‘Sivil Anayasa’ kimliksizlik Demek Değildir
1982 Anayasası gayrimeşru bir anayasadır. Çünkü darbeciler tarafından yaptırılmış ve halka hileli yollarla sunulmuştur. Yeni Anayasa'ya bazen itiraz ederler, 1982 Anayasası'nın birçok maddelerinin zaten değiştirilmiş olduğunu ve yeni bir anayasaya lüzum kalmadığını söylerler. Halbuki, 1982 Anayasası aynen tekrar kabul edilse bile demokratik ve sosyal meşruiyet bakımından bu zorunludur.
Hep yazarız: Ne yazık ki Türk Milleti hiçbir zaman kendi anayasasını yapma imkânına sahip olmamıştır. 1876 ve 1908 Kanun-u Esasîleri'nde (anayasa), Avrupa'dan etkilenmiş, Türkiye'ye yabancı gözlüğüyle bakan tepeden inmeci sözde aydınlar tesirli olmuşlardır. Bereket versin ki karşılarında kaya gibi sağlam, millî değerlerden aslâ tâviz vermeyen, özellikle 'Türkçe' ve 'Egemenlik' konularında dimdik duran bir Abdülhamid Han vardı.
1921 Anayasası, Millî Mücadele ortamında yazılabilecek en iyi anayasaydı ve anayasalarımız içinde de halka en yakın olma özelliği taşıyordu. 1924 Anayasası, Cumhuriyeti kuran ekibin tepeden inme hazırlamasına rağmen, anayasa tekniği bakımından en iyi işleyendi.
1961 ve 1982 Anayasaları ise tamamen darbeci zorbalar tarafından hazırlattırılarak Türk Milleti'ne dayatılmış gayrimeşru metinlerdi.
***
Otuz yıldır yürürlükte olan 1982 Anayasası, Türkiye'nin önünde en önemli engeli teşkil etmiştir. Devleti ve antidemokratik güçleri odağına alması, ne olduğu belli olmayan ideolojik kaynaklara referans vermesi, kişi hak ve hürriyetlerini kısıtlaması, militarist müdahalelere açık bulunması, devletçi ve jakoben bir mantıkla hazırlanmış olması, 1982 Anayasası'nı süratle değişen ve gelişen Türkiye'nin önünde bir ayak bağı hâline getirmiştir.,
Otuz seneden beri, özellikle on yıldır yazdığım çok sayıda yazıda, mutlaka 'Yeni Anayasa' hazırlanmasına olan ihtiyacı anlatıp durdum. Yapılacak Yeni Anayasa'nın, 'tepkiye yer vermeyen', 'katı olmayan', 'ayrıntılara inmeyen', tam aksine 'esnek', 'sade', kısa prensiplere dayanan bir anayasa olması gerektiğini savundum. Ayrıca, Yeni Anayasa'nın 'gerçekçi' olması gerektiğini, milletimizin tarihine, sosyal, ekonomik ve kültürel yapısına, milletin değerlerine uygun ve dünyadaki gelişmelerle bağdaşan bir anayasa olması gerektiğini tekrarladım.
***
'Yeni Anayasa'yı milletin çoğunluğu istiyor. Herkes, yarım asır devam eden militarist vesayet döneminden sonra bir 'Sivil Anayasa'nın özlemini çekiyor. TBMM'deki 'Anayasa Uzlaşma Komisyonu' da şimdilik iyi çalışıyor.
Lâkin, TBMM'ye Yeni Anayasa teklifinde bulunanların da dahil olduğu bir grup sözde aydın, 'Sivil Anayasa' ile 'Kimliksiz Anayasa'yı karıştırıyor. 'Anayasal Vatandaşlık'tan 'kimliksizliği' anlayan bu kısır fikirli pragmatistler, ellerine kırmızı kalemleri almışlar, 1982 Anayasası'nda 'Türk', 'Türk Milleti', 'Türk Vatandaşı' gibi kimlik belirten isim ve sıfatları çiziyorlar... Bayanlar, baylar, sizin yaptığınızı enternasyonallerdeki 'anarşist liberaller' dahi yapmamıştı. Bana, iki yüze yakın anayasa içinde bir tek 'kimliksiz' anayasa gösterebilir misiniz?..
'Türkiyelilik' ya da 'Türkiye Milleti' imiş... Siz bu mantık ve bilim dışı soytarılığa sahiden inanıyor musunuz? Haymatlos ruhlarınızla Türkiye'yi 'vatan' olarak Türk Milleti'ne çok mu görüyorsunuz?.. Sizin 'Tek Vatan' anlayışınız bu mudur?
'Türk Milleti' anlayışının bir etnisiteyi değil, Kürt, Arap gibi diğer unsurları da ihtiva eden bir 'üst kimlik' olduğunu herkes biliyor. Başbakan'ın 'Tek Millet' ifadesi 'Türk Milleti' değil de nedir?
***
Bakınız ver kurtulcular, 'Yeni Sivil Anayasa' yapıyoruz diye dolduruşa getirerek 'kimliksiz, kişiliksiz, amorf' bir anayasayı bize kabul ettiremezsiniz. Zira 'Türk Milleti' buna aslâ izin vermez.