Siyasette Ön Seçim Zorunlu Olmalıdır!
Gelinen Nokta: Meclisteki Partiler holdingleşmiş, politikanın kapitalist mantıkla yürümesi, raconda dahi kurumsallaşmıştır. Hal böyle olunca,bu gün için seçim kazanma şansı olan partiler dörde kadar düşmüştür. Bir tarafta, iktidar cephesi, bir tarafta da bir bütün olarak muhalefet cephesi. Her iki cephede de yığınla aday adayları bulunmakta.
Bu Gün, Türkiye Siyasetinde Akıl Tutulması Yaşanıyor!
Bu cümleyi aday adayları dile getiremiyor, çünkü aday adaylıkları söz konusu. Her halükarda hitaplarında köşeli ve iddialı içerik bulunmamalıdır. Ne var ki bunu birisi yüksek sesle söylemeli ise, bunu söylemek artık zorunluluk halini almışsa, ben neden söylemeyeyim.
Gerek genel gerek yerel seçimde belediye başkanı ve/veya milletvekili seçilebilmek için bir yığın aday adayları arasından sıyrılmak herkes için gereklilik olsa da bu formalitenin parti başkanının veya politbüro ekibinin veya troikanın elinde veya iki dudağı arasında olması vahim bir tablodur. Başta iktidar partisi olmak üzere kimi muhalefet partileri temayül veya eğilim araştırması yapsalar da bu temayüllerin gerçekte çok da ciddiye alınmadığı görülmektedir.
Bu durum, tek büyük/egemen partili dönemlerde aday belirlemedeki isabet veya isabetsizlikleri çok daha hayati hale getirmiştir. Öyle ki, koskoca büyükşehir statüsünde bir ilin adayının atamayla göreve gelmesi gibi bir durum söz konusudur. Çünkü, bazı büyükşehirlerimiz ve hatta illerimizin hangi aday olursa olsun, ilgili partiden aday gösterilen kişinin seçimi almasına kesin gözüyle bakılması durumunda, genel başkanın iki dudağı ile re'sen veya politbüro ekibince belirlenmekte olan aday düpe düz atamayla göreve gelmiş olmaktadır. Bu durum, demokrasi oyununun trajikomedya haline dönüşmesidir.
Çözüm: Ön Seçim Mutlak Surette Zorunluluk Haline Getirilmelidir!
Bu gün Türk siyasetinde dominant ölçekli dört siyasal parti bulunmaktadır. Seçilme şansı bakımından siyasal partilerin sayısının düşük olduğu dönemlerde, aday belirleme sürecinin ATAMA SÜRECİNE dönüşmemesi için holdingleşme sürecindeki siyasal partilerin kaliteli ve gerçekten tabana dayanan aday çıkarabilmeleri için, ÖN SEÇİM ZORUNLULUKTUR.
Nasıl Bir Ön Seçim Olmalıdır?
- Birinci olarak ön seçim zorunlu olacak,
- İkinci olarak, ön seçimde ilgili partiye ait bütün üyeler parti bazında il / ilçe seçim kurulları nezaretinde oy kullanacak.
- Üçüncü olarak, Siyasal partilerin Tüzüklerini zorunlu olarak ön seçim yapılmasına göre güncelleyeceklerdir. Ön seçimi zorunlu haline getiren parti, kurumsallaşmış bir parti ve gerçek anlamda demokrasiyi içselleştirmiş bir parti olarak kendini yansıtacaktır.
- Dördüncü olarak, ön seçim sonuçlarının aday belirleme sürecindeki etkisi, % 50 nin altına düşmeyecek,
- Partiler aday adaylarını yerel seçim ise, kent ve yerel yönetimlerle ilgili, genel seçim ise, kamu yönetimiyle ilgili hizmetiçi eğitime alacak,
- Partiler belirlemiş olduğu adaylarını il bazında ikinci kademe (ileri düzeyde) bir hizmet içi eğitime alalacak. Böylece, seçildiğinde belediye başkanlığı koltuğunda veya milletvekili koltuğunda "ucube" gibi oturmayacak. Yerel ve ulusal ölçekte parti ve ülke politikalarını öğrenmiş olacak,
Neler Olmamalıdır?
- Aday adaylığından adaylığa terfi etme, iki dudak arasına bırakılmamalıdır,
- Aday adaylığından adaylığa terfi, delegelere de bırakılmamalıdır. Zira delege avcılığı ve ilçe ve/veya teşkilat başkanlarının aday adaylığı durumunda bu durum haksız rekabete dönüşmektedir.
Hangi parti başkanı istemez ki, partisinin Türkiye'nin en büyük patisi olsun. Hangi parti başkanı istemez ki, alanına hakim, tabanına hakim nitelikte başkan veya milletvekili kadrosunda olsun. Yani sözün özü, ön seçim, aslında parti başkanlarını başarıya götüren bir süreç ve/veya sistemdir.
Niçin Zorunluluk!
- Tabandan bağımsız siyasetin önüne geçmek için,
- Çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi daha işler haline getirmek için,
- Seçildikten sonra daha verimli, daha üretken kadroların göreve gelmesi için.
- Gelecek seçimleri değil, gelecek nesilleri düşünmek için.
Peki Neden Parti Başkanları Buna Yanaşmıyor!
- Çünkü adayların iki dudak arasında olduğu düzende kendisine daha çok itibar ediliyor. (Oysa ki bu tehlikeli bir illizyondur.
- Çünkü kendi belirlemiş (atamış) olduğu adayın yarın seçilmesi durumunda liderine bağlılığı daha da güçlü oluyor. (Bu faktör maalesef çok önemli. Zira Türk siyasetinde politika GÜVEN esasına göre işlemekte. Kalitesiz ve alana hakim olmayan bir profil, pekala sırf başkana karşı mutlak bir güven sağladığı için aday gösterilebilmektedir.
- Son olarak, sektörde işportacılar ekmek yemesi gerekiyor. Sistem kurumsal siyasi ticaret yerine işportacı tipi siyaseti tercih ediyor. Bu süreçte, kimi gerçek, kimi hayali verilerle bir çok anket şirketi para kazanıyor, ticaret yapıyor. Ön seçim yapılmış olsa, bu anket firmaları ne yesin (!)))
Sonuç:
Lafı fazla uzatmadım. Çünkü bu konu çok önemlidir. Türkiye, aday adaylığı sürecinde ön seçimin zorunluluk haline getirilmesine bu gün için mecbur değil mahkumdur. Türk seçmeni, siyasete ilgi duyanlar, akademisyenler, sizlere çağrıda bulunuyorum. Lutfen Türk siyasetinin bu standarda ulaşmasına bir parça da olsa destek olun.
Belediyelerimiz, tabanı iyi bilen güçlü kaliteli, prezentabl, üretken, alçak gönüllü insanlar tarafından yönetilsin. Aksi takdirde, atamayla belirlenmiş olan bir belediye başkanının VALİ'den bir farkı olmayacaktır. Vali ve kaymakamların göreve gelme şartları bakımından eğitim düzeyini düşündüğümüzde, mülki idareye göre yerel idarenin temsilcisinin (dayanılmaz)) hafifliğini siz takdir edin.
Esenlik dileklerimle...
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, http://www.bilgievreni.com, http://www.siyasalforum.org,www.bolgeselhaber.com,