Sistematik Cehalet imalatı..
Dünya Medyası, emperyalizmin haklarla savaş meydanıdır. Tekeller, dünya halklarıyla, gerçek savaşını medyada yapar.
Dünyada var olan çok ulusu şirket adedi, 300 kadardır.
Her birinin tam teşekküllü bir medyası vardır. Bağlı oldukları devletlerinin dışında, kendilerine ait gizli istihbarat kuruluşları vardır.
İletişim uzmanlarının %80-90’ı bu çok uluslu şirketlere, “kamuoyu nasıl manipüle edilir” konusunda danışmanlık yaparlar. “Seri cehalet üretimi” nasıl gerçekleştirilir. “Şok imalat” nasıldır? Toplumsal şoklar nasıl yaratılır? Kırılmalar nasıl gerçekleştirilir hep bunlarla uğraşırlar.
Milli eğitim teşkilatlarına yerleştirilen eğitim uzmanları; nasıl yapılır da, eğitim, milli olmaktan çıkarılır çalışması yaparlar. Akıl yerine hurafe üreten okullar nasıl da topluma kabul ettirilir, bunların alt yapısını hazırlarlar. (Emperyalizm feodalizm işbirliği)
Çok uluslu şirketlerin medyasına bakarsanız, Amerika’nın medya kanalıyla, dünya halklarıyla “terörle savaş” adı altında nasıl savaştığını görürüsünüz.
Çok uluslu şirketler, ileride az gelişmiş ülkelerin başına musallat olacak yöneticileri, başka görüntüler altında eğitip, gönderiler.
Hem tabandan hem tavandan insan devşirmezlerse, o ülkeyi istedikleri gibi kullanamazlar.
Çok uluslu şirketleri az gelişmiş ülkelerdeki teşkilatları gizli istihbarat örgütü gibi iş görürler.
Çok uluslu şirketlerin az gelişmiş ülkelerdeki bayileri, bir ajan gibi görev yaparlar. Bilerek veya bilmeden. Ajanların işine bakarsanız; sanırsınız ki bunlar tüccar, iş adamı vs dir.
Küreselleşme saldırısının azgınlaştığı 1980-2008’li yılları düşünelim.
Halkın mallarının yağmalanmasını, bizlere, nasıl da, verimlilik ve ucuzluk olarak anlatılmıştı.
Bu anlatıyı gerçekleştirmek için çok uluslu şirketlerin yurt içi bayileri, temsilcilikleri nasıl da bir ajan gibi faaliyet göstermişlerdi.
Eski bir bakanın, özelleştirme talanından öyle ayranı kabarmıştı ki, “ bizi Amerika yönetse daha iyi olur” diyebilmişti.
Bir ötekisi, babasının malını satıyor gibi “babalar gibi satarım” diyebilmişti.
Propagandanın insan beyninde yaratısı, ya da çok uluslu şirket imalatı diyebiliriz.
Ancak, yaşadığımız gerçeklerle, medyada bize anlatılanlar, o kadar birbirinden ayrı düşmeye başladı ki…
Küreselleşme saldırısının temel stratejisi; bolca para(dolar) basmasıydı.
Kredi ucuzlamış, milletin dişinden tırnağından artırarak ortaya koydukları varlıklar, küreselleşme propagandasıyla, AMERİKAN kağıtları karşılığı satıldı.
Bir kağıt bir mürekkep parasına varlıklarımız elden çıktı.
İçeriden devşirme buldun mu, enerji kuruluşlarını bile satın almak mümkündü…
Son 40-50 yıl, küresel şirketlerin yılı oldu. Psikoloji ilmi, iletişim ilmi küresel şirketlerin silahına dönüştü. Tarihi çarpıtarak paraya ve iktidara dönüştürmek mümkün oldu.
Şiddetin ayırdığı insanları, toptan terörist diye adlandırmak, çağımızın büyük manipülasyonudur.
Afganistan’ın Yugoslavya’nın, Irak’ın, Suriye’nin üzerine atılan bombalar insanların üzerine düşmeden önce terör yoktu.
Medyadaki, pezevenk programları ve yarışma programları sistematik cehalet üretimine yöneltildi.
Sorgulamasını bilmeyen, biat eden sürüler yetiştirmeye gayret ettik. Buna bir de, bir buçuk milyon imamı ilave ederseniz, ülkenizde ne üretimden ne te teknoloji yaratımından söz edebilirsiniz.
Bu anlamda kitlesel cehalet imalatı yapılmaktadır.
Avrupa Birliğine tam üyelik için Türk halkı 55 yıl uyutuldu.
“Avrupa birliğine girme uzmanları” yetiştirdik.
AB’ye üyelik süreci adı altında, epey bir insanı çok uluslu şirketler devşirdi. Yabancılaştırdı. Vatanını beğenmez, halkına tepeden bakan insan üretti.
Yeni Türkiye, Osmanlının mirası adı altında, 15 yıldır başka bir soytarılık yaşıyoruz.
Halkımız fakirleşirken, dolar milyarderlerimiz 50 adete çıktı.
Bizim dolar milyarderimiz üretmez. Yabancı ortağının malını bizim pazarlarımızda satar.
Anlatmaya çalıştığım çok uluslu şirketler ve yerli ortakları, ulusal pazarları daha kolay kullanmak adına Kemalizm’den kurtulmayı olmazsa olmaz olarak alırlar.
Gecen süre içinde, bu çok uluslu şirketler, bir taraftan, pazarlarımızı kullanırken öte yandan Kemalizm mahkum etmek için uğraştılar. Bu işi yaparken yerli gericilerle işbirliği yaparak iktidarlar değiştirdiler.
BOP eş başkanlarımız oldu. Kızılay’da, AB’ye giriş kutlamaları yaptık.
Bu günkü siyasal İslam yukarıda anlatmaya çalıştığım Küreselleşme saldırısının bir ürünüdür. Emperyalizmin ürettiği gericiliği yaşıyoruz.
Ancak oynadıkları oyuncak ve imal ettikleri kamuoyu onları da hedef almaya başladı.
Şimdilerde, çok uluslu şirketlerin medyasıyla, siyasal İslam’ın medyası sözde savaş halindedir.
Ne yazık ki, bu çatışmadan halkımız gene doğruları öğrenemiyor. İslamcı medya her olaya, mezhepçi mantıkla bakıyor. Emperyalizmin şifrelerini deşifre etmek yerine gizliyor.
Karşısındakiler ise; aklı ve bilimi temsil ediyormuş gibi, emperyalizmin uşaklığını yapmaya devam ediyorlar.
Her iki tarafta da, ortak düşman Kemalizm’dir. Kemalizm’e saldırmaya devam ediyorlar.
Kemalizm bu günde, iki cenahın hala hedefindedir.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
ulusalkanal.com.tr