Siyasi İttifak; Sahtekârlık ve Hüllecilik
Kendisini tarihi, kadim DP’nin devamı ve güncel lideri sanan D(y)P başkanı Namık Kemal Zeybek, “Nefsime ağır gelse de, MHP’ye (koşulsuz ittifak için) görüşme teklifinde bulundum” diyordu. (02 Mart 2011) Çok onur kırıcı bir biçimde “kaale alınmayınca” da, soluğu Saadet (!) Partisinde aldı. Üstelik 3821 sayılı kanun gereği yeniden açılmış gerçek Demokrat Parti’nin “nisyan ile malul” gaspçı-peşkeşçi başkanı Aydın Menderes’in başına gelenleri hiç duymazlıktan ve bilmezlikten gelerek!..
Dönemin Genel Başkan Vekili olarak hatırlatalım:
Hani 1995'de Refah Partisi'nden İstanbul Milletvekili olan Aydın Menderes 1996’da aynı partinin genel başkan yardımcılığı'na getirilmiş;, “çarşıya, pazara kadar değil, mezara kadar RP’liyim” ve “RP’li olmayan cennete giremez” dediği parti kapatılınca, 1999'da yeni libasına iblâğ eden Fazilet Partisi'nden İstanbul Milletvekili çıkmış; Kayıp trilyonların kokusu ayyuku sarınca da aynı yıl Fazilet Partisinden istifa ederek, 3 Kasım 2002'de DYP'den Aydın Milletvekili adayı olmuştu ya!... Aydın’ın bu kalkışması sebebiyle, DP camiası tarafından “haklı, doğru ve yerinde olarak” ne büyük bir tel’in, tepki, nefret ve kınamaya maruz kaldığını merak edenler 1995 seçim dönemi manşetlerine bakabilirler. İşte gelenekte ilk ihanet budur. İkincisi Çiller’in 2002 seçimlerinde MHP’li Türkeş’in oğlu ile yaptığı ittifaktır.
İlki, şimdi siyasi malül!.. Şehid Babası hürmetine Allah yardımcısı olsun.
İkinci hain ise, DYP’yi barajda boğan faildir.
TEKERRÜR EDEN TARİH
D(y)P Başkanı olunca, mal bulmuş mağribi gibi sevinen malum eşhas ve şürekası daha önce de, Saadet Partisi odaklı başkaca, parti nam marjinal gruplar ile temas, teati ve hususan ittifak görüşmeleri yapmışlardı... Fakat görünen o ki, bazı kritik sorular cevap bulamadı. Buna paralel varsayımlar (sanal sorunlar) aşılamadı.
Meselâ; Barajı aşar ve grup kurarsak, tekrar partilerimize dönüş durumu ne zaman ve nasıl olacak? Hazine yardımı beklenecek mi? Baraj aşılamaz ve fakat eğer “ittifak” % 7’den fazla oy alarak “hazine yardımına” hak kazanırsa ne yapılacak? Dahası, adaylar hangi çatıya çatılacak, seçime hangi partinin adı ile girilecek, bu sorun aşılırsa iller itibarıyla aday dağılımı hangi esas, usul ve kriterlere göre yapılacak?.... 4 Nisan’da bunların bir kısmı çözümlendi.
LÂKİN İTTİFAK YASAK
Bu anlayışla ittifak yarışına girenlerin lügâtında; yasa/masa, tüzük/büzük ve seçim/ geçim (para, pul, şan, şöhret) demektir. İttifak ise: Hile-i şer, hukuk-u dolanmak ve maksat için maksud (dava, ideal, niyet, murat, varılmak istenen gerçek hedef)’u onursuz ve şuursuzca feda etmektir. El an, mezkür parazitlerin orijini politik-ACI olup, siyasetteki varlık nedenleri; Seçmeni iğfal ederek “sürdürülebilir menfaat” teminden başka bir şey değildir.
D(y)P’yi, bütün gayret, mücadele, teklif ve telkinlerimize rağmen; Hakiki, tarihi ve kadim “Demokrat Parti” ye iblâğ etmekten şiddetle kaçınan ve var gücüyle dejenere etmeye çalışan ve sonunda bir ittifakçıya terk eden Hüsamettin Cindoruk CHP’ye niye gitti dersiniz?..
Dahası, bunlarda gaflet ve dalâlet diz boyu. Zira, 2839 sayılı milletvekili seçimi yasası ile 2820 sayılı SPK'nda birden fazla siyasi partinin ortak listelerle seçime katılmasının, açıkça “ittifak’ın” kesinlikle yasak ve cezayı mülzem suç olduğunu bilirler; Buna rağmen kanunlara, adalet ve hukuk cihazına meydan okumaktan kaçınmazlar.. Şu halde bu bir suç duyurusudur:
Kaçınmazlar, çünkü “ittifak” bir “hukuk, adalet ve ahlâkı dolanma” hüllecilik ve sahtecilik yolu; Anayasa, SPK, S.Kanunu’nu alenen ihlâl, istismar ve suiistimale teşebbüstür. Dolayısıyla çok ucuz ve fakat neticeten kârlıdır. Umarım Anayasa Mahkemesi Başkanlığı ve bilhassa YCB bu menfur teşebbüs ve kalkışmaları yakından izliyordur. Yüksek Seçim Kurulu da, re’sen müdahale ve müdahilleri müsadere hakkının olduğunun herhalde farkındadır.
Değillerse, “gereği ve takibi hususu” buradan duyurulur.
Aziz üstadım,
Nisan 6th, 2011 at 00:26Yazınıza harfiyyen katılıyorum. Üstelik satırlarınıza yakın siyasi tarihin acı gerçekleri en mutedil bir dille ortaya konulmuş...
Bu gün aynı şeyleri hala pervazsızca yaşıyor olmamız acı verici.
Çok teşekkürler Hocam,
Nisan 6th, 2011 at 12:52Maalesef ülkemizin gerçeği bu.
Çok üzücü ve düşündürücü!.. Yarın, vaad ettikleri (sözde) sivil anayasa'yı buynlar mı yapacaklar!..
Allah sonumuzu hayreylesin. İnsanlarımıza akıl, fikir, ilim-irfan, onur ve şuur ihsan eylesin...
Çok selam.
MNS