalı siyaseti ve iktidarı düşünmekten de kesinlikle    kendisini kurtarmak zorunda. Bugün ve gelecekte artık, “Ezilen halkın, ezilen sınıfların şiddeti haklıdır. Onlar çok zulüm görüyorlar, onun için ne yaparlarsa onlar haklıdır” diyen bir sol olamaz.
 
PKK’nın sosyalistlikle alakası yok

“İktidar odaklarının ve şiddete dayalı iktidar biçimlerinin ciddi bir eleştirisini yapmamak kabul edilemez. Bugün ortada, Türk milliyetçiliğinin aynadaki aksi gibi bir Kürt milliyetçiliği var. Atatürk kültünün aynadaki aksi gibi bir Apo kültü var. Biri kötü, diğeri iyi denemez. Sol için önemli olan, bütün bu tür şiddete dayalı veya şiddetten nasiplenen iktidar ve tahakküm biçimlerine karşı genel bir eleştiri geliştirebilmektir.
“… PKK’nın sosyalistlikle hiçbir ilgisi yok. Bir dönem söylem olarak bir miktar ilgisi vardı. Türk komünizmi nasıl Kemalizm ile komünizmin bir bileşimi olarak doğduysa, PKK da Kürt milliyetçiliği ile Stalinizm’in ve Maocu halk savaşı yöntemlerinin bir bileşimi olarak doğdu. PKK, halk savaşı vs. söylemlerini kullandı ama PKK’nın sosyalist toplum özlemi taşıdığına, öyle bir model kurmaya kalkıştığına dair ortada hiç bir şey görmüyorum ben.
“PKK, şiddete dayalı bir mücadele sürdüren radikal Kürt milliyetçisi bir akım ve örgüttür. Silahlı mücadele  temeli üzerinde kurulmuştur. Silahlı mücadele, içlerine işlemiş bir alışkanlık haline gelmiştir. Nitekim bugün barış ihtimali karşısında çok problemli olan    konumları da bundan kaynaklanıyor.”
Not: Söyleşinin tamamı www.taraf.-com.tr adresinden okuyabilirsiniz…

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank