Şiir Gibidir Hayat. Yaşadıkça Yazılır…
Duyguların dilinde kayan yıldızlara dilek tutmadan koşalım. Çocuksu sabahlara, hem de baharların açan çiçeklerinde türkü sesinde koşalım.
Açık bırak pencereni Hayat inadına güzel…
Esen rüzgâra aldırmadan akıp giden zamanı demirlemeliyiz ki! Hayatın yolculuğunda kararlarımızı oradan kumanda ederken bulunduğumuz teknolojiye de ayak uydurabilelim.
Dönüşü yok güzelliğin. Hazan yaprağı gibi dökülen çıplak yıllara bak. Bir çuval pirinç içinde duygusal dengede durdur zamanı. Mavinin denizinde yürü. Saf ve duru çocuksu yürek mutlu olmalı…
Hayat yaşanan bir şans ve yaşayana armağandır derken aynanın yansıyan yüzünden baktığımız zaman yüreklerin “susmayın yeter!!! Çığlıklarını duyuyoruz.
Kaçırılan savunmasız çocukların, çalınan organları artık yürekler dağlatmasın. Bu çok acı sınıfsız davranış hastalığını asla affa uğratmayalım. Bataklı yollarda yürümeyelim. Karşı koymak istediğimiz vicdanımızdır. Satılan hayatın bedelini kim cevaplayacak. Aynanın karşısında durup baktığınızda yansıttığınız katil düşünceleriniz, size çığlık olarak dönecektir ve bu sesi herkes korkmadan duymalıdır, duyurmalıdır.
Hayatın insanlık direksiyonunu iyi tutalım.
Alaca karanlığı yaşama kör gecelerde. Gemici düğümü olur çözülemezsin. Canlar acır. Yağmur sonrası kokan toprak gibi hasret olur, duyulmazsın. Sonrasında çizilir tuvale anılar, duvarlara yansır düşünceler. Süpürmek istesek te izi bazen takılır ayaklarımıza. Tökezlenen hayata sağlam basalım. Mutluluk huzurumuzu kaçırmayalım. Yürek kepenklerimizi açık tutalım. Yorgun düşler kırılmasın, biliyoruz yaşadığımız benzemese de önceki günümüze. Kahveyi köpüklü içerken dumanını savuralım özgürlüğe. Aslında Ümitler yaşlanmaz.
Şiir gibidir hayat. Yaşadıkça yazılır…
Mor Köşeden Sevgiler Efendim