Silivri ve Çatalca’da Milletin Gazı Alınıyor
Silivri'de kıyamet kopuyor... Büyükşehir Belediye Meclisi'nde 5000'lik planlar yapılmış ve askıya çıkarılmış... Ne AK Parti ne de CHP'liler bu işten memnunlar...
Anlaşılan her iki partinin Silivrili Büyükşehir Belediye Meclis Üyeleri, planlar için ellerini kaldırırken neye, neden el kaldırdıklarını bilmiyorlarmış. Her iki partinin gurup başkanları meclis üyelerine 'evet' oyu kullanmasını istemişler, onlarda 'emriniz olur' diyerek kabul etmişler.
****
Kazın ayağının böyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Biliyoruz bilmesine de, tepkiler yükselince her iki partinin sözcüleri birbirlerini suçluyorlarmış gibi yapmıyorlar mı? İşte buna isyan ediyorum. Bence kusurlarını bildikleri için, birbirlerini suçluyorlarmış gibi yaparak zaman kazanıyorlar.
Tartışmaları 'imar transferi'ne kilitleyerek, asıl planları ve kendi kusurlarını gözden kaçırmaya çalışıyorlar.
Özellikle geçtiğimiz günlerde Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın yaptığı toplantıda söz alan CHP'li ve AK Partili meclis üyelerini dinleyince gerçeği açıkça gördüm.
****
Bir partinin yetkilisi planların aslında doğru olduğunu, tepkiler arttığı için arkasında duramadıklarını belirterek, 'mecuburen planların revize edilmesi için elimizden geleni yapacağız' derken çaresizliğini ortaya koyuyordu. İnanın, planlarla ilgili sıradan yurttaşların sorunu olduğunu zannetmiyorum.
Bugün siyasetin içersinde yer alan ve etkili olan müteahhitler, emlakçılar, teknik adamlar asıl rahatsızlar. Imar transferleri açıkça yasal olarak hile yöntemi... Allahına kadar kentin anayasını delme girişimi..,
Her iki tarafından işine geliyor, kimsenin 'anlamıyorum' dediği imar transferi tartışmalarına dikkat çekmeye çalışmaları...
Sonuçta imar verilmeyen arazi sahiplerinin de böylelikle gazı alınıyor. Aynı zamanda imarı olan arazilerede transfer hakkı verilerek, rant büyütülüyor.
Düşünün tarım alanı alanında kalan, imar olmayan bir araziyi belediyeye 'yeşil alan' olarak bağışlarsınız, imarı olan parseli sahibi ile 'kumalık' anlaşması yaparsanız imar artışı veriliyor. Atıyorum imar artışı olmadan önce imarlı yere 1000 m2 inşaat izini veriliyorsa, transferle beraber imar artışı 1.500 m2'ye çıkarılıyor.
****
Şimdi diyorlar ki, 5000'lik planlarda rant yok. Hadi canım sende.
"Rant olmasa planlarda, kopan kıyamet neyin nesi?" diye sormazlar mı adama...
Kentin anayasası olan planlar yapılmadan önce neden o kentte yaşayanlara sorulmaz?
Bugün planlar askıya çıktıktan sonra, kopan kıyamet sonrasında yapılan bilgilendirme toplantıları, ilgili kişilerin önermeleri planlar görüşülürken yapılsa olmaz mıydı?
Bugün ülkede demokratik bir anayasa yapılmaya çalışırken nasıl tartışılıyorsa, nasıl öneriler yapılıyorsa, nasıl ilgili komisyonlar kuruluyorsa ülkenin dört bir yanında tartışılıyorsa, kentin anayasaları olan planlar için neden katılımcı süreç izlenmez? Neden kenti ilgilendiren anayasası olan planlar yurttaşlara sorulmaz? Görüşleri alınmaz?
Atı alan Üsküdar'ı geçtikten sonra, milletin gazını almak için yapılan toplantılar zamanında yapılsaydı, bugünkü tartışmalar yapılmayacak, her iki partinin ilçe başkanları, belediye meclis üyeleri tabi ki, belediye başkanı mırın kırın etmeyeceklerdi.
****
Sonuç olarak, gelinen nokta, siyasi partilerimizin işlerine geldiğinde nasılda yan yana geldiklerini, farklı şeyler söylüyormuş gibi gözüküp de, aslında aynı şeyleri söylediklerini Silivri'de ki plan tartışmalarında şahit oluyoruz.
Her iki siyasi partinin yetkililerinin; asıl mesele rant olduğunda kentte yaşayan hemşerilerini, yurttaşlarını nasıl da adam yerine koymadıklarını, kentin anayasası olan planların yapılmasına dahil etmediklerini görüyoruz.
Yine yazın bir kenara... 5000'lik planları istedikleri gibi revize edemeyecekler, etselerde Silivrilileri memnun edemeyecekler.
Nasrettin Hoca eşeğini kaybetmiş. Eşeğini kaybettikten sonra "şükür şükür" diye ortalıkta dolaşması üzerine komşuları,"Neden şükür ediyorsun?" diye hocaya sorarlar. Hoca, "Ahhh komşular sormayın ya üstünde ben olsaydım, bende kaybolacaktım ona şükrediyorum" demesi gibi, siyasiler bir dönem sonra 5000'lik planların bazı yerlerinin revize etmelerinden sonra, "buna da şükür şükür" diyerek ortalıkta gezecekler ya, insan kahrediyor.
Çatalcalı vergisini vermese, ne olur?
Çatalca Vergi Dairesi'nin, taşınması üzerine AK Parti, CHP ve STK temsilcileri biraraya gelerek, "Vergi dairemiz gitmesin" demişler. İstanbul Vergi Dairesi Müdürü'de Çatalcılara seslenmiş. "Vergi dairesini taşıyacağız ama tahsilat şubesini açacağız!" Yine bir hocanın hikayesine benzeyen olay. Çatalcalı eşeği kaybetmiş ama şubesi açılacak ya, ortalıkta dolaşacak, "Buna da şükür, şükür..."
Kim takar Çatalcıları, kim dinler Çatalcılıları?
Yukarıdan karar verilmiştir. "Çatalca Vergi Dairesi taşınıla!" Aynen Silivri'de ki planlar gibi...
Vergi dariresinin taşınmasına karar verilirken; ne Çatalca'da millet iradesiyle seçilen belediye başkanının, ne atanmış kaymakamın, ne iktidar partisinin ilçe başkanının, ne muhalefet partisinin ilçe başkanının, ne sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini, ne meslek odalarının temsilcilerinin, ne de Çatalcılılar’ın görüşü alınmamıştır.
Alınmaya da gerek yoktur. Milletin temsilcileri millete rağmen kararları almışlardır. Kim takar Çatalcılıları.. Kim dinler Çatalcılıları...
Milletin ölümsüz temsilcileri ve atanmışları Çatalcılılara rağmen kararlarını vermişlerdir. "Atı alan Üsküdar'ı geçmiştir."
****
Hani diyorum ki, Çatalcılılar karar alsalar. Vergi dairemizi ilçeden taşıyan devlete vergi yok. "Vergi vermiyoruz" diyerek büyük bir direniş başlatsalar da ülke tarihine geçseler. Demokrasinin talep etmek, milletin temsilcileri de, halka rağmen karar alamayacaklarını öğrenseler...
Son söz: Ne Çatalcalı sokağa inecek nede "vergi vermiyorum" diyerek sesini duyuracak. Sadece kahvede, sokakta konuşacak... Milletin temsilcisi olduğunu söyleyenlerde, afralı tafralı sözler edecekler. Yapılan sadece gaz alma faaliyeti olacak.
Neden mi? Köyler Çatalca'dan alınırken söylenenleri biliyorum da, sonrasında birşey yapmayanları da tanıyorum da... Onun için öyle diyorum...