Şimdi Normalleşme Zamanı
Seçim tartışmaları bir nebze de olsa sona erdi, nihayet tek başına iktidar iş başında.
2008 dünya ekonomik krizi ile başlayan ekonomik durgunluk ülkemizde de devam ediyor. Hala birçok sektörde normalleşemedik. Üst üste gelen seçimlerde bu durumun tuzu biberi oldu. Şimdi en azından normal şartlarda 3,5 yıl seçim gözükmüyor. Bu dönemi iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Yapısal ve radikal adımlar atmakta ısrarcı ve kararlı olmamız gerekiyor.
Ulusal ölçekte kalkınma planlarımız, ortavadeli planlarımız var ama yerel ölçekte bir planlama anlayışı ve yaklaşımı geliştiremedik. Bu sorunu bir an önce çözmemiz gerekiyor. İl ve ilçelerimizin kalkınma planları, yani yol haritaları yok, yani nereye gideceğimiz neredeyse belli değil. Bu durum hayra alamet değil ve günübirlik yaşayarak yapısal ve radikal adımlar atamayız.
Yaylalarımızı terk ettik, tarımsal alanlarımızı terk ettik ve yılda bir defa uğradığımız fındık tarımının ötesine taşıyamadık, şehirleşmeden betonlaşmayı anladık ve şehirlerimizi yaşam alanına dönüştüremedik.
Çalıştığımız alanlarda, mesela turizmde, doldur boşalt yöntemlerle hareket ediyoruz. Bu köşede defalarca yazdım: rehber yok, tur yok, alt destinasyon çalışması yok, turizm çeşitliliği yok, altyapılarımız tamamen yetersiz, temizlik ve hijyen hak getire, insan kaynağı yeterliliği yok, tuvalet ve benzeri altyapılar yok, hediyelik eşya konusu bütünlük içerisinde çalışılmıyor, dünya mutfağı çalışmaları yok ve yerel mutfaklarımız sadece şehir merkezlerinde rasgele düzeyde, konaklama altyapılarımız sadece şehir merkezlerinde ve turizm açılımıyla paralel gelişmiyor, daha bir çok konu var söylenmesi gereken.
Diğer sektörlerde de benzer bir dağınıklık söz konusu malesef.
Şimdi normalleşmemiz gerekiyor.
Bana göre göre ilk adım insan kaynakları yönetimi, insan kaynağımızı çok ihmal ediyoruz. Bölünmüş yol yapar gibi her insanımızı geliştirmemiz dönüştürmemiz için plan ve harcama yapmamız emek sarf etmemiz gerekiyor.
Bana göre en çok ihmal ettiğimiz konuların başında eğitim geliyor, okul yapmakla eğitimin kalitesini arttırmayı karıştırıyoruz malesef. Okullarımızda mesleki rehberliğe çok fazla ağırlık vermemiz gerekiyor. Eğitimin hemen başında halledilmesi gereken mesleki yönlendirmeler neredeyse eğitim döneminin sonunda bile yetersiz kalıyor. Öğretmenimizi yeniden eğitimin merkezine koymamız gerekiyor. Öğretmenlerimizle barışmamız gerekiyor. Her alanda olduğu gibi, eğitim sektörümüzde de yönetici atamalarında liyakati esas almamız, küskünlükleri ortadan kaldırmamız gerekiyor.
Çok dağınık ve parça parça yazdığımı biliyorum, ancak malesef çok dağınık ve parça parça bir durumdayız. Yaylalarımızdan şehir merkezlerimize, en kenardaki vatandaşımızdan en merkezdeki yöneticimize kadar her şeyi ve herkesi sorgulayan bir kararlı yaklaşımla ve sabırla, yüzyılları düşünerek “BU BİZİM MEDENİYETİMİZ” diyeceğimiz; insanını derinleştirerek dönüştüren, her vatandaşını kucaklayan, şehirleşmesini medenileşme projesi olarak planlayan ve kuran, yurt dışından kopya şehir projeleriyle değil Anadolu sıcaklığında ve tadında mimarilerle kentleşmesini olgunlaştıran, planlanmamış hiç bir insan ve hiç bir alan bırakmayan, torpil zilletini ortadan kaldıran, diğerlerinin hukukunu kendi hukukundan üstün tutan bir adalet sistemi kurmamız gerekiyor.
Ne diyelim yazmak bizden...