Şike Davası ve Zoraki Şampiyonluk…
Futbol maçı seyretmeyi çok fazla sevmem. Fenerbahçeliyim ama fanatik de bir taraftar değilim. Futbolla olan ilgim, genel kültür seviyesinde. Daha çok, işin gündeme yansıyan kısmından bilgim oluyor ve ben de bu kısım hakkında fikir yürütüyorum.
Dün akşam da Galatasaray-Fenerbahçe maçı esnasında Twitter'da “gündeme uymak adına” konuyla ilgili bir kaç şey yazdım ve bu sistemle Galatasaray'ın hakkının yendiğini, “normal lig sistemine göre” ligi şampiyon tamamladıklarını, final turnuvalarının fazlasıyla zorlama durduğunu, böyle ayak oyunlarına gerek olmadığını söyledim.
Bunları yazmamla birlikte, ezici çoğunluğu Fenerbahçe taraftarı olan bir kitleden mesaj yağmaya başladı. Sadece Twitter'da 90 Bin'e yakın takipçimin olduğunu hesap edersek, böyle popüler bir konuda bu kadar çok tepki gösterilmesini normal karşılıyorum.
Gelen tepkilerden ve mesajlardan anladım ki, Fenerbahçe taraftarı, bu yeni sistemle gelecek muhtemel bir şampiyonluğu “diyet” olarak, “tazminat” olarak görüyor. İtirazların çoğu “Ama bizim de hakkımız yendi, Aziz Yıldırım tutuklu, şikeyle suçlandık, küme düşmekle tehdit edildik...” minvalinde.
Bu yüzden de ittire kaktıra şampiyon edilmeyi, finaller sonunda Galatasaray ile eşit puanda kalınsa bile kendilerinin şampiyon sayılacak olmasını, daha turnuvanın başında bile hiç şansı olmayan Trabzonspor ile Beşiktaş'ın figüran edilmesini gayet normal, gayet olağan karşılıyorlar.
Bu kafayla hesap edersek, seçimlere genel başkanı tutuklu giren İşçi Partisi için, ek seçimler düzenlenmesi ve barajı zorla aştırılması, milletvekilleri tutuklu olan, dolayısıyla Meclis'teki sandalye sayısında kayıpları olan CHP'nin bir oylarının iki sayılması, yazarları tutuklu olan gazetelerin de insanlara zorla aldırtılması gibi tedbirler gerekir...
Oysa sahadaki başarı ayrıdır, idari ya da hukuki vaziyet ayrı...
Şike Davası konusunda ne düşündüğümü sorduklarında, aynı açıklamayı yapıyorum.
Türkiye'de futbol endüstrisi milyar dolarların hızla el değiştirdiği bir sektör... Ortada dönen meblağın hesabını yapmak çok zor... Üstelik futbol endüstrisi sadece sahada oynanandan ibaret değil, yayın haklarından sponsorluk ücretlerine, lisanslı ürünlerin üretimine ve satışına kadar bir çok yan sektörü ilgilendiriyor. Bahisin devlet tarafından yasallaştırılıp özelleştirilmesi ile, bu paydan bir şeyler kapabilmek yüz binlerce insanın hayali oldu...
Şunu kabul etmek gerekir ki, futbol pek adil bir oyun değil. Elde edilen sonuçlarda şansın rolü çok çok büyük... Bunu en son Galatasaray-Fenerbahçe maçında da gördük...
Bu yüzden, ortada dönen milyar dolarların akışının şansa bırakılması imkansız... Buna hiç bir sektörde izin verilmez. Futbol sektöründe de böyle olmuş olması, akla hiç uzak gelmiyor.
Dünyadaki en dürüst insanları tek tek tespit edip ligteki klüplere yönetici, takımlara antrenör yapsanız, federasyonundan hakemlere kadar herkesi şaşmaz bir doğrulukla donatsanız bile, birileri bu nehrin akışını kendisine doğru çevirmek isteyecektir...
Futbol bir endüstri olduğu müddetçe bunun aksini ummak imkansız.
Birileri çuvalla para kazanırken ya da kazanmanın kavgasını ederken, insanların kendilerini harap etmesi hatta canlarını feda etmesi, bana mantık dışı geliyor. Ancak, olan bitenleri “şov dünyasının” bir parçası kabul eder ve böyle davranırsanız, kenarda duran biri olarak futbol sizin için zevkli hale gelebilir...
Kaan Göktaş
twitter.com/kaangkts