Smeagollumfrodo…
Söz uçar yazı kalır; ne yazık ki sözde uçtu yazı da elimizde kalakaldı görüntü...
Yazılar görüntüye dökülmemeli döküldükten sonra siliyor yazıyı, gözümüzde canlandırdığımız görüntüyü.. Yüzüklerin Efendisi'ni defalarca okudum, gözümde canlandırma lüzumu da hissetmedim ete kemiğe büründürmedim şekle kalıba sokmadım, ta ki filmi çekilene kadar... my precious... kıymetlim... my precious....
Smeagol Gollum Frodo... ayrılmaz üçlü... üçünü birleştirdim her defasında, birini diğerinden ayırmadım. Smeagol... Hobbitlerin uzak akrabası kendi halinde bir ülken... nehirde bulunan bir yüzük ve değişen kader... kader... beş harfte ne sırlar gizli...Kardeşini/arkadaşını öldürdü Smeagol yüzük için ve kendini öldürdü kıymetlisi için... Kimselere gösteremediği kimselere veremediği, kendinde de alıkoyamadığı kıymetlisi... aşk ve nefret... acı ve haz... Yüzük: değiştirici dönüştürücü içindeki kötüyü ortaya çıkaran... Sauron şeytansa yüzük şeytanın oğlu... hikayeye göre oğlak şekline sokulan adem ile havvanın, ademin öfkesi sonucu yediği oğlak...Gollum: insanın içindeki hayvan; nefs, nefs-i emmare nefs-i levvame...
Frodo kurtarıcı, seçilmiş olan. O yol bulamazsa kimse bulamaz; o, kötülüğü kıyamet çatlaklarına atamazsa kimse atamaz... Akıl, insani akıl, mantık...
Smeagol hiçte mutlu değildi yüzükten, yüzüğü bulmaktan; sahip olmak isterken sahip olunmaktan.. Dönüştü, gizlendi, saklandı bir çocuk gibi; gören olmadı bir daha onu...taki... İpler Gollum'un elindeydi.. Gollum dediler ona, bir zamanlar Smeagol dedikleri gibi... Ne ki Smeagol olmayı da, Smeagol adını da o seçmemişti, Gollum adını da; birileri verdi ona bu adları... Gün geldi Smeagol dediler gün geldi Gollum...
Gizlenen saklanan çocuk döndü birgün geldi geriye... ve kovdu Gollumu yaptığına kendi de inanamasa da... Neydi Smeagolu geri getiren; ilgi, sevgi, pamuk ipliğine bağlı olan umut... Frodo söz verdirdi kıymetlisi üzerine; gerçek niyetini gizlese de, yalan söylese de... Harp hiledir zira; yalanın söylenebileceği yerler vardır... Gerçek niyeti bilmese de; inandı Gollum Frodo'ya. Smeagol değildi inanan, Gollumdu; yada Gollumun içindeki minik Smeagol...
Yalan söyledi Frodo hedefe ulaşmak için; pamuk ipliğine bağlı umut için... Ve inandı Frodo, Gollum/Smeagol'a... Kaderini sezdiği için... Gollum/Smeagol'la aynı özden geldiği için; Smeagol'u değiştiren yüzüğün kendisini de değiştireceğini sezdiği için... Dayanabileceği tek şey vardı pamuk ipliğine bağlı umut... Bir aptalın umudu... "Hiçbir zaman fazla bir umut yoktu pippin, sadece bir aptalın umudu vardı" demişti Gandalf... (Bir umut, yalan da olsa bir umut... İnsanı hayatta tutan tek şey umut... Aptalın umudu da olsa pamuk ipliğine de bağlı olsa umut... ışık... ışık... biraz daha ışık... Bir tünel ve tünelin ucunda ışık görürsen; sakın tünele girme Shrek...
Sam hiç inanmadı gollum'a; sinsiye, sinsilik peşinde koşana... Frodo inanmak zorundaydı, kendisi için... Smeagol Gollum'u alt etti ilk defa... Zoraki de olsa kendisine inanıldığı, güvenildiği için... "Artık sana ihtiyacım yok Gollum, efendi bize bakar... Cici efendi bakar bize..."
Yalaka Smeagol, sürüngen Smeagol, Gollum Gollum... Hiç güvenmedi Sam Gollum'a, Frodo hiç inandı mı; yoksa inanmak mı istedi? Gollum gitmişti ama Smeagol geri gelmişti...
Yasak havuza kadar izledi onları Smeagol; ürkek, korkak Smeagol... Sarı yüzden nefret eden Smeagol... Yasak havuza iki şey çekmişti onu; biri bilinçaltı yüzük/kıymetli/my precious... diğeri bilinci bedeni... Balık... Karnı acıkmıştı Smeagol'un...
Yalan söyledi Frodo; inanmak istediğini söylemişti daha önce, kıymetli üzerine yemin ettirirken... Yalan söyledi Frodo; Smeagol'un iyiliği için, kendi iyiliği için, söylemek zorunda olduğu için... Yalan söyledi Frodo... Ve döndü geri Gollum... Ele geçiremedi Smeagol'u ama çıktı yeniden ortaya; geldi, gittiği, gönderildiği yerden...
Smeagol'la Gollum son kez konuştular... Smeagol uzlaşmak zorunda kaldı Gollum'la... Mantık yürüttü Gollum/nefs... "Cici beye birşey yapmayız, Shelob/dişi/örümcek gelir hakkından... Biz birşey yapmayız... Tünele sokalım yeter... Sonra da yüzüğü ben alırım" dedi Smeagol; "benim olur"... "bizim" dedi Gollum; "bizim" demek zorunda kaldı Smeagol... Akıl/mantık/Gollum'a yenildi Smeagol ve bir daha hiiiiç görünmedi...
Kahraman olmak için ne gerekir? Güç, zeka, strateji... Hiçbiri yoktu Frodo'nun... Sıradan bir hobbitti o... Hımmm pek de sıradan değil canım... Bilbo'nun yeğeni... O ailede de bir gariplik var... Bilbo değildi Frodo... Maceradan da anlamazdı... Frodo'yu kahraman yapan neydi... Seçilmişti... O seçilmişti... Kim, neden, neye göre seçmişti bilinmez ama o seçilmişti... Tıpkı Bilbo'nun seçildiği gibi...
Kahraman değildi Frodo anti-kahraman da değildi... Kendi kendine elde ettiği hiçbir başarı yoktu... Sam olmasa yanında, hayatta kalamazdı... Yiyeceği, içeceği düşünen; bahçıvan/Sam'di. Basit Sam, sıradan Sam... Kıyamete meydan okuyan kocakarı imanı...
Kıyamet çatlakları... Sırat köprüsü... Kıldan ince kılıçtan keskin... Adaletin hassas terazisi... Altın gol....Seçim...
Seçimi kaybetti Frodo; bence hiçbir zaman da kazanmış değildi... Smeagol/Gollum, Sam arasında gidip gelmişti sadece... O an gelince yüzüğü kendine aldı Frodo... Yoldan çıktı, dinden çıktı... Ve dinsizin hakkından imansız gelirdi... Dinsizin/Frodo'nun hakkından/elinden imansız/Gollum gelirdi/geldi... Kopardı aldı yüzüğü...
Aragorn... Yolgezer... Göçebe...Yörük...Türk...
Seçilmişti o da; adına şiir yazılmış/şarkı yakılmış/kehanette bulunulmuştu... Kırılan kılıç tekrar yapılacak ve taçsız yeniden kral olacaktı... Ve kral oldu Aragorn...
Yolgezer derlerdi ona göçebeydi... Sınır boylarında dolaşır, kötülerle savaşır, arasıra Gandalf'la konuşurdu... Krallığın başına geçse de; özünden bir şey kaybetmedi; çünkü, Türk'tü o ...
Girdiği tüm savaşlarda ağzı burnu dağıtıldı, dayak yedi/dövdü/dövüldü... Saçının teline dokunan olmadı Legolasın... Ara sıra kafasını salladı altın sarısı saçları ahenkle dans etsin diye... Aragorn her seferinde yedi dayağı ama yıkılmadı, dimdik ayaktaydı... Arwen... Güzeller güzeli Arwen... Her seferinde ara gazı verdi Aragorn'a "Sen kral olacaksın" dedi, "Yılma, pes etme"... Ölümsüzlükten vazgeçti Arwen; çocuğu için, çocuğunun babası için/ kocası için/Aragorn için... Elrond, efendi Elrond... "Bırak kızımın peşini" dedi Aragorn'a; "Sen fakir ama gururlu bir delikanlı; o ise, fabrikatör kızı, benim kızım, ölümsüz elf... Çabuk pes etti Aragorn... "Aşkımız buraya kadar" dedi, gönderdi Arwen'i... Çocuğunu gördü Arwen ve vazgeçti ölümsüzlükten, denizin ötesine geçmekten... Cennetten...
Gandalf... Gri Gandalf/ ak Gandalf... Büyücü... "Büyücü" diyorlardı ona... Asasından ışık çıkarmaktan başka bir büyüsü yoktu... Umudu vardı sadece... Pamuk ipliğine bağlı, aptalın umudu... Kendinden olana/Saruman'a inandı, güvendi... Moria madenlerine düştü... Kaderiyle yüzleşti Moria madenlerinde... Gücüne denk bir düşmana çattı... Mücadele etti, yendi nefsini.. Zamandan, mekandan azade kaldı... Ama görevi bitmemişti; döndü geri, ona en fazla ihtiyaç duyulan anda... Kötülüğün azdığı, iyiliğin tarumar olduğu anda... Yol gösterendi o, Theoden'in içinden Saruman'ı çekip çıkaran... Ne zaman geleceği, ne zaman gideceği bilinmeyendi; öğüt veren, öğüt alandı... Umudu olandı...
Sauron... Öyle biri var mı gerçekten...