Siyah Türklerin Yürüyüşü
"Beyaz Türk" ile "Siyah Türk" ifadeleri bilindiği gibi sosyolog Nilüfer Göle’nin Türkiye’deki sosyolojik oluşumları ifade etmede kullandığı kavramlar. Toplumu etkileyen ciddi bir sosyolojik olgunun renkler düzeyine indirgenerek siyah-beyaz şeklinde ifade edilmesine karşıyım. Ancak birileri daha uygun bir isim kullanıncaya kadar, bu kavramlar Türkiye sosyoloji gündeminde kullanılmaya devam edecektir.
Yüzyıllardır kendilerine benzer kolayca alt edebilecekleri bir güç olarak gördükleri Avrupa’yı birden karşılarında devleşmiş halde gören Osmanlı yönetici ve aydınları, bu devi algılama, tanıma, ifade etme, faydalanma, yaklaşma ve yakınlaşmada gruplara ayrıldılar. Bu devleşen batı ile onun karşısında kendi durumlarının ifadesi ve yorumuydu sorun olan.
İlk Osmanlı yöneticileri, kendi sosyal yapılarını koruyarak batılıları üstün kılan batının bilim ve teknolojisinden faydalanma amacındaydılar. Bu yolda Avrupa gibi olmak gayesiyle yenileşme hareketi başlattılar. Bir süre sonra Avrupa’yla daha yakın temas kuran Osmanlı yönetici ve aydınlarının bazılarında Tanzimat zihniyeti oluştu. Tanzimat yaklaşımı ve uygulamaları yıllar sonra Cumhuriyeti sonuç verdi.
Avrupa gibi olurken sosyal toplum yapılarını mutlaka korumaları gerektiği yaklaşımındaki Osmanlı yönetici ve aydınlarının takipçileri Cumhuriyetle tamamen marjinal konumda kalmışlardı. Elit düzeyler arasında varlıklarına artık rastlanmaz olmuştu.
Koca bir imparatorluk toprağından Anadolu’ya sığışan Türk toplumu devletin uyguladığı batı modernizasyonundan geçmesi sonucu beklenenin aksine tamamen Avrupalılaşmayıp ilk Osmanlı yönetici ve aydınlarının hedeflediği sosyal toplum yapısını koruyan bir oluşumu sonuç vermeye başladı.
Yaklaşık onar yıllık aralarla yapılan askeri müdahaleler de toplumun bu kesimini tamamen batılılaştıramadı. İşte Nilüfer Göle’nin ‘Siyah Türkler’i bunlardı.
Seksen darbesiyle daha bir dinamizm kazanan toplumun bu kesiminde hala devam eden 28 Şubat süreciyle laik devlet karşıtları tırpanlandı.
İki dönemdir, iktidarda olan Ak partiyle "Siyah Türkler", tamamen batılılaşmacı Tanzimat oluşumunun sonuç verdiği laik Cumhuriyeti çok iyi korumakta ve yönetmektedirler.
Avrupalılaşmada sosyal toplum yapılarını korumak amaçlı Siyah Türkler’in sekiz yıllık iktidarına rağmen korumaya çalıştıkları hedefin temel verisi başörtüsü sorunu hala çözülmüş değil. Ufukta gözüken muhtemel üçüncü Ak parti iktidarı döneminde de “türbana serbestlik gelir mi?” başlıklı yazımda belirttiğim sebeplerden dolayı konunun tam bir çözüme ulaşacağı zor görünüyor. Aynı zamanda Siyah Türkler sekiz yıllık mecburi eğitim sonrası asıl öncülleri olan din eğitiminde de sorunlar yaşıyorlar.
İlk Osmanlı yönetici ve aydınlarının takipçileri korumayı hedefledikleri sosyal toplum yapılarının en temel göstergesi olan, türban üçüncü Ak parti iktidarında da çözüme ulaşmadığında Siyah Türkler, doğal olarak sosyal ve siyasal konumlarını sorgulayacaklardır.
Bu sorgulama sosyal ve siyasal zeminde tüm ülkeyi etkileyecek yeni oluşumları doğurabilir.
Her halükarda Siyah Türklerin yürüyüşü kaybetme ve kazanma kuşakları arasında devam edecektir.