Sınıf Defteri Arasına Konulan Kurumuş Çiçek
Bizim baharımız gönül kokar…
Ve bir zamanlar çaresizlere çare diye düşünülünmüş bir okul: İMKB YİBO…
YİBO, Yatılı İlköğretim Bölge Okulunun kısaltılmışı. İMKB bilinen bir kısaltma. Milletin çocukları okusun diye, ülkenin muhtelif yerlerine okul yapımında yardımcı kuruluş.
Bu okulların sayısı azımsanmayacak kadar çok. Gayesi; okulu olmayan yerlerdeki çocukların eğitimini sağlamak. Kurulduğu yerler, coğrafi ve iklim olarak insan takatini zorlayan yerlerde vatandaşın işini kolaylaştırmak. Ve bütün YİBO’larda maksat aynı.
Bir günün tamamı üç bina arasında geçer bu öğrencilerin. Dershane, yemekhane ve yatakhane…
En şanslıları hafta sonlarında evci çıkar. Şanslıları diyorum, çünkü bu öğrencilerin ifadesi. Sadece hafta sonlarında evlerinde bulunmak için Cuma gününü iple çekerler. Bütün arzuları aileleri ile beraber olmak. Halbuki dış şartlar yani ailelerin yanındaki şartları okulda oldukları kadar refah(!) içinde değildir. Üç öğün yemeğin düzenli olarak yenildiği, binaların kaloriferle ısıtıldığı, etütlerin belli zamanda belli kurallar içinde yapıldığı bir ortamdan kurtulma çabası vermelerin yegâne sebebi aile sıcaklığıdır.
Sadece onun için hafta sonunu iple çekmektedir ülke çapındaki binlerce yatılı okul öğrencileri. Fakat biz yani dışarıdan bakanlar aynı düşünmeyiz. Yediği önünde, yemediği depoda olan, dersleri dolu geçen, kendi çapında sosyal faaliyetleri olan bu okulların biçilmiş kaftan olduğunu düşünürüz. “Nesi var” deriz. “bu imkânları bulamayanlar da var” deriz. “Nankörlük etmesinler” deriz. Deriz de deriz.
Eğitimleri için baba evinden kilometrelerce uzaklıktan balık istifi bir minibüse doldurularak kopup gelen bu çocuklar; büyüdüklerinde hepsi vergi verecek, askere gidecek, asker yolu bekleyecek, asker doğuracak, oy verecek kısaca vatandaş olacaktır. Bu okullardan başarılı olanlar “bizim çocuklar” olacak. Başarılı olamayanlar ise “yeterince” çalışmamış olacaklardır.
Aslında o çocukların baharı bizim baharla aynı zamanda değildir. Biz baharı nisan biliriz, mayıs biliriz… Onlar hürriyetlerine bahar derler. Bizim baharımız göz ile anlaşılır, onlarınki gönül ile… Biz vazoya taze çiçekler koyarız, onlar defter arsına kurumuş çiçekler…
…
Günlerden bir gündü, aylardan yaz. Okulun son anları… Son dersler. Öğretmen sınıfa girip yoklama defterini açıp, yoklama fişine gelmeyenleri işleyecek. Yoklama fişinin bulunduğu sayfayı açar. Yoklama fişiyle birlikte defter arasına konulmuş ve kurutulmuş bir dağ çiçeği… Kokusu yitmiş, rengi solmuş… Titrek elleriyle ders defterini işleyen öğretmen bir solmuş çiçeğe bakar, bir de sınıfa… Mevsim ülkede yazdır ama sınıfa bahar yeni gelmiştir…
Bizim baharımız gönül kokar…
Zeki ORDU