Siz Ne Dersiniz?
Önce ulusaldan giriş yapalım ve şöyle diyelim; ‘işaretler İzmirli bir başbakanı gösteriyor’.
Olasılık artsa da siyaset bu, kesin söylememek lazım. Lakin İzmirli bir Başbakan’ın kente kazandıracaklarını düşünmek şimdiden mutlu tahayyüller yaratıyor insanda.
Hayırlısı diyelim ve bir başka düşe geçelim.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Bir düş kurduk, Kültürpark’ı geleceğe taşımak istiyoruz” sloganıyla yola çıktı.
Kültürpark yeniden tasarlanacak.
Prof. Dr. İlhan Tekeli yönetiminde oluşan taslak proje, farklı kesimlere, kanaat önderlerine soruluyor ve halen görücüde.
İlk, basın temsilcileri ve bazı köşe yazarlarına Kültürpark için düşünülen projenin sunumu gösterildi, hedefler anlatıldı.
Nihai hedef başlı başına güzel; Kültürpark’ta yapılaşma azaltılacak.
İlgimi çeken değişimlerden söz edeyim sonra basın tanıtımının yapıldığı geceye damga vuran o soruya gelelim.
BÜYÜK DEĞİŞİM
Önemli yenilikler var; Atlas Pavyonu, İsmet İnönü Sanat Merkezi yıkılacak. Göl genişletilecek, yeni suni göl eklenecek. Atölyede yapılacak küçük tekneler bu gölde yüzdürülecek. Lunapark revize edilecek. Küçük bir anfitiyatro ile cep sineması yapılacak ve birçok detay.
Sıra bizlerin önerilerine geldi. Kısa tuttum.
Bir; kültür fonksiyonlarının az kaldığına dair görüşümü paylaştım. Açık hava müzesi gibi çarpıcı kültürel vizyonlara vurgu yaptım. Kaliteli çay bahçeleri, İzmir’i simgeleyen yiyecekler vs. fonksiyonlarla yeşil alan kadar insanların, gençlerin buluşma noktalarının artırılması gerektiğine değindim.
İki, Prof. Dr. Tekeli’ye bir sorum oldu. ‘Fuar kapılarını kaldırmayı hiç düşündünüz mü”
Hasbel kader yurtdışında dolanmış biri olarak bu büyüklükte parkların çevresinde hiç duvar görmedim.
İlhan Hoca ise duvarlar konusunda İzmir’in adeta ikiye bölündüğünü, çözümü kapı sayısını artırmakta bulduklarını söyledi.
Ve gece aldı başını gitti; “Duvarlar yıkılsın”, “hayır mutlaka kalsın” diyenler arasında.
YIKILSIN MI KALSIN MI?
Salonda yaptığım mini ankette ise şöyle bir sonuç çıktı; yaşı kemale ermişler duvarların yıkılmasına şiddetle karşı, daha genç sayılabilecekler halkla park arasına duvar girmemesi kanaatinde.
Onlar ‘Kültürpark’a Suriyeliler, sarhoşlar dolar’ diyor, diğer grup ne ilgisi var, ‘duvarlar insanları etnik kimliğine göre ayırmıyor ki, kapılardan da herkes geçiyor, korumalar yine olacak’ iddiasında.
Bir an için şöyle düşündüm, özellikle olgun yaşta olanlar o kadar çok baskıya, kategorize edilmeye alışmış ki, duvarların varlığı sanki onlar için güvenceyi temsil ediyor.
Kültürpark bu kentte yaşayan 4.5 milyon insanın. Kimseyi ayırt edemezsiniz.
Yeter ki etkileneceği, çizgisiyle insanları birarada yaşamaya çeken kimliğe bürünebilsin.
Bugünkü haliyle dahi son yıllarda çevrede yaşayanların, hatta yaşamayıp yalnızca soluklanmak için gelenlerin sayısının arttığına tanık oluyorum.
Elbette mesele duvarlardan ziyade Kültürpark’ın içerisini ‘kültür ve doğa bahçesi’ne çevirebilmekte.
Belki benim gibi düşünenler için, ‘Berlin duvarı yıkılmışken, kendi insanından ürkerek simgesel bir set çekme kaygısı’ sevimli gelmiyor.
Hoş, Başkan Aziz Kocaoğlu da ‘yıkan değil yapan yapan başkan olurum’ diyerek duvarların kalacağını işaret ediyor.
Oysa ‘duvarları yıkmak’! her Başkan’a kısmet olmaz.
Peki siz ne dersiniz?
Düğüm SİT kurulunda
Kültürpark projesi SİT olarak bilinen Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’na gönderildi. Ancak burası 1. Derece doğal ve tarihi SİT. Bu nedenle projenin başlangıç tarihi henüz verilemiyor.