Sigorta Şirketlerinin Haksız Uygulamaları ve Haklarımız
Çok sıklıkla karşılaştığımız ve yoğun şikâyetlere konu olan hususlardan birisi de Sigorta şirketlerinin haksız uygulamalarıdır. Bu haksız ve hukuksuz uygulamalar insanımızın bilgisizliği ve hak aramadaki üşengeç tavırları ile birleşince fark edilmeden bu uygulamalar artarak sürüp gitmektedir. Ne acıdır ki insanımız sigorta şirketlerini ilgili yerlere şikâyet etmeyi ya da dava açarak haklarını aramaları düşünmemektedirler. Sigorta şirketleri eksik ya da hiç ödeme yapmayarak karlarına kar katmaktadırlar.
Ülkemiz insanının en zor zamanlarında kanayan yarasını biraz da olsa azaltması gereken tazminatların sigorta şirketleri tarafından eksik ya da hiç ödenmemesi ciddi bir denetimsizliğin ve başıboşluğun olduğunu ortaya koymaktadır.
Trafik kazalarında meydana gelen ölüm ve yaralanmalar nedeniyle zorunlu sigorta poliçelerinden tazminat ödemekle yükümlü sigorta şirketleri, tazminat ödememek veya ödemeyi geciktirmek için türlü yollara başvurmaktadırlar. Sigorta şirketinin en sık karşılaşılan haksız uygulamaları arasında en yaygın olanları gereksiz belgeler istemeleri, tazminat hesaplarının oldukça düşük miktarda hesaplamaları, ibranamelerle kişileri gerçek haklarına almalarına engel olmaya çalışmaları bunlardan bazılarıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98 ve 99 maddelerindeki emredici hükümlere göre Sigorta şirketleri başvurudan itibaren 8 günlük sürede ödeme yapmak zorunda olmalarına rağmen gerekli olmayan bir kısım belgeler isteyerek açılan hasar dosyasını kapatmamakta, sürüncemeye bırakılmakta ve hasar sahibi yıldırılmaktadır. Sigorta şirketlerinin yasalara uyduğunu ve gerekli belgeleri istediğini düşünen insanımız aldatıldığının farkına bile varamamaktadır. Sigorta şirketlerinin haksız uygulamalarına karşı hakkını arayan sigortalı ise yıllarca davaların sonuçlanmasını beklememek ve masraf yapmak zorunda kalmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. ve 99. maddelerinde sigortacıya verilecek belgeler sınırlı şekilde sayılmıştır. Ancak sigorta şirketleri, hiçbir yasal dayanağı olmamasına rağmen çok sayıda belge istemektedirler. İstenilen belgelerin en yaygınları ise;
a) Tazminatlar vergiden muaf olmasına karşın vergi dairelerinden ilişik kesme yazısı yazı istenmesi
b) Destek tazminatının mirasçılıkla bir ilgisi olmamasına rağmen mirasçılık belgesi istenmesi,
c) Trafik kazası tespit tutanağı yeterli olmasına karşın kusur raporu istenmesi,
d) Sosyal Güvenlik Kurumlarından gelir bağlanıp bağlanmadığına ilişkin yazı ve belge istenmesi, e) Sigorta tazminatının ödenmesine bir engel oluşturmadığı halde ceza davasının açılıp açılmadığına ilişkin belge istenmesi,
f) Zarar görenler ile ilgisi bulunmayan sürücü alkol raporu istenmesi,
h) Belgelerin fotokopi olması ve avukatın imzalı onayı yeterli iken, belge asılları veya mahkemeden ya da noterden tasdikli belge istenilmesi
gibi türlü yasada yeri olmayan hususlar sigorta şirketi tarafından sigortalıdan talep edilmektedir.
Tüm bunlar tabir caizse sigorta şirketlerinin ayak oyunlarıdır. Sigortalı genel bakış açısı Sigorta Şirketinin (aynı husus bankalar içinde geçerlidir) yanlış yapmayacağı ve resmi bir kurum gibi görülüyor olmasından kaynaklanmaktadır. Unutulmamalıdır ki Sigorta şirketleri de bankalar gibi A.Ş yani kar amacı güden ticari bir işletmedir. İnsanımız önüne konulanı veya istenileni sorgulamadan kabul etmek ya da imzalamak huyundan vazgeçmesi gerektiği aşikardır. Durumunuz ve konumunuz ne olursa olsun uyanık, araştırmacı, şüpheci ve duyarlı olmadıktan sonra yanılmanız ve aldatılmanız her zaman ihtimal dâhilindedir.
Bunlara maruz kalmamak için yapılması ve dikkat edilmesi gereken belli başlı hususlar şunlardır:
a) Sigorta şirketleri, Borçlar Kanunu 50-51 ve 142-146 maddelerine ve Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, zarar görenlerin kusura katılımı söz konusu değilse, sürücünün kusuruna göre değil, ortaklaşa ve zincirleme sorumluluk kuralları gereği “tam kusur” esasına göre tazminat ödenmesi gerekmektedir. Ancak uygulamada genellikle sigorta şirketleri bu amir hükümleri göz ardı ederek sürücünün kusuru oranında tazminat ödemekte direndiği unutulmamalıdır.
b) Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre ibranameler içerdikleri meblâğla ve ibraname konusunu oluşturan ödeme kalemiyle sınırlı olarak geçerlidir. Ancak, sigorta şirketlerinin düzenledikleri ibranamelerle kişilerin hak aramasını engelleyebilmek için genel kapsayıcı ibranameler imzalatmaktadırlar. Yine ve genellikle sigortalıya ödeme yapılmadan ibraname imzalattıkları veya ibraname ödeme yapılmadığı için ibraname imzalamayanları ise ibranameyi önceden imzalamadıkları gerekçesi ile ödeme yapılmadığı görülmektedir. Tazminat ödemesi yapılmadan ibraname imzalanmamalı, imzalanan ibranamede ise miktar ve konusu açıkça belirtilerek fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak ibraname verilmelidir. Önceden imzalanacaksa, para ödendikten sonra ibranamenin geçerlik kazanacağı açıklaması konulmalıdır Sigorta şirketine ödeme alınmadan verilen ibraname ile haklarınızı aldığınızı kabul etmiş olduğunuzdan sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmaması halinde mağduriyetinizin olacağı da unutulmamalıdır..
c) Sigorta şirketleri aktüer diye nitelendirilen kendi bilirkişilerine hesaplattıkları tazminatların alınması gereken tazminatın çok çok altında olmasının çok büyük bir ihtimal olduğu göz ardı edilmemelidir. Öyle ki yaşanan tecrübeler ve davalardan örneğin sigorta şirketince 10.000 TL tazminat çıkartılan bir sigortalının gerçek tazminatının mahkeme sonucunda 40.000 TL olarak belirlendiğini söylesek herhalde ne demek istediğimiz daha net anlaşılacaktır. Bu nedenle sigorta şirketinin bilirkişisi yani aktüeri tarafından zarar tazminatınız diyerek önüne konulan tazminata her zaman şüpheyle bakmanız ve ödemeleri itirazi ve fazlaya ilişkin kayıt ile almanız haklarınızı alabilmeniz için önem taşımaktadır.
d)Sigorta şirketleri tarafından zamanaşımı itirazlarında bulunulması da sık rastlanılan hususlardandır. Sigortalı zamanaşımı itirazı ile hakkını süresinde istemediğinden dolayı hakkını kaybettiği şeklinde zamanaşımı itirazları ile karşılaşmaktadır. Bu hususunda sigorta şirketleri tarafından suistimal edildiği anlaşılmaktadır. Çünkü her ne kadar 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. Maddesinde iki yıllık zamanaşımından söz edilmiş ise de, bu süre yalnızca araç hasarlarında geçerli olup, ölüm ve yaralanmalarda 109. maddenin 2. fıkrasındaki “uzamış ceza zamanaşımı” uygulanmak gerekir. Bu da 5237 sayılı yeni Türk Ceza Yasası’nın yürürlüğe girmesinden sonra Yasa’nın 66’ncı maddesine göre, bir ölü veya bir yaralı varsa (8) yıl, birden fazla ölü ile bir ölü ve bir veya birden fazla yaralı varsa (15) yıl olmuştur. Ayrıca 2918 sayılı KTK’nun 91 ve sonraki maddelerinde yer alan Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları C. 8 maddesinde de ölüm ve yaralanmalarda uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağı ayrıca belirtildiğinden sigorta şirketinin zamanaşımı itirazlarına inanılmamalıdır.
e) Sigorta tazminatının ödenmesi için sigortaya başvurularda belgeler eksiksiz olmalıdır. Bu belgeler ölümlerde (Trafik kazası tespit tutanağı, otopsi raporu, aile nüfus tablosu, ölenin işi ve kazancı hakkında belgeler) dir. Bunlar zorunlu olanlardır. Bunların dışında (eğer varsa) Savcılık dosyasındaki ifade tutanakları, kusur incelemesi yaptırılmışsa bilirkişi raporu, iddianame, fezleke veya takipsizlik kararı, ceza davası açılmışsa bununla ilgili belgeler eklenmelidir. Bedensel zararlarda (Trafik kazası tespit tutanağı, kaza geçiren kişinin nüfus kaydı, kimlik bilgileri, işi, işyeri, mesleği, kazancı, öğrenim durumu hakkında belgeler ve bilgiler, hastane kayıtları ve tedavi belgeleri, Adli Tabip Raporu, Savcılık hazırlık dosyasından alınacak belgeler, (varsa) kalıcı sakatlığa ilişkin Sağlık Kurulu Raporu
f) Belgeler eksiksiz olmasına rağmen Sigorta Şirketi (8) günlük yasal sürede ödeme yapmazsa:
a) C. Savcılığına şikâyette bulunulmalı, ceza yaptırımı istenmelidir.
b) Zaman kaybetmeden derhal dava açılmalı; tazminat tutarı ile birlikte faiz, masraf ve avukatlık ücreti istenmelidir.
c) Türkiye’de faaliyet gösteren sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, özel kanunlarına göre sigortacılık faaliyetinde bulunan kuruluşlar, sigorta ve reasürans aracıları, sigorta eksperlik faaliyetleri, aktüerler ve sigortacılık işlemi yapan veya sigortacılık alanında faaliyet gösteren diğer kişilerin her türlü sigortacılık işlemlerinin denetimi, Sigorta Denetleme Kurulu tarafından yapılır. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğüne yapılacak şikâyet başvurularının sorununuzun çözümünde çok etkili olacağını söylemek için ise herhalde kahin olmaya gerek yoktur.