Soğuk Hava ve Umutsuzluk
Hava kurşun gibi ağır. Halil Yücel arkadaşımız soğuk havalar geliyor, aman dikkat diye diye sonunda kışı getirtti. Soğuk havaların gelmesi aslında birçoğumuzu rahatsız etse de, ekolojik denge açısından son derece olumlu.
Ama benim odam Sibirya gibi… Ellerim yine klavyenin tuşları üzerinde buz gibi. Arkadaşlarım odama girmek istemiyorlar, soğuktan dolayı. Ben ise hafta sonu taşınacağız diye, idare etmeye çalışıyorum. İnşallah ikinci defa hasta olmayız.
Kim takar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan mı, yoksa başkası mı olacak mış? Kim takar çıkarlarını korumak için iktidar kavgalarını. Kimin umurunda, kimin başbakan yada kimin cumhurbaşkanı olacağı.
Havalar soğuk. İnsanların evinde kömür yok. Biraz önce iki arkadaşım arıyor. Tanıdığı iki insanın evinde kömür yok muş. “Kömür bulabilir miyiz?” diye, yardım istiyor. Bir belediye başkan yardımcısını arıyorum. ‘Tabi’ diyor. “Yarın gönder iki vatandaşımızı 10'ar torba kömür verelim.”
Kim takar kimin ne olacağını. Aynı akşam soğuk havada sobanın tütmesi gerekir. Mutfakta çorbanın kaynaması, çorbanın yanında ekmek olması, ertesi sabah okula gidecek çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşılayabilmek gerekir.
Bunun yanında eşinizin, çocuklarınızın hasta olmaması için tek çare dua etmektir.
Türkiye'de kişi başına düşen ulusal gelir yükselmiş miş. Yoksulların hayatı değişiyor mu? Bilen var mı? Toplum hırsızlıklardan, yağmalardan, talanlardan dolayı bedel öderken bu bedel eşit mi ödeniyor? Yoksa eşitsizlikte burada en azgınca devam mı ediyor?
Mesala havalar soğuduğunda insanlar aynı mı etkilenir? Hasta olduğumuzda aynı korkuları mı duyarız? Temel ihtiyaç maddelerine zam yapıldığında aynı kaygılar eşit olarak duyulur mu?
Toplumun kaygıları ortak mıdır? En basiti soğuklar kendisini gösterdiğinde, toplumun tamamı aynı kaygıları mı duyar? Tasada, sevinçte, kaygılarımızda toplum olarak eşit mi paylaşırız? Siyasal iktidarlar toplumun yaşadığı adaletsizlikleri ortadan kaldırmak, eşit yurttaşlar yaratabilmek; yurttaşları ekonomiden, adaletten eşit derecede faydalandırabilmek için midir?
Hep beraber yaşam kalitesini yükseltebilmek için, bu yapılırken çekilecek eziyetlerin eşit paylaştırılması için mi istenir, iktidar? Bunun için istenmezse, bu yapılamazsa niçin istenir ki, iktidarlar? Niye ki, koltuk kavgaları?
Daha çok çalabilmek, daha çok suistimal, daha çok yolsuzluk, daha çok adaletsizlik için mi istenir, iktidarlar? ‘Onlar yapıyorlardı şimdi de biz yapmalıyız’ diye mi istenir, iktidarlar?
Cumhurbaşkanı kim olacak mış? Gerçekten toplumu çok mu ilgilendiriyor bu soru? Hemen bu akşam soğuk duvarlar arasında sobanın yanması gerekmektedir. Hemen bu akşam mutfakta çorba kaynaması, yanında ekmek olması gerekir? Hemen yarın sabah çocukların ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir.
Hemen yarın sabah hasta babanız, hasta anneniz, hasta eşiniz, hasta çocuğunuz doktora götürülmesi, yazılacak reçetelerdeki ilaçların alınması gerekmektedir.
Hemen ay başında kiranın, taksitlerin ödenmesi gerekmektedir.
Ve yarın sabah hayata umutla bakabilecek gelişmelerin olması gerekir. Sahi cumhurbaşkanı kim olmalı sorusun hayatımızda gerekenleri sağlar mı? Eşit birer yurttaş olmamızı, gelişmiş ülkelerin yurttaşlarının olanaklarına kavuşmamızı sağlar mı?
Sağlayacaksa eğer Erdoğan Cumhurbaşkanı olsun, sağlayacaksa eğer derin devletin temsilcileri cumhurbaşkanı olsun. Ve biliyorum ki, yaşam kalitemizin artmasını sağlamayacak.
Ve biliyorum ki yarın hava kurşun gibi soğuk olacak. Evde yine kömürü, içecek çorbası, yiyecek ekmeği olmayanlar, çocuğuna harçlık veremeyecek, ihtiyaçlarını karşılamayacak anne ve babaların gözleri umutsuz, yürekleri kinli ve daha çok içlerine kapanacaklar. Kapandıkça bu toplumda nefret daha büyüyecek.
Yoksulların kini büyüdükçe, kendilerini mutlu hissedenlerde geleceğe güvenle bakamayacaklar.
Bugün hava kurşun gibi ağır ve çok soğuk. Ve ben, onlarca uygarlığın yaşamış olduğu topraklarımızda, onların neden yok olduğunu merak edeceğim. Sonra gerçeği görünce daha çok üşümeye devam edeceğim.
KEREM GİBİ
Hava kurşun gibi ağır!!
Bağır bağır bağır bağırıyorum.
Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum...
O diyor ki bana:
Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem gibi yana yana...
"Deeeert çok, hem dert yok"
Yüreklerin kulakları sağır...
Hava kurşun gibi ağır...
Ben diyorum ki ona:
Kül olayım Kerem gibi yana yana.
Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak,
nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..
Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır bağır bağır bağırıyorum.
Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum...
NAZIM HİKMET RAN
(GAZETEİSTANBUL)