Soft-modern Tesellilerin Aygın-Baygın Takviyesi
Sorular içindeki sorunların içinde bulunan cevap kırıntılarını ıskalıyor görünüp te aslında sıkı hayatı(nızı) öylesine tîye alarak rölantide tuttuğunuz olur bazen. Siz sorunlarınızdan habersiz, onların çözümüne oldukça uzak göründükçe çevrenizdekilerin sizlere iştahlıca yardım etmek için gayrete girişmeleriyle bile dalga geçersiniz sessizce ve gülümseyerek.
Bu anlarda adeta bir tulûat sahnesinin önündeki bir yığın insanın hep bir ağızdan gülümsemesi kadar şiddetle gülümsersiniz, önce kendinize, sonra yokuş ortası vites küçültecek yerde sizi büyük vitese geçirmeye çalışan gayretlere...
Aslında yer yer içinize akıttığınız gülümseme efektlerinizi dışarıya taşırırsanız aygın-baygın teselli makamında olan yakınlarınızı fazlasıyla kırmış olursunuz. Öyle ya, hayat belli gereklilikler getirir çoğu zaman. Hayatın gerekliliklerine karşı mücadelenizin devamlılığı ya sizi donkişot yapar yel değirmenlerine karşı, ya sizi idol yapar, yükseltir rüzgara karşı yükselen uçurtma gibi.
Ama dört koldan bütün toplumsal gerekliliklere veya toplumsal varsayımlara karşı savaş açamazsınız. Çünkü toplum çiviyi sever, ütüyü sever, kütleyi sever, griyi sever, gülümsemeyi sever. Çünkü toplum acımasız ve egoist bir olgudur.
Toplumun VARSAYILAN Ayarları(ndan Birkaçı):
Öteden beri ayar olduğum şeylerden birisi de toplumun varsayılan ayarlarıdır.
Toplum çiviyi sever, her şeyin çoğunlukla yerine çakılması, durması, sabit kalması beklenilen durumdur. Durmak “cici”, hareket “kaka”dır.
Toplum ütüyü sever, kahkahadansa ütülenmiş bir gülümseme, koşmaktansa yürüme beklenilen ve istenilen bir durumdur. Yürümek “cici” koşmak “kaka”dır.
Toplum kütleyi sever, çünkü kütle (ağırlık) ne kadar fazla olursa o kadar az şey yer değiştirir. Ne kadar az hareket o kadar sorunsuzluktur. Bu yüzden bazen içimden gülümseyerek, toplum şişmanlara karşı aslında taraf tutmaktadır derim. Malum, ne kadar kütle o kadar denge)) Sabitlik “cici” oynaklık “kaka” dır.
Toplum griyi sever, çünkü gri bütün renklerin bir armonisidir. Gri kalabalıklar arasında farkedilmez. Ne kadar uç(uk) renkler varsa (sarı kırmızı, mor, lila, turuncu, şeker pembesi) bunlar sadece ve sadece çocuklar içindir. Zinhar yetişkinler için AYIP dır. Gri “cici” uçuk-kaçık “kaka” dır.
Yine çoğu zaman toplumun ayıplamasını ayıplayacak bir merci ararım ama nafile. Çünkü toplum dediğimiz şey, varsayılan ayarlarla yüklenmiş kalabalıklar veya kara balıklardır.
Bir de ıkına sıkıla üretilen, üretilmeye çalışılan sorunlar vardır. Siz iyiyim deseniz bile, yepyeni hastalıklar yepyeni sorunlar icat ederler. Hatta bazen bu sorunları soft-modern cümlelerle öyle bezerler ki, siz NEREDEYSE inanasınız gelir, yer yer inanırsınız bile. İşte en kötüsü de budur. Soft-modern sözcüklerin yazmış olduğu sorunların, post-modern çözümlerine karşı azgınca bir duruş veya bozgunca bir duruş gösterip "ben mutluyum" veya "bu benim tercihim" diye haykıramazsınız. Çünkü soft-modern teselliler, dünün geleneksel yer yer feodal toplumlarının bu günkü cilalanmış, biraz da dantellektüel hale gelmiş ucube ayıplamalarıdır.
Soft-modern tesellilerin post modern duruşları aslında size bir kararla tırmanmakta olduğunuz yokuşta vites artırma telkinlerdir. Görünüşte sizi hızlandıracak gibi düşünülen bu teselli, aslında aracınızın önce bayılmasına sonra durmasına neden olacaktır.
Aslında baktığımızda dünün toplumlarının ayıplayıcıları ile bu günün toplumlarının ayıplayıcıları arasında sadece sayısal bir artış yoktur. Estetik olarak ta ayıplayıcılar şekil değiştirmiştir. Değişmeyen tek şey, ayıplayıcı makamların "CİCİ" veya "KAKA" olarak lanse ettikleri değer yargılarıdır. Bu değer yargılarının içeriği, söz dizimleri ses tonları değişse bile değer yargıları değişmemiştir.
Toprağın saksıya, halkın halk otobüslerine doluşturulduğu,
plastik duyguların naylon güllerle buluşturulduğu,
villaların cenininde saklı insanlığın plazmadaki Farmwille'lere sokuşturulduğu,
koro halinde oynanan yapaylık oyunlarına zerkedilmiş ...diazemle uyuşturulduğu
bir toplumsal algı, olgu ve paradigmanın cenderesine sıkıştırıldığı,
geçim derdinin ve lanet ol(may)ası ekranların mengenesine sıkıştırıldığı
ruhunun tanrılaştırılmış adamlarla ve idollerle buruşturulduğu
bir jenerasyonun soft-modern değer yargıları ve tesellilerine karşı post-modern bir şikayet dilekçesi yazmak geldi içimden ve yazdım.
İçimdeki komuta merkezi bana şu emri verdi:
Softmodern teselliye karşı postmodern şikayetname yazılacaaaaaaa! Yazzzzzz!!!...
Sevgili pazar dostları, bu yazımdan psikolojik yaşı 40-45 ve üzeri olanlar hoşnut olmadığını tahmin ediyorum. Doğaldır. Yok eğer bu pazar yazımda bir kılçık bulamadıysanız, o zaman sizin anatomik / kronolojik yaşınız kaç olursa olsun ruhunuz gençtir. Bu da yazımı desteklemeniz için soft-modern bir teselli idi.)))
Bu pazar günü telaş günü. Uzun bir bayram tatilinin ardından işbaşı yapmanın arifesi olsa da, siz yine de bu psikolojiden çıkın ve keyfinizi gıcırdatın. Mutlu pazarlar efendim. Kahvenizin lezzetinin ağzınızda 40 yıllık tat bırakması temennisiyle.
Not:
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, http://www.bilgievreni.com, http://www.gazetecanik.com, http://www.kamudanhaber.com, http://www.siyasalforum.net, http://www.ahmetfidan.com ile, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Değişen alkışlar değişmeyen alkışlanan olgular ve olaylar.
Aykırı anlayışlar, aynıyı yaşayanların hayallerini süsleyen mor renkli cicili bicili ahlak perdesinin farklılaşan renginin arkasına saklanan hayalleridir.
Hayalet casper gibi yaşamak istemeyenler için, yazdıklarınız tasdik edilecek kadar sizinde deyiminizle "cici", ama enterensandır bilinçaltında keşke bende bu şekilde yaşayabilseydim diyenler içinde "kaka" tabiriyle akıllarda ve gönüllerde yerini alacaktır. Neden hep Güvercin ve Serçe olmaya çalışırız ki sözlerimizde, Karga da kuştur oysa...
Mor algıların aykırı asaletine
Kasım 21st, 2010 at 20:30perdesiz bir pencereden bakıyorum
sokağın köşesinde bir ses gitarın kırılan tellerinden
kulak gıcırdatacak kadar rahatsız bir düzenek
bestesinden sözlerine isyan ettiren,
firari bir devrim akılları işgal eden.
Kaleminizi Selamlıyorum hocam
Sevgili Ahmet beyciğim çok güzel bir yazı olmuş yine. Evet Toplumumuz çiviyi çok sever çünkü sözleri zaten çivi gibidir ilk fırsata buldukları yere çakıverirler hemen. Ben mutluyum” veya “bu benim tercihim diyebilsek keşke. toplumun ayıp ve bağnaz düşüncelerinin esiri olmuşuz. Ne diyelim yinede sağlık olsun kaleminize ve yüreğinize sağlık en güzel günler sizinle olsun sağlıcakla kalın...
Kasım 22nd, 2010 at 01:48Hocam, 40-45 yaş grubu alınır mı bilmem ama yazınız gerçekten çok hoşuma gitti. Her daim takip ederim yazılarınızı ama bugün daha farklı geldi nedense. Güzel bir dilden dökülen nağmeler gibiydi okurken geçirdiğim zamanın tadı. Sizi can-ı gönülden kutlarım Sayın Üstadım...
Kasım 23rd, 2010 at 20:48