Siyah Kurdele
Geçti gitti dediğimiz nice yaşanmışlıklar vardır hayatımızda. Aslında hiçbirinin geçip gitmediğini, yüreğimizin en derininde gizlendiğini, kuytularımızda düşündüğümüz anlarda anlarız. Birikmiş kin,
alınmamış intikam değildir sakladığımız. Belkide unutmaya, affetmeye, razı olmaya gücümüzün yetmediği nedenledir bizimle yaşayan ve iyileşmeyen duygularımız. Her insan gibi benimde sakladığım, gecen zamana rağmen söndüremediğim, yüreğimi yakan, nice can acılarım vardır. Bazı şeylerin telafisi, açıklaması, geri dönüşü ve özrü yoktur bence.
Deriz ki “ çocukken çok yaramazmışım.” Büyüdükten sonra anladım ki çocuk olmanın gereğiymiş yaramazlık. Ben de bunun gereğini iyi yapmışım ki annem, babam, akrabalar ve o zamanlardan bu güne devam eden dostlar arasında konuşulur yaptıklarım. Anlatılan çocukluğumun yaramazlıklarına kimi zaman gülerim, kimi zaman da canımı yakan hatıralar karşısında hüzünlenir susarım.
O sabah annem siyah önlüğümü, beyaz çoraplarımı, siyah ayakkabılarımı giydirip, beyaz yakamı boynuma taktıktan sonra “ kızım büyüdü okula başlıyor bu gün, çok mutluyum.” diyerek yanağımdan öpmüştü. Uzun siyah saçlarımı tarayıp beyaz kurdeleyi bağlamak istediğinde ”beyaz kurdele istemiyorum.” diyerek ağladığımı, “siyah kurdelemi istiyorum. “ diye de direndiğimi bu gün olmuş gibi hatırlıyorum. Annemin ağlamama ikna edip, sonuçta siyah kurdeleyi saçlarıma bağlatmanın mutluluğunu düşündükçe içime ılık bir huzur akar her zaman.
Eylül ayının serinliği çabuk çöker bizim oralara. Buna rağmen okula ilk başladığım gün, hava sıcak ve güneşliydi. Sırtımda okul çantam, saçlarımda siyah kurdelem ve yeni ayakkabılarımın heyecanıyla, hoplayıp zıplayarak, arada birde annemin elinden tutarak, yürüme mesafesinde olan okuluma giderken, her çocuğun yaşadığı mutluluğu yaşıyordum.
Şimdi olduğum gibi çocukluğumda da çekingen ve utangaç değildim. Okul bahçesinde koşup oynayan çocukları görünce heyecanlanmıştım. Etrafı inceleyip kendime uygun oyun oynayanları bulunca, aralarına girip oyuna dalmıştım bile. Ders saatinin başlama zili çaldığında, öğretmenimizin yardımıyla sıra olmaya çalışmıştık. Beşinci sınıf öğrencileri o zaman gözüme çok büyük görünmüştü. Onlara hayranlıkla baktığım aklıma geldikçe tatlı bir sevgi duygusu geçer içimden.
***
Önce İstiklal Marşımızı, ardından Andımızı, bir öğretmen ve bizden önceki sınıflar okumuştu. Sonradan okulumuzun müdürü olan Aziz amca bütün öğrenci ve öğretmenlerin sıraya girdiği okul bahçesinde uzun bir konuşma yapmıştı. Ben ise Aziz amcanın ne dediğini anlamamıştım. Babamın arkadaşıydı konuşması bittiğinde koşup yanına gitmiştim. Her zamanki gibi sevgiyle saçlarımı okşamıştı.
Okula başlarken ne kadar da küçükmüşüz meğer. Şimdi çocuğumu okula gönderirken anlıyorum. O zamanlar ben de büyümüş okula başlamış biri olarak kocaman olduğumu düşünmüştüm.
Merasimin ardından çocukluğun coşkusuyla sınıflarımıza koşmuştuk. İlk kez sıraya oturmanın heyecanından sıyrıldıktan sonra, gözlerim annemi aradı, diğer çocuklar gibi annemi etrafımda görmeyince ben de korkup ağlamıştım.
Öğretmenimiz masasına oturup, bizi tanımak için tek tek ayağa kaldırıp isimlerimizi, babamızın adını, ne iş yaptığını sormuştu. Sıra bana geldiğinde bunlara ek olarak “bir daha siyah kurdele takmayacaksın “ dedi. Verdiğim cevapları şimdi hatırlamıyorum.
Siyah kurdelemi çok seviyordum. Onu saçlarıma taktığımda mutlu ve güzel oluyordum. Aradan aylar geçmiş, okuluma ve arkadaşlarıma alışmıştım. Her gün beni uyarmasına rağmen dikkate almayı akıl edemediğim ya da anlayamadığım bu konu için, öğretmenim annemi uyarmış olmalı ki, her sabah siyah kurdele problemi yaşıyorduk. Buna rağmen beyaz kurdeleyi takmak için ikna olmuyordum. Beni o kurdeleye bağlayan sebep, yaramazlık, şımarıklık, çocukça bir inat yoksa başka bir sebep mi vardı bilmiyorum.
O sabah sırama oturduğumda, Nevin Öğretmenimin saçlarımdan çekerek tahtanın önüne getirdiğini ve sınıftaki diğer öğrencilerin önünde vurabildiğince bana vurduğunu ömrüm boyunca unutmayacağım. “ Bir daha siyah kurdele taktığını görmeyeceğim, bu sana ders olsun” diyerek, hem bağırıyor hem vuruyordu. Yere düşmüştüm yüzüm kan içindeydi. Yerden kalkmak için toparlanmaya çalışırken ayağıyla bir daha vurduğunu hatırlıyorum. Elimin yüzümün kanını yıkatıp sıraya oturttuğunda canım yanıyordu.
Her akşam beni okuldan almaya annem gelirdi. O gün tesadüfen babam gelmişti, kucağına alıp yüzümden öpmek isteyince, “ne oldu sana, ne bu hal” diyerek telaşının, durumu anlattığımda nasıl öfkeye dönüştüğünü görmüştüm. Öğrenciler evlerine gitmek için koşuşturuyorlardı. Ben de babamın kucağında başımı omzuna yaslamış için için ağlıyordum.
Müdürün odasından taşan babamın yüksek sesi koridor da yankılanmıştı. Aziz amca Nevin öğretmenimi odasına çağırdığında, öğretmenimden ve çıkan kargaşadan iyice korkmuştum. Babamın arkasına saklandığımda ellerimle kurdelemi saklamaya çalıştığımı şu an olmuş gibi hatırlıyorum. Babamın söyledikleri karşısında Nevin öğretmen de ağlamıştı. O ağlarken mutlu olmuştum. İçimde “Bir gün büyüyüp bende seni döveceğim.” demiştim. O gün den sonra Nevin öğretmeni bir daha görmedim. Şimdi karşılaşsak ne yaparım diye düşündüğüm çok olmuştur.
Okuldan ayrıldıktan sonra doktora götürdü babam beni. Koluma dikiş atmışlardı. Yüzümde de şişlikler vardı. Doktor raporundan sonra hukuk süreci başlamıştı. Ben ise siyah kurdelemden vazgeçmiyordum.
Artık okula gitmemek için elimden gelen her şeyi yapıyordum. Bazen hastalanıyordum, bazen de korkudan midem bulanıyor, karnım ağrıyordu. Yüzümün ve vücudumun morlukları geçmeye başlamıştı. Annemin beni okula gitmem için hazırlayışına direniyordum. Dayaktan sonra okula ilk gittiğimde, okulun arka bahçesinde saklanmış sınıfa girmemiştim. Bu korkularım çok uzun zaman sürdü. Hala rüyalarıma giriyor, kâbusum oluyor.
Aziz amca telefon konuşmasında babama “Nevin öğretmen ceza aldı” dediğinde. Babam “Adalet yerini buldu” demişti. Bu olay benim bütün okul hayatım boyunca, korkulu ve öğretmenlere karşı hırçın olmama neden olmuştu. Arkadaşlarım ikinci sınıfa başladıklarında ben birinci sınıftaydım. O sene okula gitmemekte direnmiştim. Gitmemiştim. Siyah kurdele benim bir yılıma mal olmuştu.
Şimdi otuz yaşında üç çocuk annesiyim. Büyük oğlum okula başladı bu sene, onunda başına böyle bir şey gelecek diye, tedirginlik yaşıyorum. Büyümeye çalışırken yaşadığım bu olayı ve bende bıraktığı izi hiç unutmadım, Unutmayacağım.