Şiir Bilimi
Fizik’in kendisinde “eylemlilik” vardır. Fizik biliminin içerdiği tüm konuları getirin ortaya, görürsünüz ki hep eylemlilik vardır. Serbest düşüşten tutun da Dalga Teorisi’ne,
Özel İzafiyet’ten tutun da Genel İzafiyet’e. Kimya bilimi de fizik’e dayanır sonuçta. Elektronlar dönmektedirler sonuçta; dönüş eylemini öncelikle kimyasal değil de fiziksel olarak düşünme ve savlar üretme durumundadır bilim. Sonra, bir cisim belirli bir yükseklikte duruyorsa, siz onun öylece durduğunu ve dolayısıyla fizik’ten bağımsız olduğunu, eylemden bağımsız olduğunu düşünemeyiz çünkü bilim bunu ifadelendirmiştir ki o potansiyel enerji aynı zamanda kinetik enerjidir; bir hareketin fikir köklerini barındırmaktadır. Yani ispat düzleminde hareket olacaktır.
Formüller vardır. Her bilimin kendi diline ait formüller. Her formül bir kelimedir veya cümledir. Dolayısıyla her bilim aslında hala büyümekte olan bir bebektir. Kelime öğrenir, formüller öğrenir, konuşur bildiğince, “agu” der, CH4 der gibi.
Şiirin de formüle edilip edilemeyeceğini düşünmüştüm bir gün. Şiir bir bilim dalı olabilir mi?
Pek çok bilimde formüller, ilkeler, kanunlar aradığımız gibi… şiirin de kanunları var mıdır? Attığımız her adım, sokakta, dağda bayırda bir arayıştır, kim ne derse desin. Aldığımız nefes bir arayıştır. Kalp atımı bir arayıştır. Şiire de, belirlediğimiz bir yönüyle kişisel evrenlerde bir arayış olarak baktığımızda… yine bir ifadelendirme arayışı görürüz. “İfadelendirme” yerine “formülize etme” yi kullanmadım çünkü şimdilik çokta bilimsel kaçmasın. Her bilimsel buluşun, hep bilimsel ortamlarda bulunmadığını bilen bir kişi olarak olayı bilimsel terimlere dayamadan incelemekte fayda var. Rahat olalım yani.
Eğer ki bir rezonans spektrumunda bir dalga aralığı isek, ki ses bir dalgadır, ve bu fiziksel bir olaydır, kökümüzün de bir başka boyutta veya aynı boyutta bir yerde bir ses bütünü olmadığını kim bilebilir? Yürürken, koşarken, otururken, dağda bayırda, sokakta, caddelerde, her yerde, konuşan biri var hep içimizde. Sizden başka o sesi duyanın olmaması ve bu durumu sizin fark etmeniz, sesin olması için birinin fiziksel olarak sizin yanınızda olmasına da gerek olmayabileceğini açıklıyor. En azından yaklaşıyor bu yaklaşım modeli.
Şiirin gürültülerden sağımlı, derlimsi-toplumsu dizeler topluluğu olduğunu düşünüyorum şimdilik. O gürültüler bizim şu hayatlarımızda olan gürültüler değil. Şair, çoğuldur. Hareket halindedir. Şimdilik fizik bilimi ile bunu açıklayamam. Bilmiyorum tam çünkü.