Şimdi Hatırlama ve Hatırlatma Zamanıdır
Dönem itibarıyla, ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar yoğunlaşmış, uygulanan menfur senaryolar belirginleşmiş, dâhili hain, dönme ve devşirmeler, harici bedhahların (dış düşman ve işbirlikçilerin) desteği ile “içinde Türk ve Müslüman bulunmayan, bölünmüş / parçalanmış bir Türkiye” heves ve ihtirası adeta hezeyan halini almıştır.Bu heves, heyecan ve hezeyanı pompalayan, ayrımcılığı teşvik ve tahrik eden işbirlikçi faşist, anarşist, terör ve tedhiş yanlısı (Marksist-Leninist, goşist ve komünist) totaliter unsurlar Batı ile tam bir uyum, anlayış ve işbirliği içinde.
Batılılar (AB) ise, bu tür icraatları heyecanla tasvip, tercih ve teşvik ediyor!.. Ancak, yine “ucu açık oynuyor” ve Türkiye’yi asla aralarına almak istemiyorlar. Bütün heves ve ihtirasları, minimum üç, maksimum 47 parçaya bölünmüş bir Ortak. Bunun altyapısı zaten oluşmuş ve anlaşmalar tasvip görmüş durumda!..
ŞİMDİ HATIRLAMAK GEREK!..
Mustafa Kemâl Atatürk niçin, yaşam biçimi, Kültür ve içsel medeniyet yönünde değil; Endüstriyel ve teknik, sanayi ve ticaret istikametinde ilerleme-gelişme yanlısı bir “batı’cı” idi. Yani, açıkça, “mütekabili kabil ilişkiler dışında” batı karşıtı idi. Fanatik, zeka düzeyi düşük ve özgüvenini yitirmiş haymatlos ruhlu bedhahların Batı taklitçiliğinden tiksinir ve nefret ederdi.
Ancak, ne yazık ki 1938 sonrası Halk Partisi bunun tam tersini uygulamaya çalıştı.
Özellikle ikinci dünya savaşı sırasında yaşanan gerilimden de yararlanarak, ülkemize din, iman, Türk Milliyetçiliği ve milli devlet karşıtı fesat, nifak ve insanlar arasına düşmanlık tohumları ekti. Varlık Vergisi yoluyla soyulan, malları gasp ve talan edilen vatandaşın cebren elinden aldıklarını depolamak bahanesiyle Camileri kapattı. İmam Hatip Okulları ve İlâhiyat Fakültesi ilga edildi. Kuran okumak, taşımak, dağıtmak, satmak ve bulundurmak yasaklandı. Otantik Grek ve Lâtin kültürü ile muharref İncil ve türevlerinin yayılması alenen teşvik edildi.
Atatürk zamanında hayatın her yönünde inkişaf eden milli-manevi ve dini değerlerin, birey olarak insanlara bahşettiği yaşama sevinci;, Hayata ve devlete yeniden sımsıkı tutunma, tarihte olduğu gibi tekrar bir cihan devleti yaratma;, Kokuşmuş, iğrenç ve korkunç, kan emici emperyalizmi dünyadan silip atma heyecanı, Vahşi Batı ve içimizdeki melun ve meş’um batı yanlılarını paniğe sürükledi...
GAFLET, DALALET VE HIYANET!..
Gaflet, dalalet ve hıyanetin hüküm sürdüğü, yaklaşık 12 yıllık istibdat döneminde, işte bu günün mürai, sahte Müslüman, din tüccarı, yalancı-talancı, üçkâğıtçı, milli-ilmi ve manevi değerler fukarası kadük neslin ana ve babaları yetişti. “Körün istediği bir göz Allah verdi iki göz” misali, bu hali gözleyen kripto, dönme, devşirme ve sabolar adeta bayram ettiler. Sonuç, bu gün yaşanan bunalım, kronik krizler, insanların aleyhine dönen rejim, kaos ve buhran!.. İlk olarak din, inanç, mezhep ve tarikatlar; Sonra etnik kök, kült, ana dil ve sair menfur maksatlar ve illetlerle milleti birbirine düşürme, kardeşi kardeşe vurdurma, düşmanı sevinçten çıldırtma çabası!. Bu, tam bir gaflet, ilim-irfan ve medeniyete ihanet ve ancak şeytan kulu Ebu Cehil’in tasvip edilebileceği büyük bir “vatana ihanet” furyasıdır...
OYSA!.. Burada şu gerçeğin altını önemle çizmek gerek:
Kâinatta var olan ilk ve tek din İslâmiyet’tir. İslâm’ın şanlı Bayraktarı olan ve O’nu cihana yayan ve insanlık âlemine duyuran Türk milletidir.. Bu ve benzer pek çok nedenle, “her Türk Müslüman’dır. Müslüman olmak ve Müslüman kalmak zorundadır.” Aksi takdirde Macarlar, Bulgarlar ve daha nice örnekleri gibi Türklükten uzaklaşır, yozlaşır. Çünkü insan fıtratına uygun olan tek ilâhi kaynak ve din İslâmiyet’tir.
Ancak Türk milleti, dininden ve diyanetinden uzaklaşmakla bunun bedelini çok ağır bir biçimde ödemiştir. Milli şairimiz merhum M. Akif Ersoy’un dediği gibi ‘toparlanmaz ve kendine gelmezse eğer’ daha da bedel ödemeye devam edecek ve muhtemeldir ki; sonunda ödeyecek bir şeyi de kalmayacaktır. İşte felâket budur.
Yazınıza ve fikirlerinize tamamen katılıyorum.
Ekim 20th, 2010 at 15:19Atatürk ün ölümünden sonra maalesef devlet ve halk hedeflerine CHP tarafından büyük zarar verilmiştir ve o günlerde yapılan büyük hataların bu gün ceremesini çekmekteyiz.
12 yıllık o dönemin zulmü Atatürk e kafir diyen bir garabet zümrenin doğuşuna sebep olmuştur.
Halbuki Atatürk ün ölümünden sonra büyük yanlışlar yapılmıştır
Atatürk bilerek kasten halka yanlış anlatılmış, yanlış politikalar Atatürk ün üstüne yıkılmıştır.
Atatürk günah keçisine çevrilmiştir.
Atatürk ün hedefleri ve fikirleri değil heykelleri önemsenmiştir.
Heykele saygı saçmalığı maalesef putperestliğe doğru bazı kişileri yuvarlamıştır.
Bir sürü uyduruk ideolojinin anadolu da yaygınlaştırılabilmesi için Atatürk ün fikirleri örtülmüş sadece heykelleri çoğaltılmıştır.
Şimdi varılan nokta ortadadır