Sırada Suriye
Suriye’de ki Baas Partisi’nin azınlık tabanı Nusayrilere dayanmaktadır. Nusayrilik ise; Basra’da IX. Yüzyılda ortaya çıkmıştır. Muhammed bin Nusayr kurucusu sayılmaktadır. Batıni özellikleri baskın bir dini ekol durumundadır. Suriye’de daha çok Lazkiye ve Türkiye’de kısmen Adana-Mersin çevresinde etkili olmuştur. Nusayrileri Suriye’de iktidara taşıyan Hafız Esad ise Hatay’ın güneyinde (Yayladağı-Samandağı) Lazkiyeye bağlı Kardaha bölgesinde Kalabiya isimli Nusayri aşiretindendir. Nusayriler Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde onu kadardır. Nusayriler 1970’ten beri kesintisiz bir şekilde Suriye’de iktidarı ellerinde tutmaktadır. Her ne kadar Baba Hafız Esad döneminde bile başta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Abdülhalim Haddam olmak üzere vitrinde tutulan pek çok Sünni kökenli kimseler olsa bile bunların karar almada etkileri hiçbir zaman olmamıştır. Suriye’deki azılık Nusayri rejimini asıl ayakta tutan dört ayrı istihbaratın varlığı bilinmektedir. Bunlar; Emnü’l-Aam (Emniyet Genel Müdürlüğü), Askeri İstihbarat, Hava Kuvvetleri İstihbaratı ve en ünlüsü de Muhaberat diye bilinen istihbarat kuruluşudur. Elbette bunların yöneticileri, karar alıcıları, kilit noktalarında bulunan elemanları daha çok Nusayri ve özellikle Kalabiya aşiretinden olan kimselerdir. Ordu içinde de benzer yapılanma Nusayrilerden kurulmuştur. Askeri okullara çoğunlukla Nusayri olanlar alınır ve ordu içinde kilit noktalarda tutulurlar. 1982’de Hama şehrinde 30 bin civarında insanı katleden Sıraya Difaa’ya (Savunma Tugayları) Hafız Esad’ın kardeşi Rıfat Esad’ın komutasında olan seçme bir kuvvettir. Ömrünü Esad ailesine kapıkulluğu yaparak geçiren nihayet 2005’ten sonra Suriye dışına çıkan Abdülhalim Haddam’a göre ise Suriye’de göstericilerin üzerine ateş açarak toplu katliamlar yapanlar ise; Cumhuriyet Muhafızları, Ordu, Muhaberat ve özellikle Muhaberattan “Fedaiü’l-Esad” (Esadın fedaileri) adı verilen birimdir(29 Nisan 2011 Hürriyet Gazetesi). Suriye’de gösteriler güneyde Ürdün sınırındaki Dera’da 17 Mart 2011’de kitlesel bir katılımla başladı. Bu gösterileri yapanların Vehhabi/Selefi eğilimli oldukları iddia edildiyse de gösterilerin zaman içinde Banyas, Lazkiye(merkez), Halep, Haseki, Hamas ve Hama’ya kadar yayılmış olması, gösterilere neredeyse bütün Suriye Halkının (Nusayriler elbette bu bütünün dışındadır) katıldığı görülmüştür. Gösterileri engellemek için Baas Hükümeti ise kan dökmekten çekinmemiştir. Özellikle 29 Nisan ve 6 Mayıs Cuma günleri doğrudan göstericilerin üzerine açılan ateş sonucunda çok sayıda can kaybı olmuştur. Baas Hükümeti yalnızca göstericilerin üzerine ateş açmakla yetinmemiş, gösterilerin yoğunlaştığı şehirler askeri birliklerce kuşatılarak, elektrik ve suyu kesilmiş, dışarıyla bütün bağlantıları engellenmiş ve nihayet yapılan ev aramaları ile yalnızca bir hafta içinde tutuklananların sayısı ise 8 bini aşmıştır. Üstelik bu kitlesel katliam ve öldürmelerin devam ettiği bir sırada Beşar Esad, reformlara devam edileceği gibi komik vaatlerle olayları yatıştırmaya çalışmıştır. Suriye’de artık her türlü gösteri ve toplantı yasaktır. Bu yüzden gösteriler daha çok Cuma günleri, Cuma namazından sonra yapılabilmektedir. Suriye ordu, istihbarat ve polis güçlerinde henüz ciddi bir çözülme ortaya çıkmadığı gibi göstericilere karşı büyük bir kin ve düşmanlıkla saldırmaya katliam yapmaya devam etmektedirler. Yakın bir gelecek de bu silahlı güçlerin çözülmesi ve muhalefetin tarafına geçmesi de oldukça zayıf bir ihtimaldir. Suriye’nin etnik yapısı dikkate alındığında yeknesak olmayan halkın durumu rejime muhalefet konusunda Nusayriler dışında büyük bir ittifaka engel olmamıştır. Çünkü Suriye’de Arap nüfus (kesin güvenilir rakamlar olmamakla birlikte) yaklaşık yüzde 75-80 düzeyindedir. Araplardan sonra aşiretli toplum yapısı ve Irakta gerçekleşen olaylar nedeniyle cesaretlendikleri kuşku götürmeyecek olan Kürtler, nüfusun yüzde sekizi kadardır ve Suriye’nin kuzey doğusunda Haseki vilayetinde mutlak bir sayı üstünlüğüne sahiptirler. Halep ve Şam gibi büyük şehirlerde de önemli bir Kürt nüfusu bulunmaktadır. Buna karşılık Türkmenler sayı bakımından üçüncü sırada Kürtlere yakın bir nüfus oranına sahiptir. Ancak Türkmenler hem dağınık (Hükümet uygulamaları ile özellikle dağıtılmış) aşiretli olmayan toplum yapıları nedeniyle daha az dirençlidirler. Suriye’de çok dağınık bir şekilde bulunan Çerkeslerin ise ciddi bir nüfus oranları yoktur. Suriye Hıristiyanları Ermeniler ve Araplardan oluşmaktadır. Ermeniler 1915 Ermeni tehcirinden sonra Suriye’ye yerleşmiştir. Nüfus oranları azdır. Arap Hıristiyanları ise sayıca az olmalarına karşılık siyasi etkileri her zaman fazla olmuştur. Baas Partisinin teorisyeni olarak bilinen Mişel Eflak’ta Suriyeli bir Arap Hıristiyanı’dır. Suriye Arap Hıristiyanları Arap milliyetçiliğine başka Arap ülkelerindekilerden daha fazla sempatiye sahiplerdir. Suriye Muhalefeti ise; Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ve Abdülhalim Haddam tarafından Belçika’da örgütlendirilen Ulusal Cephe ve irili ufaklı pek çok Kürt Partisinden oluşmaktadır. Suriye muhalefetinin asıl çekirdeğini uzun bir geçmişe sahip olan Müslüman Kardeşlerin oluşturduğu kuşku götürmez. Ancak Suriye’de Müslüman Kardeşler üyesi olmak halen daha idamlık bir suç sayıldığından, Müslüman Kardeşlerin taraftarları ve etkileri hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Muhalefet gösterileri giderek kanlı bir halde artmaya ve bütün ülkeye yayılmaya devam ettikçe, dışarıdan Suriye’ye baskılar da artmaktadır. ABD, AB ve BM’in çeşitli organları tarafından şimdilik, kınama, seyahat yasağı, Bas yöneticilerinin mal varlıklarının dondurulması gibi kararlar alınmaktadır. Olayların akışına bağlı olarak Suriye’ye bir dış müdahale kararının alınması da kuvvetle muhtemeldir. Suriye’deki azınlık Nusayri iktidarının bu durumunu kolayca bırakması beklenemez. Zaten bir iktidar değişiminin onları sahip oldukları bütün nimetlerden uzaklaştırmasının dışında bu güne kadar yaptıkları katliamlar nedeniyle hesap verme zorunda da bırakacaktır. Üstelik bu Nusayri azınlığın ülkedeki, ordu, polis ve istihbaratın ana omurgasını da oluşturduğu açıktır. Büyük çoğunluğa karşı Nusayri azınlığının katliama, savaşa devam etmesi için kendileri bakımından pek çok neden vardır. Katliamların devam etmesi dış müdahale için gerekli bahaneleri de oluşturacaktır. Suriye’ye yapılacak bir dış müdahale ise Suriye’nin mevcut toprak bütünlüğü için tehdit oluşturacaktır. Suriye’den Nusayri bölgesinin ayrılması veya özerk bir bölge ile ayrı bir idari yapıya kavuşturulmasının yanında, Kürt nüfusun mutlak çoğunluğu oluşturduğu Haseki vilayetinin Suriye’den ayrılmasının zemini de oluşmuş olacaktır. Zaten Haseki vilayeti de Musul’la komşudur. Irak-Kürdistan Bölgesel Yönetim sınırları ile arasında her ne kadar Musul vilayeti var ise de henüz ABD kuvvetleri Irak’ta iken gerekli demokratik (!) düzenlemeler de yapılabilir. Suriye’de şöyle veya böyle mevcut Baas dikta idaresinin yaşama imkanı ve ihtimali kalmamıştır. Eninde sonunda bir rejim değişikliği kaçınılmazdır. Suriye’de rejim ile çok eski ve köklü bir ittifakı olan İran’ın da, Suriye’de rejim değişikliğine bağlı olarak önemli bir müttefikini kaybedeceği kesindir. Dikkat edilirse İran makamları ve onların görüşlerini yansıtan medya çevreleri Suriye’deki muhalefeti hiçbir şekilde desteklemediği gibi aksine, İsrail karşısında Suriye’nin zayıflayacağı gibi mülahazalarla muhalefet eleştirilmektedir. Suriye’de bir rejim değişikliği ile, “Suriye’nin İsrail’e teslim olacağı, küresel kapitalizme ekleneceği, bölgesel mukavemeti yıkacağı” gibi bir iddia ile, Suriye muhalefetinin onurunu, haysiyetini sorgulama hakkını kendinde görenler ise, ister istemez onuru ve haysiyeti Suriye’deki katil oligarşinin yanında görmeye devam etmektedirler. S E Ç İ L M İ Ş K A Y N A K Ç A 1-Abdullah Umar, The Isiamic Struggle İn Syria, Mizan Press, 1983. 2-Adeed I. Dawisha, Syria and the Lebanese Crisis, The Macmillan Press, London, 1980. 3-Abu Caber Kamel, Arap Baas Sosyalist Partisi; Tarihi, İdeolojisi ve Örgütü, Çeviren: Ahmet Ersoy, Altınok Matbaası, Ankara, 1970. 4-Albert Hourani, Arap Halkları Tarihi, Çev: Yavuz Alagon, İletişim Yayınları, İstanbul, 2000. 5-Bernard Lewis, Ortadoğu, Çev: Mehmet Harmancı, Sabah Kitapları, İstanbul, 2000. 6-Bernard Lewis, İslam’ın Krizi, Çev: Abdullah Yılmaz, Literatür Yayınları, İstanbul, 2003. 7-Cengiz Çandar, II.Suriye Muhaberat Cumhuriyeti, 1 Mayıs 2011, Radikal Gazetesi, 8-David Commins, Historical Dictionary of Syria, Scarecrow Press, London, 1996. 9-Hans Gunter Lobmeyer, Leviathan’ın Diyarı, Ortadoğu’da Sivil Toplumun Sorunları, Tanıl Bora (Editör), Erol Özbek (Çeviren), İletişim Yayıncılık, İstanbul, 1997. 10-Hüseyin Asaf, İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar, Çev: Murat Çiftkaya, İz Yayınları, İstanbul, 1991. 11-İlyas Üzüm, Nusayrilik, TDV İslam Ansiklopedisi, C.33, İstanbul, 2007, s.270-274. 12-Kürşat Ağca, Suriye’nin Ekonomik Durumu, Ortadoğu Siyasetinde Suriye, Türel Yılmaz (Editör), Platin Yayınları, Ankara, 2005. 13-Nevzat Bingöl, Suriye’nin Kimliksizleri Kürtler, Elma Yayınları, İstanbul, 2004. 14-Ömer Taşlı, Ortadoğu’da Süper Güçlerin Etkileri, Fikir Yayınları, İstanbul, 1991. 15-Remzi Kılıç, Irak ve Suriye’nin Tarihi Coğrafyası ve XIX. Yüzyıl Sonu İtibarı ile İdari Konumu, (Yüksek Lisans Tezi), Kayseri, 1990. 16-Sabahattin Şen, Ortadoğu’da İdeolojik Bunalım: Suriye Baas Partisi ve İdeolojisi, Birey Yayıncılık, İstanbul, 2004. 17-Serdar Çelebi, Suriye’nin Silahlı Kuvvetleri ve Silahlanma Faaliyetleri, Ortadoğu Siyasetinde Suriye, Türel Yılmaz (Editör), Platin Yayınları, Ankara, 2005. 18-Türk Demokrasi Vakfı (TDV), Suriye ve Uluslar arası Terörizm, TDV Özel Yayını, Ankara, 1996. 19-William L. Cleveland, A History of The Modern Middle East, Westviev Press, San Francisco, 1994. 20-Van Dam Nikolas, Suriye’de İktidar Mücadelesi, Semih İdiz (Çeviren), İletişim Yayınları, İstanbul, 2000. 21-Veysel Ayhan(Doç. Dr.), Suriye’de İnsani Kriz: Uluslararası Tepki ve Türkiye’ye Etkisi, Orsam. Ortadoğu Danışmanı, Abant İzzet Baysal U.İ.B., veyselayhan.com.tr 22-Yasin Atlıoğlu, Beşar Easd’ın Siyasi ve Ekonomik Dışa Açılım Politikaları, (Yüksek Lisans Tezi), Marmara Üniversitesi, İstanbul, 2006. 23-Yılmaz Türel (Editör), Ortadoğu Siyasetinde Suriye, Platin Yayınları, Ankara, 2005.