Şiirler ve Şarkılar-I
Şarkılar neden yüreğimizi akort eder? Neden sevgiyi hasreti, hüznü alır getirir, ta gönül hanemizin içine nakşeder biliyor musunuz?
Şarkılar şiirlerden beslenir, şiirlerden bestelenir de ondan.
Müziğin öyle bir tınısı vardır ki, ayaklarınız yerden kesilir. Kendinizi, bulutların üstüne çıkmış, orada dans eder bulursunuz…
Şiir öylesine bir pınardır ki içine girmeseniz bile karşıdan bakarken akışına kapılır gidersiniz. Söylemlerin hayat bulduğu, akılda kalıcılığın sağlandığı yemyeşil bir bahçedir şiir. Bulutlarda dans ettiren bir tını ile, pınarların serinliğinde bizleri alıp götüren şiirin buluşması ne kadar muhteşem olur.! Haydi şöyle bir hayal edin.
Hayatı şiirin penceresinden izleyebilenler, dünyaya kalıcı imza atıp gidebilenler olmuşlardır. Bestekarı eğer şairin duygularını anlayıp o duyguya sadık kalarak Şiiri bestelemezse, o şarkı kalıcı olmaz diye düşünüyorum.
Buna örnek olarak bu gün hala büyük bir beğeni ile dinlenen “Sana Dün Bir Tepeden Baktım Ey Aziz İstanbul" adlı eser örnek verilebilir.
Eserinin sözleri (şiiri) bildiğiniz gibi, rahmet ve saygıyla yad ettiğimiz değerli şairimiz Yahya Kemal Beyatlı’ ya aittir.
Aziz İstanbul
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiç bir yer
Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre bedel
Nice revnaklı şehirler görünür dünyada
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rüyada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende kalan…
Bu şiir yine rahmetle, saygıyla yad ettiğimiz Müzik ve san’at adamı Münir Nurettin Selçuk tarafından okunur. O an düşünmeye başlar Münir üstad, acaba “Beyatlı bu şiiri yazarken İstanbul’a hangi tepeden bakmış olabilir” der, düşer yollara. Yedi tepeli kentin her yerinden bakar İstanbul’a. O ana kadar gezdiği yerler ona ilham vermemiştir Çünkü.
Son geldiği yer ismini Fransız yazar Pierre Loti’ den almış olan Piyerloti tepesindeki çay bahçesi olur. Ve bu güzel şiiri Hicaz makamında orada besteler. Aradığı ilham orda çıkmıştır karşısına.
Daha sonrasın da Yahya Kemal Beyatlı ile buluşur ve sorar “Sen bu şiiri nerede yazdın, nereden baktın İstanbul’a? Beyatlı Şiirini Piyerloti de bir çay bahçesinde yazdığını belirtince Münir üstad şaşkınlığını gizleyemez ve “bende Şiirine bu Hicaz besteyi o çay bahçesinde yaptım der. "Bu nasıl bir örtüşmedir, şaşırmamak elde değil!
Bu yüzden bir bestekar şiirin asıl yürek sesini duymalıdır. Bu eserde olduğu gibi Besteci ve şairin duyguları bütünleşmelidir. Bu gün bu şarkı, ölümsüz bir eser olarak dinleniyor. Gelecekte de böyle olacaktır
Aziz İstanbul…
Bu şarkının hikayesini dinlediğimde çok etkilenmiş, Şiirin ve Bestenin hiçbir zaman sıradan buluşmalar olduğunun düşünülmemesi gerektiğini anlamıştım. Tavafuk un varlığına inanmak gerektiğine kanaat getirmiştim.
Bir ressam düşünün elinde renkleri vardır, gördüğü bir dağ ,bir çiçek ,bir vazo ona ilham verebilir ve ressam bu renkleri kendisine gelen ilhamlar doğrultusunda kullanır. Tıpkı şairlere gelen ilhamın mısralara dökülürken verdiği duygular gibi.
Ya da sürrealist resimler çizebilir , tuvaline hayal dünyasını yansıtabilir. Ama resim bestelenemez. Şarkı olup ruha ve duyuya hitap edemez. Görsel olarak yansıtabilir kendini. Ancak her yerde ve zamanda kulağınıza ulaşmaz tınısı.
“Sürrealist resimler çizmiyorsam tuvalime, bu şiirlerin gerçek acısındandır…” demem yine şiirle bütünleşmiş olmamdandır. Dinlenilen şarkıların müzik kalitesi ne kadar güzel olursa olsun eğer şiiri tanıyor ve seviyorsanız, o şarkıdaki sözleri irdelersiniz. Anlamsız bir söze denk geldiğinizde o müzik büyüsünü yitirir. Başarılarıyla var olan Bestekarlarımız bu duyguyu yakalamış olan Bestekarlardır ve bir çoğu aynı zamanda şiir de yazmaktadırlar.
Bir yazar düşünün, eseri yüzlerce baskı yapmıştır, okunma rekorları kırmıştır; lakin o eser yine bir beste ile ruha ulaşıp dilden dile gezen bir şarkı, bir türkü olamaz. Edebiyat ve San’at bir bütün olmasına rağmen, bu bütünlük içerisinde şiir, başlı başına bir Cumhuriyettir. Tüm bunları bir araya toplarsak, toplumda şiirin ve elbette ki şairin sorumluluk duygusunun çok gelişmiş olması gerektiğini de görmüş oluruz.
Tanımaktan büyük mutluluk duyduğum günümüz şairleri, bestelenmiş şiirleri ile gündemde olsalar bile, söz yazarı değil de ,şair olarak anılmak isterler.
Sevgili okurlar ve müzik severler, kaliteli eserlerin Türk müziğine kazandırılması için dinlediğiniz şarkının sözlerini elinizden geldikçe irdeleyin ve tepkinizi belirtin derim kendimce .Maalesef absürt bir sürü şarkı ortalıkta dolaşıyor ve biz çoğu kez hiç bir anlam taşımayan sözlere alkış tutuyoruz. Bu da yine bizim kültürümüzde kirlilik yaratan olumsuzluklardan biridir…
Şiirce sevgilerle kalın.
Sevgili arkadaşım yüreğin kalemin var olsun diyorum. Sözlerine eklenecek birşey kalmamış. Şiire bakan pencerenin o güzel yüreğini de aydınlatması dileğimle.
Temmuz 25th, 2010 at 14:09Sevgili Hava Köseoğlu, güzel paylaşım için teşekkürler.. Güzel paylaşımınıza katılmamak elde değil. Hikayesi olan her şiir ve şarkı hayatımıza bir başka anlam katmıştır.Sevgiler...
Temmuz 25th, 2010 at 21:13Sayın Köseoğlu
İstanbul'dan bahsedilince alınan ilhamdan kaç defa yazılır ve okunur desem.
Temmuz 29th, 2010 at 02:49Kaleminizden keyif aldım.Daim olsun efendim.
Bu muhteşem işte paylaşmanın bir keyifli tarafı bilmediklerimizi bu sayede öğrenmek teşekkürler canım arkadaşım yazmaya devam ben burada olacağım
Temmuz 31st, 2010 at 06:37Sevgiler kocaman