Şiir Millidir Hem de Evrensel
Şiir, noktadan sonsuza yani bir yürekten bütün insanlığa, doğan ve kuşatandır.
Şair doğmadan şiir doğmaz. Şair gelir.. Gelirken kendi öz duygusuyla, tavrıyla gelir.. Gelirken şiirini de getirir tabii..
Şair, vefanın, bilincin, hayalin, gerçeğin, mazinin, atinin, idealin ve sevdanın adamıdır. Sorumluluğu bin yöne doğru katmer katmer artarak büyür.
Geleneğe karşı olamaz şair.. Şairse gelenekten beslenmek zorundadır çünkü.. Çünkü, kökleri tarihin derinliklerinden gelen kelimeyle vardır ancak..
İmgenin anası kelime, kelimenin atası dil.. Dil de bir milletin en kavi çekirdeği. Şair anadiliyle yazıyor şiirini ve geçmişten yüklenen anlamıyla ona ruh veriyor. Başka çaresi de yok.
Realite bu: anası geçmiş, kendi hal, çocuğu gelecektir şair de olsa..
Bir ülkenin en milli insanı şairleridir.
Bir ülkenin en evrensel insanı da yine şairleridir..
İşte şair bu yüzden yürek ve evren kuşatmışlığının yegane varlığıdır.
Şair kendi kelimeleri ile yazıp, kendi anlamlarıyla imge oluşturmak zorundadır.
Mektup, deneme, roman, hikaye bir dilden başka dile çevrilir, tercüme olur, birebir tercüme olur da, ya şiir?. Siz ancak kelimeyi tercüme edebilirsiniz. Ya imgeyi, ya duyguyu, ya yaşanmışlığın en derin hissedişini?.
Şiir tercüme edilince tercümesi yeni bir şiir olur ancak.
Şair sonsuz hayal oluşturabilen, en derin düşleyebilendir. Sınır kabul etmez çünkü.. Bu tarafıyla da evrenseldir işte. Milliyi evrenselleştiren, evrenseli milliye çevirendir şair..
Şairin sınırı Tanrı’ya dayanır.
O zaman şu olur: nihayetsiz hayaller ve düşler, sınırlı kelimeler.
Şairin işi zor.. Ne kadar kelime artsa da hayaller kadar sınırsız olamaz ya!.
Sonu gelmez arayışa girer bu yüzden. Ustalığını sokar devreye. Bu ustalık ki, üstatlığın ötesinde bir şey. İmge, simge, ses, söz, sanat çeşitleri ve tüm bunları kültürüyle buluşturan çağrışımlar, kelimelerin tarihsel süreç içindeki yoğruluşu, gücü, derinliği.. Şair bunların nakkaşı..
‘Şiir’ ile ‘sır’ arasında ve gizeme, büyüye, yakınlığı konusunda hemfikir olduğumuz çok şair var yerli ve yabancı..
Biraz da bu sırrından dolayı kelime seçiciliğinde ve anlam açılımında milli oluyor şiir.
O yüzdendir ki hep milletleri şairleri ayağa kaldırmıştır.
İhtilal de olsa, isyan da olsa, en kutsal savaşlar da olsa şairleri kaldırmıştır ayağa, milletleri..
O yüzdendir ki, kur’an gelmeden önce, kur’an’ın kutsiyetini artırmak için mucizevi bir şey olmuş Arabistan’da: her şey kötü giderken, ama her şey çok kötü giderken Arabistan’da söz söyleme sanatı, şiir zirveye çıkmış.. O metruk mekanda her yer bataklık ancak şiir o bataklığın yegane lekesiz gülü..
Şiir yarışmaları yapılmış kutsiyet yüklenerek Mekke’nin üç aylarına.. Şairlerin şiirleri Kabe duvarına asılmış yıllarca, en büyük ödüllerle ödüllendirilmişler bir de.. Çünkü kelime ancak şiirle anlam kazanır, derinlik bulur, dil ancak şiirle güzelleşir, zenginleşir ve yücelir..
Arabistan’da da öyle olmuş. Ve mucize gerçekleşmiş. Çok zengin bir dil olunca Arapça, Kur’an onunla gelmiş ve çağları sarmış sarmalamış..
Şiiri tek gözle görmeyin. Şiirin sınırsız görevleri vardır..
Kapitalizmin ve menfaat çağının ihanetine baskısına ve zulmüne rağmen şiir, yine güçtür, kuvvettir, yüceliğin simgesi ve kelimeler hazinesinin membaıdır.
Damlaların taşı erittiği gibi o da sabrın simgesi içinde kötülüğü yok edecektir.
Şair sen yoluna devam et hiç arkana bakmadan.. Sana yaşam için şiir yeter..
şiirin dili milli resmin dili evrensel,şair düşüncesi ile evrensel.. çok doğru.. katılmamak mümkün değil.. tebrikler..
Şubat 12th, 2011 at 19:40Şiir şairin kelimelerle yaptığı ruhunun resmidir.Şair bir tür ressamdır yani... görülmeyeni gösteren,duyulmayanı duyuran...Şiire bakış açınız ve anlatımınız harikaydı...tebrik ediyorum. saygılarımla
Şubat 13th, 2011 at 19:54